11. Hukuk Dairesi 2013/9025 E. , 2013/22979 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25.02.2013 tarih ve 2011/274-2013/51 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin 35. ve 38. sınıflardaki hizmetler için "CPSM Cep Seri Mesaj" ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkili adına kayıtlı "Cep" ibareli markaların mesnet gösterilerek yaptıkları itirazın davalı kurumca reddedildiğini, ancak markaların tüketiciyi yanıltacak derecede benzediğini, başvuruya konu markanın müvekkilini çağrıştırdığını, seri marka sanılacağını, kötüniyetli davalı şirketin müvekkilinin tanınmışlığından haksız yarar sağlamayı amaçladığını ileri sürerek müvekkilinin "Cep" ibareli markalarının tanınmışlığının tesbpitini, davalının başvuruya konu markasının kullanımının men"ini, TPE YİDK"in 2011-M-1927 sayılı kararının iptalini, 2009/44745 sayılı "CPSM Cep Seri Mesaj" ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili, davacı markaları ile esas unsuru "CPSM" ibaresi olan başvuru konusu markanın benzemediğini, iltibas tehlikesinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket bir savunma yapmamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı başvurusuna konu markanın "cep telefonuna/cep telefonuyla gönderilen seri mesaj" anlamına geldiği, davacının itiraz gerekçesi markalarının da "CEPMESAJ", "CEP" gibi hep cep telefonuna veya cep telefonuyla mesaj gönderme faaliyetlerine gönderme yapan ibareler olduğu, bu ibarelerin de normal şartlarda "ayırt edicilik" ve "köken bildirme" gücü bulunmayan, ancak 556 sayılı KHK"nın 7/1 (a) (son) maddesi uyarınca tescili mümkün hale gelebilecek, tescil olsa bile ayırt edicilik gücü fevkalade düşük ve koruma kapsamı zayıf işaretler arasında yer aldığı, "CEP" ibaresinin "cep telefonu" ile özdeşleştiği, davacı şirketin, 556 sayılı KHK"nın 7/1 (d) maddesi uyarınca herkesin kullanımına açık bir ibareyi her nasılsa kendi adına tescil ettirdiği, ancak başkalarının kullanımını engelleyemeyeceği, davalı tarafa ait başvuru markasının da ancak "CPSM" kısaltması nedeniyle tescilinin mümkün olduğu, markaların karıştırılmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, davacı markalarında yer alan "Cep" ibaresinin "cep telefonları" için kullanılan tasviri işaret olduğundan ayırdedicilik sağlamayacağı ve davalının "CPSM" işaretini ekleyip marka tescilini mümkün kılabildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Öncelikle, davacı tarafın itirazına dayanak aldığı markalardaki "Cep" ibaresi markanın tek ve esaslı unsuru olarak kullanıldığı gibi diğer unsurlarla birlikte yine söz konusu markaların asli unsuru olarak yer almıştır. Bu durumda davacı markalarında yer alan "Cep" ibarelerini hükümsüz kılmadıkları müddetçe, aynı KHK"nın 6"ncı maddesi uyarınca koruma altında olduklarının kabulü gerekir.
Ayrıca, davalı, davaya konu tescil başvurusunda sadece "haberleşme hizmetleri" için değil, 35. ve 38. sınıflardaki diğer hizmetler bakımından da markanın tescilini istemiştir. Anılan bu hizmetlerin "haberleşme hizmetleri"nden farklı tür hizmetlerden oldukları ve bu hizmetler bakımından da davacı markalarında yer alan "Cep" ibaresinin markanın asli unsuru niteliğinde bulunduğu halde bu ibarenin "cep telefonları" ile özdeşleştiği, ayırt edicilik vasfının bulunmadığı gerekçesi yerinde değildir. Öte yandan, davalı başvurusundaki "CPSM" ibaresinin de başvuru konusu hizmetler bakımından markaya ayırdedicilik katmayacağı gözetilmeksizin yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.