Esas No: 2019/290
Karar No: 2020/2807
Karar Tarihi: 02.12.2020
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/290 Esas 2020/2807 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/290
Karar No : 2020/2807
TEMYİZ EDENLER :1- (DAVACI) … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2-(DAVALI) … Birliği
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 26/09/2018 tarih ve E:2015/14059, K:2018/4858 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması taraflarca istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 09/11/2015 tarih ve 29527 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 2015 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife'nin 1. maddesinin 3. fıkrasının, 2., 3., 4., 5., 6. ve 7. maddelerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 26/09/2018 tarih ve E:2015/14059, K:2018/4858 sayılı kararıyla;
Dava konusu Tarife'nin 1. maddesinin 3. fıkrası yönünden;
Dava konusu Tarife'nin 1. maddesinin 3. fıkrasında, “(6) İcra dairelerinde borçlu vekili olarak takip edilen işlerde taraflar arasında akdi avukatlık ücreti kararlaştırılmamış veya kararlaştırılan akdi avukatlık ücretinin geçersiz sayıldığı hallerde; çıkabilecek uyuşmazlıkların Avukatlık Kanununun 164 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca çözülmesinde avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla, Tarifenin üçüncü kısmındaki yüzdelik oranların yarısı esas alınarak belirlenir. Ancak, belirlenen ücret asıl alacağı geçemez.” düzenlemesine yer verildiği;
Bu madde ile icra dairelerinde takip edilen ve değeri para ile ölçülebilen işlerde borçlu ile vekili arasında çıkacak vekalet ücretine ilişkin ihtilaflarda vekalet ücretinin maktu ücretin altında kalmamak şartıyla nispi olarak belirleneceği ancak asıl alacağı geçemeyeceği esasının kabul edildiği;
Borçlu ile vekili arasında herhangi bir sözleşme yapılmamış ise dava konusu bu madde ile nispi olarak belirlenen vekalet ücretinin borçlu açısından aşırı oranda mali yüke neden olacağı; öte yandan, borçlu vekili olarak icra dairesine yapılacak ilamsız takiplere ilişkin itirazlarda avukatın harcadığı çaba, gayret ve emeği ile alınacak nispi vekalet ücreti orantılı olmadığından, dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmediği;
Dava konusu Tarife'nin 2. maddesi yönünden;
Dava konusu Tarife'nin 2. maddesinde, "(4) Vergi mahkemelerinde takip edilen davalarda taraflar arasında akdi avukatlık ücreti kararlaştırılmamış veya kararlaştırılan akdi avukatlık ücretinin geçersiz sayıldığı hallerde; çıkabilecek uyuşmazlıkların Avukatlık Kanununun 164 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca çözülmesinde avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının birinci bölümünde belirtilen vergi mahkemelerine ilişkin ücretin dört katı olarak belirlenir. Ancak, belirlenen ücret müvekkil lehine iptal edilen miktarı geçemez.” kuralının yer aldığı;
Her ne kadar davalı idare tarafından daha önceki düzenlemede yer alan nispi vekalet ücretinden vazgeçilmiş ise de, bu kez de vekalet ücretinin tarifede vergi mahkemeleri için öngörülen maktu vekalet ücretinin dört katı olarak belirlenmesiyle, dava aleyhine sonuçlanan tarafın yüksek miktarda avukatlık ücreti ödeyeceği, diğer yandan haksız vergi salındığını düşünen kişilerin hak arama yoluna başvurusunu engelleyeceği, öte yandan ülkenin ekonomik ve sosyal durumu dikkate alındığında avukatların davanın görümü sırasında harcadığı çaba, gayret ve emeğin karşılığı ile alınacak dört kat maktu vekalet ücretinin orantısız olduğu hususu da dikkate alındığında, dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı;
Dava konusu Tarife'nin 3. maddesi yönünden;
