8. Hukuk Dairesi 2013/14759 E. , 2014/11234 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2008/221-2013/118
A.. K.. ve müşterekleri ile C.. O.. ve müşterekleri, Hazine ve B.. B.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 26.03.2013 gün ve 221/118 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi bir kısım davalılar Y.. G.. ve müşterekleri vekili ile davalı Hazine vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, dava dilekçesinde; 163 ada sayılı parselin bahçeli kargir ev niteliğiyle tapuda S.. oğlu M.. adına kayıtlı bulunduğunu, malikin 1929 yılında öldüğünü, mirasçıları tarafından tapu dışı M.. S..’ye satılıp, zilyetliğinin devredildiğini, M.. S.."nin 08.11.1948 tarihinde haricen vekil edenlerinin miras bırakanı A.. K..’ya sattığını, A.. K.. tarafından da 27.11.1954 tarihli harici satış senediyle oğlu H.. K..’ya satılıp zilyetliğinin devredildiğini, H.. K..’nun 05.02.2008 tarihinde vefat etmesi üzerine, vekil edenleri tarafından kullanıldığını, dava dilekçesinin 1 ve 6. sıralarında yer alan gerçek kişilerin S.. oğlu M..’nın mirasçıları olup davalı olarak gösterildiğini, tapu kaydının hukuki niteliğini kaybettiğini, bu nedenlerle taşınmazın vekil edenleri adına tescili istemiyle bu davanın açıldığını açıklayarak davalıların miras bırakanı S.. oğlu M.. adına kayıtlı bulunan 163 ada nolu parselin tapu kaydının iptali ile H.. K..’nun veraset belgesindeki miras payları oranında vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı gerçek şahıslar vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Hazine vekili, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Bornova Belediye vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, TMK"nun 713/2. fıkrasında maliki yirmi yıl önce ölmüş ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, ancak mahkeme kararının geriye yönelik etkisinin bulunmadığını, anılan madde gereğince tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini gerekçe göstermek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, bir kısım davalılardan Fatma dışında diğer davalılar vekili tarafından ve Hazine vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK"nun 713. maddesi gereğince açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, TMK"nun 713/2. maddesinde yer alan maliki yirmi yıl önce ölmüş hukuki sebebine dayalı olarak tapu kütüğünün hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Kural olarak maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ise hakime aittir (HMK. m. 25, 31, 33 , 30). Ancak, hakim tarafından yapılacak nitelendirme isteğe uygun olarak yapılmalıdır. Nitelendirme, dava dilekçesinin kapsamı ile ıslah söz konusu ise ıslah dilekçesinin kapsamı gözetilerek yapılabilir. Davacılar vekilinin dava dilekçesinin kapsamı göz önünde bulundurulduğunda TMK"nun 713/2. fıkrasında belirtilen hukuki sebeplerden hiç birini açıklamamış, dava dilekçesi tamamen TMK"nun 713/1. fıkrasını çağrıştıracak nitelikte hazırlanmıştır. Sadece, hukuki sebepler bölümünde TMK"nun 713. maddesiyle diğer Yasa maddeleri gösterilmiştir. Kural olarak, TMK"nun 713. maddesinde üç ayrı ve birbirinden bağımsız hukuki sebep yer almaktadır. Davacı taraf bu sebeplerden birine dayalı olarak dava açabileceği gibi her üç sebebe dayanılarak da dava açılması mümkündür. Gerek dava dilekçesinde ve gerekse diğer dilekçeler ile beyanlarında TMK"nun 713/2. fıkrasında bulunan üç hukuki sebebe dayanıldığına ilişkin bir açıklama ve ibareye rastlanılmamıştır. Sadece, dava dilekçesinin ikinci sayfasında; “tapu kaydı hukuki niteliğini kaybetmiştir,” denilmektedir. Hukuki niteliğini kaybetme olayı hiç şüphesiz TMK"nun 713/2. fıkrasındaki durumla bağlantılıdır. Sadece bundan anlaşılıyor ki davacılar vekilinin TMK"nun 713. maddesine dayandığı görülmektedir. Ne var ki, bu fıkrada yer alan üç hukuki sebepten hangisine dayanıldığı konusunda Mahkemece, HMK"nun 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacılar vekiline herhangi bir hatırlatma ve açıklamada bulunması istenmemiştir.
O halde, öncelikle Mahkemece, HMK"nun 31. maddesi gözetilerek davacılar vekilinin TMK"nun 713/2. fıkrasında yer alan hukuki sebeplerden hangisine ya da hangilerine (maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan .... 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş hukuki sebeplerden hangisine) dayanılarak davasını açtığının sorulması, buna göre hukuki sebebin belirlenmesi ve belirlenecek hukuki sebebe göre iddia ve savunma doğrultusunda delillerin toplanmasıyla sonuca ulaşılmasının düşünülmesi, ondan sonra istek hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken dava dilekçesine ve isteğe uygun düşmeyen bir hukuki sebeple davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Bundan ayrı, söz konusu harici satış senetleri sadece tapulu taşınmazın satın alındığı tarihten itibaren kural olarak satın alan kişi veya kişilerin zilyetliğinin hangi tarihte başladığı bakımından kabul edilebilir. Bunun dışında tapulu taşınmazların TMK"nun 706, TBK"nun 237, 2644 sayılı TK"nun 26. maddesi gereğince alım ve satımları resmi şekilde yapılmadığı sürece hukuken geçerli bir sonuç doğurmayıp, alıcıya herhangi bir hak bahşetmez, TMK"nun 713/1. maddesine dayalı istek hakkında da hiç şüphesiz olumlu bir sonuç doğurmaz. Yani, tapulu taşınmazların kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesi mümkün değildir. Sadece bunun tek istisnasını TMK"nun 713/2. fıkrasında yer alan hukuki sebeplere dayalı olarak açılan davalar oluşturmaktadır.
Kural olarak tapu iptali ve tescil davalarında dava kayıt maliklerine, kayıt malikleri ölü ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Kayıt maliki S.. oğlu M..’nın mirasçıları davalı sıfatıyla davada yer aldıklarına göre, davalı Hazine ile Belediyeye karşı açılan davaların husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken bu konuda olumlu
veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru değildir. TMK"nun 713/2. fıkrası uyarınca açılan davalarda ancak kayıt malikinin mirasçı bırakmaması halinde aynı Kanun"un 501. maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazine"nin davalı sıfatıyla yer alması mümkündür. Somut olayda böyle bir durum söz konusu değildir.
Şu halde davacı tarafın dayandığı hukuki sebebin kendilerine açıklattırılması, iddia ve savunma doğrultusunda delillerin toplanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Davalılardan Fatma dışında diğer davalılar vekili ile Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 683,25 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden bir kısım davalılar Yaşar ve müştereklerine iadesine, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.