20. Hukuk Dairesi 2017/8872 E. , 2019/1459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ..., ... ve Nefise Asuman Akpak tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin kat irtifakı sahibi olduğu, ... ili, ... ilçesi, Tabakhane mahallesi, 19 pafta, 250 ada 13 parselde bulunan taşınmaz üzerinde 24.07.1981 kat irtifakı kurularak bina inşaatına başlandığını, ancak inşaatın tamamlanamadığını, Kat Mülkiyeti Kanunu 49/3 çerçevesinde kat irtifaklı taşınmaz üzerinde kat irtifakının kaldırılarak taşınmazın arsa payları oranında taraflar arasında müşterek mülkiyete dönüştürülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davacının davasının kabulü ile ... ili, ... ilçesi, Tabakhane mahallesi, Fabrika civarı mevkii, 250 ada 13 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kurulu kat irtifakının sona erdirilmesine ve kat irtifakı kaydının tapu kütüğünden silinmesine, arsa paylarının müşterek mülkiyet paylarına dönüştürülmesine karar verilmiş, hüküm davalılar ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık kat irtifakının terkini istemine ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden;
1) HMK"nın 297. maddesine göre mahkemece verilen kararın hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve verilen karar ile iki tarafın leh ve aleyhine hükmedilen görev ve hakların gayet açık ve anlaşılır biçimde yazılması gerekmektedir. Somut olayda, mahkemece davanın kabulü ile kat irtifakının terkini ile taşınmazın paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilmiş ise de uygulamada duraksama ve kargaşaya yol açacak şekilde hangi malike ne kadar pay düştüğünün belirtilmemiş olması,
2) Mahkeme kararı belli bir şekle uygun olarak yazılmalıdır. Kararın nasıl yazılacağı konusundaki şekil 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar arasında en önemli unsurlardan biri kararların gerekçeli olmasıdır. Kararın açık ve gerekçeli olması hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ve bunların dayandıkları deliller, kararda tartışılıp gerekçeleri açıklandığı ölçüde karar, hukuki dinlenilme hakkına uygun bir karar olacaktır. İddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerine üstün tutulduğunun belirtilmesi ancak gerekçeyle mümkün olacaktır.
Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasanın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. Bu nedenlerle; mahkeme kararları tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri mutlaka kapsamalıdır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması bu yasal ve Anayasal düzenleme karşısında zorunludur. Aksi halde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir.
Bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince; kararın gerekçe bölümünde işin esasıyla ilgili herhangi bir gerekçe bulunmaması,
3) Dava tarihinden sonra dava konusu taşınmazın el değiştirdiği anlaşıldığından HMK 125. madde hükmüne göre değerlendirme yapılmamış olması, doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/03/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.