Dava konusu Tarifenin 3. maddesinde, "(1) İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin, toplamda kırk dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda yüz dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %70’i oranında avukatlık ücretine, toplamda ikiyüzelli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %60’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda ikiyüzelliden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %40’ı oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir.” düzenlemesine yer verildiği;
Davalı idare tarafından uyuşmazlık konusu Tarife maddesi, tarafların adalet, hakkaniyet ilke ve ölçüleri içerisinde yer almayacak şekilde avukatlık ücreti ile sorumluluklarının benimsenmesi, seri davalarda harcanan emek ve çabanın oldukça üstünde avukatlık ücretine hükmedilerek taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirilmemesine, bu nedenle adil ve kademeli bir düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin Daireleri kararına istinaden yürürlüğe konulmuş ise de, yapılan kademelendirmenin beklenen bu ölçüsüzlüğü ortadan kaldırmayacağı; daha açık bir ifade ile kırk olarak belirlenen ilk kademeye kadar pratikte seri olarak özellikle idari yargıda çok az dava bulunduğu göz önüne alındığında, getirilen bu düzenlemenin esasen uygulanabilirliğinin pek az olacağı; dolayısıyla bu değişiklikle, avukatın hukuki yardımı ile aldığı avukatlık ücreti arasındaki nispetsizliğin giderilemeyeceği; bu nedenle kademelendirmenin başta usul ekonomisi olmak üzere, belirtilen ilkeler, pratikteki uygulamalar ve gerçekte avukatın hukuki yardımının karşılığı oranı göz önüne alınarak daha makul yapılması gerekirken, seri davalarda ilk olarak 40'dan başlamak üzere ve tam ücretin %70'i oranında avukatlık ücretine hükmedileceği şeklindeki düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı;
Dava konusu Tarife'nin 4. maddesi yönünden;
Dava konusu Tarifenin 4. maddesinde, "6. Sulh Hukuk Mahkemeleri, Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için 600,00 TL” düzenlemesine yer verildiği;
Davacı tarafından bu maddeye ilişkin Sulh Ceza Hakimlikleri ile İnfaz Hakimliklerine yönelik açıklamalara yer verildiğinden, istemin bunlarla sınırlı olduğu kabul edilerek dava konusu maddenin Sulh Ceza ile İnfaz Hakimliklerine ilişkin olarak incelendiği;
Davacı tarafından, Sulh Ceza Hakimliği ile İnfaz Hakimliğinin görevlerinin soruşturma ve infaza ilişkin olduğu, diğer mahkemelere nazaran soruşturma ve infaz aşamalarında avukatın harcadığı çaba, gayret ve emek ile alınacak vekalet ücreti arasında orantısızlık bulunduğu iddia edilerek bu düzenlemenin sulh ceza hakimlikleri ile infaz hakimliklerine ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi istenilmiş ise de; davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, takdir yetkisi çerçevesinde, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette orantısızlık ve hukuka aykırılık görülmediği;
Dava konusu Tarife'nin 5. ve 6. maddesi yönünden;
Dava konusu Tarife değişikliği sonrasında, İdare ve Vergi Mahkemelerinde takip edilen davalar için; duruşmasız ise 750,00 TL, duruşmalı ise 1.250,00 TL avukatlık ücretine, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde ilk derecede görülen davalar için; duruşmasız ise 1.500,00 TL, duruşmalı ise 2.500,00 TL maktu avukatlık ücretine hükmedileceği;
1136 sayılı Kanun'un 168. maddesinde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin hazırlanması ve yürürlüğe girmesine ilişkin usul saptanmış olmakla birlikte, Tarife hazırlanırken esas alınacak ölçütler konusunda bir belirleme yapılmadığı; ancak 1136 sayılı Kanun hükümleri, avukatlığın amacı ve avukatlık ücretinin tanımı ile bugüne kadar yayımlanmış Tarife hükümlerinden; yargının kurucu unsurlarından olan savunmayı temsil eden avukatların ücretinin asgari sınırlarının belirlenmesinde, gösterilen emek ve çabanın, uyuşmazlığın niteliğinin, çözüme kavuşturulma şeklinin dikkate alınması gerektiği sonucuna ulaşıldığı;
