Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/2716
Karar No: 2020/74
Karar Tarihi: 04.02.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/2716 Esas 2020/74 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/2716 E.  ,  2020/74 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)



    1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Tatvan 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın usulden reddine ilişkin karar davalı Sağlık Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili ve davalı Sağlık Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 09.04.2015 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin Tatvan Devlet Hastanesinde röntgen teknisyeni olarak 25.10.1993 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, röntgen teknisyenlerinin şua izni ve fiili hizmet süresi zammı gibi bir takım özel haklardan yararlandığını, ancak müvekkilinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına (SGK) başvurusu sırasında fiili hizmet süresi zammından yararlandırılmadığının belirtilmesi üzerine iş bu davayı açmak zorunda kaldığını ileri sürerek radyasyon kaynaklarıyla sürekli ve fiilen çalışmak zorunda olan müvekkilinin fiili hizmet süresi zammının hesaplanarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davada Sağlık Bakanlığı davalı, ... feri müdahil olup;
    5.1. Davalı Sağlık Bakanlığı vekili 04.05.2015 tarihli cevap dilekçesinde; Anayasa"nın 125. maddesi gereği idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu, dava konusunun idari işlemden kaynaklanması sebebiyle idari yargının görev alanına girdiğini, işçi statüsünde çalışmakta olan davacının 1993 yılından itibaren fiili hizmet süresi zammının hesaplanmasına dair uyuşmazlığın idari yargı tarafından çözüme kavuşturulması gerektiğini, ayrıca dava konusu olayda hak düşürücü sürenin ve zamanaşımının dolduğunu, davada taraf ehliyetine haiz kurumun Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu olduğunu, Bitlis İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğinin taraf sıfatının bulunmadığını, davacının şartlarını sağlamadığı için fiili hizmet süresinden yararlanmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    5.2. Ferî müdahil ... vekili 29.04.2015 tarihli cevap dilekçesinde; öncelikli olarak davacının talepleri yönünden beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, esasa yönelik ise dava konusu olayda müvekkili Kurumun herhangi bir ihmali veya kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin zorunlu dava arkadaşlığından çıkarılıp ferî müdahil olarak kabul edilmesini ve davanın kanıtlanamaması durumunda reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesinin Kararı:
    6. Tatvan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 18.11.2015 tarihli ve 2015/299 E., 2015/562 K. sayılı kararı ile; davacının Tatvan Devlet Hastanesinde 657 sayılı Kanun"un 4/d maddesine göre işçi statüsünde 1993 yılından beri çalıştığı, 5510 sayılı Kanun"un yürürlüğünden önce işe girdiği, hukuki uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Kanun"un uygulama yeri bulunmadığı ve 5510 sayılı Kanun"un 101. maddesine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemelerinin görevli olmayıp, idari yargının görevli olduğuna karar verilmiştir.
    Özel Dairenin Bozma Kararı:
    7. Tatvan 1. Asliye Hukuk (İş Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Sağlık Bakanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 17.03.2016 tarihli ve 2016/3477 E., 2016/3494 K. sayılı kararı ile; " Davacı, çalıştığı iş ve işyeri itibariyle fiili hizmet zammı süresinden yararlandırılması gerektiğinin tespitini istemiştir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde mahkemenin görevsizliğine, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, karar verilmiştir.
    Dosya kapsamından, 657 sayılı Kanunun 4-d maddesi kapsamında davalı işverene ait hastanede işçi olarak çalıştığı ve 1993/1. döneminden itibaren davalı işverenin işyerlerinden 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi (506 sayılı Kanun) kapsamında sigortalılık bildirimleri bulunduğu anlaşılan davacının, fiili hizmet süresi zammının tespitine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece tespiti istenen dönem 5434 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağından bahisle 5510 sayılı Kanunun geçici 4. maddesi ve 101 maddelerine istinaden görevli yargı yerinin idari yargı olduğundan bahisle mahkemenin görevsizliği ile dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemelerce resen gözetilmesi gerekir.
    İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106’ncı maddesi ile mülga 506 sayılı Kanun"un 134. maddesinde bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101’inci maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hâllerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
    Davacının, 657 sayılı Kanunun 4-d bendi kapsamında işçi olarak çalıştığı ve sigortalılık bildirimlerinin 5510 sayılı Kanunun 4/1-a (506 sayılı Kanun) kapsamında yapıldığı, istemin ise 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 40. maddesinde düzenlenen “Fiili Hizmet Zammı Süresi”nin tespiti istemine ilişkin olduğu gözetildiğinde, dava 5510 sayılı Kanunun içeriğinde uygulama yeri bulmaktadır. Bu durumda sözü edilen 101’inci madde hükümlerine göre İş Mahkemesi davaya bakmakta görevlidir. Hâl böyle olunca mahkemece, işin esasına girilerek, hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı işveren vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Tatvan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 03.05.2016 tarihli ve 2016/204 E., 2016/195 K. sayılı kararı ile; 5510 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesindeki düzenleme gereği T.C Emekli Sandığı sigortalıları veya hak sahipleri arasında 5434 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda anılan sandıkça tesis edilen işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu ve idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırılıktan dolayı iptalleri için açılacak davaların idari yargı yerinde çözümlenebileceği gerekçesiyle ve önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili ve davalı Sağlık Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK:
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Tatvan Devlet Hastanesinde 25.10.1993 tarihinden itibaren çalışan ve bildirimleri 506 sayılı Kanun (5510 sayılı Kanun"un 4/1-a) kapsamında yapılan sigortalının fiili hizmet zammı süresinin tespiti istemine ilişkin eldeki davada idari yargının görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Ülkemizde yargı yolları anayasa yargısı, idari yargı ve adli yargı şeklinde üç ana grupta sınıflandırılmış olup, idari yargı; idarenin, idare hukuku alanındaki idari faaliyetlerinden doğan uyuşmazlıkların çözümü ile ilgili karar veren veya bireyler ile idare arasındaki hukuki anlaşmazlıkları çözmeye çalışan yargı birimi olarak tanımlanabilir.
    13. 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nda (İYUK), bölge idare mahkemesi, idare mahkemesi ve vergi mahkemelerinin işleyişi ile ilgili genel hükümler düzenlenmiş, idari dava türleri, idari yargı yetkisinin sınırı ile idare mahkemesinin görevlerinin ne olduğu açıkça belirlenmiştir. 2577 sayılı İYUK"nın “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre idari davalar; idari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardır.
    14. Diğer taraftan 2577 sayılı İYUK"nın 15/1-a maddesinde adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Böylece kanunların açıkça adli yargıyı görevli saydığı hâller idari yargının kapsamı dışında bırakılmış; bu hâllerde davanın, davaya konu işlemin niteliğine bakılmaksızın adli yargıda görüleceği benimsenmiştir.
    15. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemek amacıyla getirilmiştir. Kanun, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanacak kişileri, işverenleri, sağlık hizmeti sunucularını, bu Kanunun uygulanması bakımından gerçek kişiler ile her türlü kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve tüzel kişiliği olmayan diğer kurum ve kuruluşları kapsamaktadır.
    16. 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’yla, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun bazı maddeleri yürürlükten kaldırılmış, kamu tüzel kişiliğine sahip Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı, hiç bir işleme gerek kalmaksızın, bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla, görevleri ile birlikte, 1. maddeye dayanılarak kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmiştir.
    17. 5510 sayılı Kanun"la 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu, 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında bulunanlar, geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme bağlı tutulmuş ve 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğünden sonra göreve başlayanlar yönünden, prim esasına dayalı sigorta sistemine geçilmiştir. Bu sistemle, devlet memurları ve diğer kamu görevlileri, hizmet akdine göre ücretle çalışanlar, tarım işlerinde ücretle çalışanlar, kendi hesabına çalışanlar ve tarımda kendi hesabına çalışanları kapsayan beş farklı emeklilik rejimi, aktüeryal olarak hak ve yükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplanmıştır.
    18. 5510 sayılı Kanun"un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” başlıklı 101. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir; bu hükümle, Kanunun 102. maddesindeki idarî para cezalarıyla ilgili davaların idare mahkemelerinde görülmesi dışında, Kanun kapsamındaki tüm uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görülmesi öngörülmüştür.
    19. Davacının Tatvan Devlet Hastanesinde geçen çalışmalarının 5510 sayılı Kanun"un 4/1-a maddesi kapsamında (506 sayılı Kanun) bildirilmesi nedeniyle ihtilaflı dönemler yönünden 5510 sayılı Kanun"un 40. maddesi kapsamında düzenlenen fiili hizmet zammı süresinin tespitine ilişkin eldeki davada 5434 sayılı Kanun"un uygulanacağı gerekçesiyle idari yargının görev alanına girdiğini kabul etmek hukuken mümkün değildir. Davacı 5510 sayılı Kanun"un 4/1-a maddesi kapsamında çalışan işçi konumundadır ve 101. maddenin açık düzenlemesi karşısında ihtilafın adli yargıda çözülmesi gereklidir.
    20. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin ve davalı Sağlık Bakanlığı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 04.02.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi