17. Hukuk Dairesi 2015/4549 E. , 2017/10326 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, arızalanan aracı itmeye çalışan davacının davalı tarafın sürücü, işleten ve trafik ... şirketleri olan araçların çarpışması sonucu meydana gelen kazada iki araç arasında sıkışarak sakatlandığını, kazanın davalı tarafların kusurundan kaynaklandığını belirterek 5.500,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken; ıslah dilekçesi ile talebini arttırmıştır.
Davalılar ve vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulü ile, davalı ... hakkında açılan dava atiye terk edildiğinden açılmamış sayılmasına, davacı ..."nün uğradığı 84.842,28-TL maddi zararın kaza tarihi olan 25/06/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ... ve dava tarihi olan 14/11/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle poliçelerindeki limitlerle sınırlı olmak üzere davalılar ... A.Ş ve ... ... A.Ş"den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davalı... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zararlardan ötürü açılan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı ..., davacının ıslah ile talebini artırdığı bölüm için zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK"nun 49. md.) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK"nun değişik 72. md) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK"nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 sayılı ..."nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi, BK"nun 60. ve 2918 sayılı ..."nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK"nun 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.) 2918 sayılı Kanun"un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK"nun 5.6.2015 tarih 2014/17-2198 2015/1495 sayılı kararı).
Mahkemece, davacının yaralanması ve zamanaşımı nedeni ile gelişen bir durumun bulunup bulunmadığı ve ıslah talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususlarının gerekçeli kararda denetime elverişli olacak şekilde tartışılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün BOZULMASINA, bozma neden ve şekline göre vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."e geri verilmesine, 09/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.