14. Hukuk Dairesi 2014/13568 E. , 2015/8013 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/05/2014
NUMARASI : 2010/687-2014/142
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.08.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 27.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalı M..’in davalı T.’den tahsisen edindiği 1 sayılı parseldeki 8 numaralı bağımsız bölümü 09.06.2006 günlü noter devir sözleşmesiyle temlik aldığını, ikamet ettiği taşınmazın muvazaalı olarak önce davalı Durmuş’a, Durmuş’un da yine muvazaalı olarak davalı Talip’e devrettiğini, taşınmaz bedelini davalı Mehmet’e ödediğinden teminat olarak 60.000,00 TL bedelli bono verildiğini, taşınmazın tapu kaydının devredilmediğini ileri sürerek, taşınmazın adına tescilini veya 60.000,00 TL bedelli bononun vade tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalılardan Talip, husumet yöneltilemeyeceğini, davalı Mehmet’i tanımadığını, taşınmazda ikamet ettiğini; davalı Durmuş sözleşmeye uygun olarak tahsisi bankada devralarak davalı Talip’e sattığını; davalı T.., davalı Mehmet ile 05.08.2005 günü düzenledikleri sözleşme uyarınca taşınmazın 08.11.2005 tarihinde adı geçen davalıya devredildiğini, tahsisin üçüncü kişiye ancak bankada devredilebileceğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, diğer davalı Mehmet yanıt vermemiştir.
Mahkemece, 37.000,00 TL bedelin davalı M.. B..’dan alınmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dava, yap-satcıdan bağımsız bölüm temlik alan davacının tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacı akidinden Borçlar Kanununun 96. maddesine dayanarak ademi ifa sebebiyle tazminat isteyebilir. Buradaki borcun nedeni, borçlunun taahhüdünü ihlal etmesidir. Borçlunun taahhüdü, genellikle bir akte dayandığından buna “akdi tazminat”, borçlunun sorumluluğuna da “akdi sorumluluk” denilmektedir. Borçlar Kanunun 96. maddesi gereğince ödenmesi gereken tazminat ise alacaklının müspet zararıdır. Müspet zarardan da, borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne vaziyette bulunacak idi ise, bu vaziyetle mamelekin hali hazır vaziyeti arasındaki fark anlaşılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davalılar Mehmet ile T.. arasındaki 05.08.2005 günlü sözleşme uyarınca 1 sayılı parseldeki 8 numaralı bağımsız bölümün satışı yapılmış, taşınmaz bedelinin tamamının ödenmesi halinde mülkiyetin nakledileceği düzenlenmiştir. Anılan bu sözleşmeyle taşınmaz tahsis hakkı üçüncü kişilere ancak satışa aracılık eden banka huzurunda yapıldığında geçerlilik kazanacağı hüküm altına alınmıştır. Davalı Mehmet taşınmazdaki hakkını 25.05.2006 günlü emlak komisyon sözleşmesi, 09.06.2006 tarihli noter ve aynı tarihli adi yazılı sözleşmelerle davacıya devretmiştir. Diğer yandan davalı Mehmet tahsis hakkını satışa aracılık eden bankada davalı Durmuş’a, Durmuş da aynı yolu izleyerek davalı Talip’e devretmiştir. Davalı Mehmet, davacı ile düzenlediği sözleşmedeki edimini ifa etmemesi nedeniyle kusurlu olduğundan BK’nın 96. maddesine gereği davacının uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Mülk ve inşaat bilirkişileri kurulunun 21.12.2012 günlü raporunda çekişmeye konu taşınmazın dava tarihindeki değeri 70.000,00 TL olarak tespit edilmiştir. Davacı, davalı akidi Mehmet’den aralarındaki sözleşmenin gereği gibi ifa edilmiş olsaydı mamelekinin hangi durumda olacak idi ise bu bedelin tahsilini istiyebilir. Başka bir deyişle çekişme konusu taşınmazın dava tarihinde ulaştığı değerin davalı Mehmet’den alınmasını talep edebilir. Bu nedenle, bilirkişi kurulu raporuyla dava tarihindeki değeri belirlenen taşınmaz bedeli 70.000,00 TL’nin hüküm altına alınması gerekir. Ancak, HMK’nın 26. maddesi gereği taleple bağlı kalınarak 60.000,00 TL bedelin davalıdan alınmasına karar verilmesi gerekirken, 37.000,00 TL’nin alınmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, yukarıda yapılan saptamalar uyarınca davanın bedel yönünden kabulü gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.09.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.