Bu bağlamda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu hükümleri uyarınca şartları, esasları ve karar süreci ayrıca düzenlenmiş olan ve avukatın ayrı bir hazırlık süreci içinde emek ve çaba sarf ederek söz almak suretiyle iddia ve savunmalarını sunduğu duruşmalı uyuşmazlıklar için görece daha fazla avukatlık ücreti belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı; kaldı ki, Tarifenin bütünü, duruşma süreci ve duruşma için gösterilecek emek ve çaba dikkate alındığında duruşmalı uyuşmazlıklar için farklı ücret öngörülmesinin hukukun ve hakkaniyetin bir gereği olduğu;
Bu duruma göre, idare ve vergi mahkemelerinde takip edilen davalar ile Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde ilk derecede görülen davalar için asgari avukatlık ücretinin saptanmasında duruşma yapılması kıstas alınarak, uyuşmazlığın duruşma yapılarak çözümlendiği davalar için, duruşma yapılmaksızın uyuşmazlığın çözümlendiği davalara nazaran daha fazla avukatlık ücreti öngörülmesi suretiyle düzenleme yapılmasında hukuka aykırılık görülmediği;
Dava konusu Tarife'nin 7. maddesi yönünden;
Dava konusu Tarife'nin 7. maddesinde, "22. Tahliyeye ilişkin icra takipleri için 1.500 TL” düzenlemesine yer verildiği;
30/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2015 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 11. maddesinin 5. fıkrasında, "Tahliyeye ilişkin icra takiplerinde bir yıllık kira bedeli tutarı üzerinden üçüncü kısım gereğince hesaplanacak ücrete hükmolunur." hükmüne yer verildiği, söz konusu düzenlemenin iptali istemiyle açılan davada, Dairelerinin 23/06/2015 tarih ve E:2015/787 sayılı kararıyla, tahliyeye ilişkin icra takiplerinde vekalet ücretinin nispi olarak belirlenmesiyle, bir taraftan kiracıların ölçüsüz maddi yük altına girebileceği, diğer taraftan hak arama özgürlüğünü kısıtlayabileceği, bu nedenlerle sosyal devlet ilkesine ve adil yargılanma hakkına aykırı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle bu düzenlemenin yürütmesinin durdurulduğu, bunun üzerine, dava konusu Tarife değişikliğinin 1. maddesinin 2. fıkrasıyla, tahliyeye ilişkin icra takiplerinde Tarife'nin İkinci Kısmının İkinci Bölümünde belirtilen maktu ücrete hükmedileceğinin düzenlendiği, 7. maddesinde de, tahliyeye ilişkin icra takipleri için 1.500 TL maktu ücret öngörüldüğü;
Bu durumda, davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, takdir yetkisi çerçevesinde, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette orantısızlık ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle,
Dava konusu Tarife'nin 1. maddesinin 3. fıkrası, 2. ve 3. maddesinin iptaline, 4., 5., 6. ve 7. maddesi yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, duruşmalı ve duruşmasız davalar arasındaki ücret farkının ölçüsüz olduğu, Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücret ile tahliyeye ilişkin icra takipleri için öngörülen maktu ücretin avukatın harcadığı emek ve çaba ile orantılı olmadığı belirtilerek, Daire kararının davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, 2015 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin bazı maddelerinin Danıştay Sekizinci Dairesi kararıyla yürütülmesinin durdurulması üzerine, dava konusu bu değişikliğin yargı kararını uygulamak amacıyla yapıldığı, dolayısıyla hukuka aykırı bir durum bulunmadığı belirtilerek, Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısımlarının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddi, kısmen dava konusu işlemin iptali yolundaki Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 26/09/2018 tarih ve E:2015/14059, K:2018/4858 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 02/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.