20. Hukuk Dairesi 2017/9411 E. , 2019/1461 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dilekçesi ve duruşmalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin ... mahallesi, ... evi sokağında kain tapu sicilinde 645 ada 15 parsel sayılı taşınmazda 3. katta 6 nolu meskenin maliki olduğunu, müvekkiline ait dairenin bir üst katındaki dairenin davalıya ait olduğunu, davalıya ait dairenin kullandığı terastan müvekkilinin dairesine su sızdığını beyanla davalıya ait daireden ve terasından sızan suyun önlenmesini ve zararın tazmin edilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 09/09/2015 tarih 2015/287 E. - 2015/12292 K. sayılı ilamı ile; “davanın açıldığı tarihte davalının 8 nolu bağımsız bölüm maliki olduğu, ancak yargılama devam ederken davalının bağımsız bölümünü 14.11.2011"de dava dışı şahsa sattığı anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesinin birinci fıkrasına göre, davanın açılmasından sonra davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı isterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur. İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür. Bu nedenle mahkemece HMK"nın 125/1. fıkrası uyarınca işlem yapılması gerekirken davalının taşınmazını yargılama sırasında sattığı dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyulması sonrasında mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 4600.-TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık el atmanın önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin birinci fıkrasında "kat malikleri, anagayrimenkulün bakımını ve mimari durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumaya mecburdurlar", ikinci fıkrasında "...ortak yer ve tesislerdeki bir bozukluğun anayapıya veya bağımsız bir bölüme veya bölümlere zarar verdiğinin ve acilen onarılması gerektiğinin veya anayapının güçlendirilmesinin zorunlu olduğunun mahkemece tespit edilmiş olması halinde, bu onarım ve güçlendirmenin projesine ve tekniğine uygun biçimde yapılması konusunda kat maliklerinin rızası aranmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunun içeriğinden, zarara sebep olan terasın ortak alan olup olmadığının tam olarak tespit edilmediği anlaşılmıştır. Mahkemece öncelikle taşınmazın mimari projesi ve varsa tadilat projesi getirtilerek zaranın ortak alan olan
terastan kaynaklandığının tespit edilmesi halinde tüm kat malikleri davaya dahil edilerek terasın projesine uygun onarımı için gerekli masrafların ve yapılacak işlerin bilirkişice tespit edilmesi, bilirkişinin saptayacağı teras onarım maliyetinin kat maliklerinden (davacı da dahil) Kanunun 20/b maddesi uyarınca arsa payları oranında toplanmasına, varsa öncelikle yöneticiye yetki ve uygun bir süre verilmesine, yöneticinin bulunmaması veya yöneticinin kendisine verilen görevi yerine getirmemesi halinde ise davacının yetkilendirilmesine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; gerekçeli kararın başka bir dava konusuna ilişkin olduğu ve "kes-kopyala-yapıştır" yöntemi ile oluşturulduğu bu yönüyle hükümde çelişki yaratıldığı anlaşıldığından doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/03/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.