Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, paydaşı olduğu 1166 ada 16 sayılı parsele davalının yapılanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi,yıkım ve payı oranında ecrimisil istemiştir.
Davalı, kullandığı kısmı satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararı Dairece, yıkım isteği nedeniyle taşınmazın diğer paydaşlarının ve yapıda hak sahibi olanların tümünün davada yer alması, ayrıca dava değerinin ne şekilde hesaplandığının açıklığa kavuştrulması gereğine işaret edilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davalının elatmasının önlenmesine ve kısmen ecrimisile karar verilmiş, yıkım isteği ise atiye bırakıldığından bu konuda hüküm kurulmamıştır.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 504/1680 payı Sultan Beyazıt Vakfı adına kayıtlı çekişme konusu 1166 ada 16 sayılı parselde dava dışı Hazine ile pek çok kişinin daha payı bulunduğu, davalının ise kayda dayalı bir hakkı olmadığı halde yapılanmak suretiyle taşınmazın bir kısmını kullandığı, satış vaadi sözleşmesindeki bayii O.Ü.e ait ve Hazine tarafından verilmiş tapu tahsisi belgesinin taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu gözetildiğinde taşınmazda paydaş olan davacıyı bağlamayacağı sabittir.Öyleyse, el atmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Nitekim anılan husus, Daire bozma ilamında da belirtilmiş, öte yandan bozma sonrasında davacının yıkım isteğini atiye bırakması nedeniyle, yapıda hakları olan davalının kardeşlerinin davada yer almaları zorunluluğu da ortadan kalkmıştır.
Ne var ki, hükmüne uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşturan bozma ilamında, dava değerinin ne şekilde hesaplandığının açıklığa kavuşturulması gereğine de işaret edildiği halde, mahkemece bu konudaki eksiklik giderilmemiştir.
Hal böyle olunca, bilirkişi raporunda gösterilen 230.000 YTL.’nin taşınmazın tamamına mı yoksa sadece çekişmeli 138,60 m2.lik kısma ve üzerindeki muhdesata mı ait olduğunun belirlenmesi bakımından bilirkişilere ek rapor düzenlettirilerek dava değerinin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması, harç ve vekalet ücretlerinin tayininde de bu değerin esas alınması gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Tarafların temyiz itirazlar açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,28.1.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.