11. Hukuk Dairesi 2013/15412 E. , 2013/22995 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28.12.2012 tarih ve 2009/182-2012/594 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, Tarım Et A.Ş ve Tarsu A.Ş. ortakları olan ..., ..., ... ve ..."un aralarında ihtilaflar nedeniyle mal varlıklarını ve şirketlerini ayırmaya karar verdiklerini, uzun görüşmeler sonucu 25/10/2008 tarihli protokol yapıldığını, bu protokolün Tarım Et A.Ş."yi elinde bulunduran ... tarafından çeşitli bahanelerle sürüncemede bırakılarak resmi işlemlerin sonuçlandırılmasının önlendiğini, fiilen paylaşıma rağmen resmi işlemlerin yapılmadığını, halen Tarsu A.Ş. ve Tarım Et A.Ş."de ortaklıkları ve sonucu itibariyle ortak sorumlulukların devam ettiğini, Tarsu Et A.Ş."yi fiilen elinde bulunduran ve tek başına idare etmeye çalışan ..."un fiilen teslim ettiği Tarsu A.Ş."ye kayyım ataması talep ettiğini ve Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2009/347 E. sayılı doyası vasıtasıyla kayyım ataması yapıldığını, Tarsu A.Ş."nin İstanbul"da faaliyetine devam etmekte olup Tarım Et A.Ş."nin Çorum"da faaliyet sürdürdüğünü, Tarım Et A.Ş."yi idare eden ..."un İstanbul Tarsu"ya kayyım ataması yaptırılarak hissedar sıfatı ile şirket faaliyetlerini denetlemekte ve bilgi sahibi olduğunu, ancak Tarım Et A.Ş"nin yalnızca ... denetiminde olup aynı mantıkla %50 hissedar olarak Mustafa ve ..."nın da bu şirket faaliyetini denetlemek veya en azından bilgi sahibi olmak zorunda olduğunu, Tarım Et A.Ş."nin banka borçları, şahıs borçları nedeniyle sorun yaşamakta olup borçların yapılandırılması ve ödenmesi konusunda sorun yaşandığını, Tarım Et A.Ş."de yetkilisi ... tarafından kendi imzası ile şirkete ait çeklerin kızı ve damadına keşide edilerek şirket aleyhinde haciz uygulamaları yaptırıldığını, şirketi icraya veren kızı ve damadının aynı şirkette idareci olarak çalıştıklarını, bunlarla ilgili dava açılmış olmakla birlikte %50 şirket hissedarı olan ... ve ..."nın bu işlemleri takip ve kontrol edemediklerini, genel kurul ve şirketle ilgili hiçbir toplantı yapılamadığını, şirketin birçok borcundan dolayı müvekkilerinin şahsen de müteselsilen sorumluluğu bulunduğunu, borç ödemelerin daha çok ... tarafından yapıldığını, borçların fiilen paylaşılmasına rağmen Tarım Et A.Ş. adına kayıtlı olan Gökboğalara verilen araçların borçlanmalar ile haczedilerek bağlandığını, bu nedenlerle Tarım Et A.Ş."nin idaresi, ticari faaliyeti, borçlanması, üçüncü şahıslara teminat verilmesi konularında tedbir kararı verilerek şirketin ortak toplantılarının yapılabilmesi, genel kurula götürülmesi, şirket idaresinin denetimi ve bilgi edinilmesi için kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ..."un Tarım Et A.Ş"nin hissedarı, Mevüt Koç"un ise hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, davacıların açtığı bu davanın Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi"nde 09/04/2009 tarihinde açılan davanın misillemesi niteliğinde olduğunu, davacıların protokolle ilgili yerine getirmedikleri edimlerinin karşılığının yerine getirilmesini haksız olarak talep ettiklerini, davacıların aile şirketi niteliğindeki ortaklığın İstanbul"da ki fabrikasını fiilen ele geçirdiğini ve oradaki ödemeleri önemli ölçüde aksattıklarını, Çorum"da bulunan şirkete ait hiçbir yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, şirketin yönetimi ile ilgili her hangi bir boşluğun kesinlikle söz konusu olmadığını, davacıların şirket merkezine ve tesislere girmesi ile ilgili herhangi bir sorun bulunmadığını, şirketin genel kurula gitmesini gerektirir herhangi bir yasal süre ve koşul bulunmadığını, dava dilekçesinde yer alan ... ve ..."a karşılıksız çek keşide edildiği hususu tamamen gerçek dışı olup ispat edilememesi halinde maddi ve manevi sorumluluk davası açma haklarını saklı tuttuklarını, ... ve ..."a verilen çeklerin şirketlerin ve şirket araçlarının sigorta borçlarına karşılık verildiğini, müvekkili şirketin her şirket gibi kredi borçları olduğunu, bu borçların taraflarca ortak ödenmesi gerekirken müvekkili ... tarafından ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, esas sermayenin en az %10"na sahip pay sahipleri TTK"nın 366. ve 367. maddesi uyarınca genel kurul olağanüstü toplanmasını yönetim kurulu, denetim kurulu ve bunların reddetmesi halinde mahkemeden yönetim kurulunun azlini ve yerine yenisinin seçilmesini talep edebilecekken davacıların bu imkanları kullanmadığı, davalı şirketin hukuka uygun olarak seçilmiş ve halen görevde bulunan bir yönetim kurulunun bulunduğu, taraflar arasındaki ihtilaf nedeniyle yönetim kurulunun kilitlendiği ve karar alınamadığı, yönetim kurulunun toplantıya çağrılmasına rağmen toplanamadığı veya toplanıp karar alınamadığının tespit edilemediği ve bu durumun süreklilik arzettiğinin ispatlanamadığı, böyle bir durum mevcut olsa bile bu durumda organsızlık halinin söz konusu olup, bu durumda TTK"nın 435 maddesi uyarınca organsızlık nedeniyle şirketin feshi davasının açılması gerektiği ve bu davanın açılması halinde yeni bir yönetim kurulu seçilmesinin sağlanması göreviyle sınırlı olarak şirkete bir kayyım atanabileceği, davacı tarafça açılan bu davanın TTK"nın 435 maddesine göre açılmış bir fesih davası olmadığı, davalı şirketin yönetim boşluğu içinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Mahkemece verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz dilekçesi havale ettirilmiş ise de, temyiz defterine kaydettirilmediği gibi, temyiz harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmamıştır.
Temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK"nın 434. maddesinde açıklanmış olup, buna göre harca tabi ise temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Davalı vekili tarafından bu işlemler yapılmamış, sadece temyiz dilekçesinin havale ettirilmesi ile yetinilmiştir. Temyiz defterine kayıt ettirilip, harcı alınmayan temyiz dilekçeleri bakımından çözüm getiren 21.05.1985 gün ve 1984/5 esas, 1985/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK`nın 434/3. maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgili işlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği açıklanmıştır. Buna göre, somut olayda, temyiz defterine kayıt bulunmadığından, bu İBK"nın uygulanması gerekmemektedir. Davalı vekili tarafından açıklanan işlemler yapılmaksızın verilmiş temyiz dilekçesine konu temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, temyiz harcı davacıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, alınmadığı anlaşılan 103,00 TL temyiz başvuru ile 24,30 TL temyiz ilam harcının davalıdan alınmasına, 16.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.