10. Hukuk Dairesi 2015/10868 E. , 2016/3584 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında gerçekleştirilen zorunlu sigortalılık bildirimlerinin geçersiz sayılarak yaşlılık aylığının iptali yönündeki Kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1983 ve 1987 yıllarında 120 günlük 5434 sayılı Kanun hükümleri kapsamındaki iştirakçiliği, 1987 – 26.12.2010 tarihleri arasında 5.259 günlük 506 sayılı Kanuna/5510 sayılı Kanunun 4/1-(a) maddesine tabi zorunlu sigortalılığı olmak üzere toplam 5.379 prim ödeme gün sayısı üzerinden 506 sayılı Kanunun Geçici 81/B-(d) maddesi gereğince 01.01.2011 tarihinden itibaren kendisine yaşlılık aylığı bağlanan davacının, davalı Kurumca yapılan denetim ve araştırma sonrasında 08.03.2013 günü düzenlenen rapora dayanılarak 2013 yılının Mayıs ayında, ......’ne ait ..... sicil numaralı işyerinden 19.06.2009 – 30.06.2010, 22.07.2010 – 26.12.2010 dönemlerinde tam gün üzerinden eksiksiz gerçekleştirilen 528 günlük sigortalılık bildirimlerinin fiili çalışmaya dayanmaması nedeniyle geçersiz sayılıp giderek tahsis koşullarını da yitirdiğinden aylığının iptal edildiği, Kurum tarafından iptal gerekçeleri olarak, sigorta primlerinin ödenmemiş olması, Büyükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğü görevlilerince yapılan denetimde işveren şirket adresinde bulunmadığından vergi kaydının 30.11.2007 tarihi itibarıyla resen terk ettirilmiş olması, 2012 yılında yapılan yerel denetimde işyerinde çalışan bulunmadığının belirlenmesi, sonuçta 2007 yılının Aralık ayından itibaren işyerinin faaliyetinin bulunmaması olgularına yer verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı belirtilmiş olmakla zorunlu sigortalılık niteliği, işveren ile çalışan arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta, yazılı olarak düzenlenen veya
sözlü olarak kararlaştırılan akitle birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığı da gerekmektedir. Diğer taraftan anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, Kurum tespit ve bulgularının aksinin aynı derecede somut, inandırıcı, gerçeklere dayalı delillerle kanıtlanması gereğinden hareketle uyuşmazlık konusu dönemler yönünden, aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı olup sigortalılıkları Kurumca geçersiz sayılmayan kişilerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince belirlenerek dinlenilmeli, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, işyerinin faaliyeti ve kapasitesi, çalışma şekli ve düzeni, davacının yaptığı işin ne olduğu, nasıl yerine getirildiği, günlük/haftalık çalışma saatleri saptanmalı, gerektiğinde işyerine ait elektrik ve su faturaları ilgili kurumlardan, işverenin ödediği vergilerde esas alınan kazanç miktarlarını gösteren vergi kayıtları ilgili vergi dairelerinden getirtilerek irdelenmeli, işyerinin faal olup olmadığı belirlenmeli, işyerinin ticari faaliyetinin kapsamına, ticaret ve çalışma hayatının gerçeklerine göre Kuruma bildirildiği kadar sigortalının çalışıp çalışamayacağı ortaya konulmalı, toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.