19. Hukuk Dairesi 2018/65 E. , 2018/3627 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av.... gelmiş diğer taraftan kimse gelmemiş olduğunda onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin keşideci, dava dışı ...’in lehtar ve davalının ciro yoluyla hamili bulunduğu bonoya dayalı olarak davalı yanca müvekkili aleyhine takip başlatılmış ise de bono bedelinin müvekkilince dava dışı lehtara ödendiğini, davalının bedelsiz hale gelen bu bonoyu takibe koyduğunu, üstelik bu bononun müvekkilinden tehdit ile alındığını, takip başlatılırken müvekkiline gönderilen bono fotokopisi ile aslı arasında da farklılık olduğunu, zira fotokopi belgede bono bedeli 100.000.000.000 TL (yüzmilyar) yazarken aslında 100.000.000,00 TL (yüzmilyon) yazılı bulunduğunu, o halde son hanedeki sıfır rakamlarının sonradan eklenerek senette tahrifat yapıldığının anlaşıldığını, bono altındaki keşideci imzalarının da farklı olduğunun açıkça görüldüğünü belirterek, bononun ve bonoya dayalı takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı iddialarının kendi içinde tutarsız ve çelişkili olduğu gibi bonoda tahrifat ve sahtecilik iddialarının da doğru olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı yanca davaya konu senetle ilgili dava dışı lehdar... aleyhine açılan menfi tespit davasında davacının bono bedelini lehdara ödemesi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilerek bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği ve aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda davaya konu senetteki keşideci imzasının davacıya ait olmadığının saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, takibe konu senetten ve takipten dolayı davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş olup Dairemizin 29.04.2015 tarihli 2014/19335 E. - 2015/6371 K. sayılı kararı ile "Somut olayda icra takibine dayanak yapılan senedin davacının keşideci, davalının ise ciro yoluyla hamili bulunduğu 25/06/2004 keşide 15/08/2004 vadeli 100.000.000.000 TL (yüzmilyar) bedelli olduğu icra dosyası tetkikinden anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporunda incelemeye dayanak olan senedin ise bu senetle aynı bilgileri taşıyan ancak bedel kısmında 100.000.000,00 TL (yüzmilyon) rakamları ve yazılarını barındıran bir başka senet olduğu, üstelik çıplak gözle bakıldığında iki senetteki keşideci imzalarında da farklılıklar bulunduğu görülmektedir. Davalının, davacı ve ilgili icra memurları hakkında imza incelemesine gönderilen senet için resmi belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanmak suçundan şikayette bulunduğu görülmektedir. Ayrıcı davacının hazırlık soruşturması sırasındaki ifadesinde ve dava dışı lehtara karşı açtığı menfi tespit davasında da takibe konu senet altındaki imzayı ikrar ettiği de anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece belirtilen bu olgular üzerinde durularak takibe konu senedin esas alınarak üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir" gerekçesiyle bozulmuş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, fotokopi belge üzerinde imza incelemesi yapılamayacağı, senet aslının davalıdan kaynaklanmayan sebeple icra dairesinde kaybedildiği, senede dayalı takip ve davalarda alacaklının senet aslını sunması ve bunun üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, ispat külfetinin senet bedeli üzerinde tahrifat bulunmadığı ve imzanın davacıya ait olduğu yönünden davalı alacaklıda olduğu, davalının senet aslı bulunmadığı için bu yöndeki vakıayı ispat olanağının ortadan kalktığı, davacının senet altındaki imzayı ikrar ettiği, davacının hile ve aldatmaca iddiasını davacının ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı ... dava konusu senedin lehdar ..."e karşı 19.10.2004 tarihinde açtığı... 24. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/18 Esas sayısına kayıtlı davada dava konusu 100.000.000.000-TL (eski TL) bononun davalı tarafından ikna edilmesi suretiyle verildiğini, daha sonra davalının bu bonoyu bir yakınına ciro ederek ve onunla işbirliği halinde takibe koydurduğunu, takibin ... 1. İcra Müdürlüğünün 2004/10818 Esas sayılı takip olup, takip alacaklısının da ... isimli şahıs olduğunu bildirerek bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, Mahkemece verilen 2013/18 E.-2013/222 K. ve 06.06.2013 tarihli karar ile davacının dava konusu bono karşılığında davalıya havale yoluyla bono bedelinin ödendiği gerekçesiyle dava kabul edilmiş ve bu karar taraflarca temyiz edilmemiş olduğundan 10.09.2013 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı daha sonra 09.09.2009 tarihinde bu kere ... 1. İcra Müdürlüğünün 2004/10818 Esas sayılı takip dosyası üzerinden davalı alacaklı ... tarafından aynı bonoya dayalı olarak kendisi aleyhine yapılan takipte takip dayanağı bononun bedelinin takip talebinde ve ödeme emrinde yazıldığı gibi 100.000.000.000.TL(eski TL) olmayıp 10.000.000.000.TL (eski TL) olduğu iddiasıyla menfi tespit talebinde bulunmuştur. Yani davacı takip konusu bonodan dolayı bonodaki meblağın tahrif edilmesi nedeninden dolayı 90.000.000.000 TL (eski TL) borçlu olmadığı iddiasındadır. Davacının bu iddiasının bu davadan önce bono lehdarına karşı açtığı davada bu şekilde bir iddiada bulunmamış aksine bonoda yazılı meblağın 100.000.000.000 TL olduğunu kabul ederek davasını bedelsizlik ve daha sonra ödeme nedenine dayandırmış olması nedeniyle temyiz incelemesine konu davada davacının bu iddiasının dinlenmesi mümkün değildir. Davacı çelişkili davranış yasağını ihlal etmiştir.
Bu nedenle yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin vardığı karar sonucu itibariyle doğru ise de mahkemenin takip dayanağı bono aslının kaybolmuş olması nedeniyle ispat külfetinin davalıdan davacıya geçtiği şeklindeki kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla yerel mahkeme kararının gerekçesi düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.