Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vasisi, hukuki ehliyeti bulunmayan K."den alınan vekaletname kullanılarak K. adına kayıtlı 5 adet taşınmazın muvazaalı bir şekilde intikalinin sağlandığını, davalıların arkadaş olup, durumu bildiklerini ve iyiniyetli olmadıklarını ileri sürerek, kayıtların iptali ile K. adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, K.nin ehliyetsiz olduğundan verilen vekaletnamenin geçersiz bulunduğunu, son kayıt maliki davalıların iyiniyetli olmadıklarının belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.01.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden İ.A.vekili Avukat A.R. M.geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edenler vekili avukatlar ile temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . . . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; özellikle mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davacı Kamile"den alınan 16.05.2002 tarihli vekaletname ile 639, 859, 964, 975, 942 parsel sayılı taşınmazların 3/20 payının satış sureti ile davalı N.temlikinin sağlandığı, daha sonra dava konusu olan anılan taşınmazların davalı N.vekili tarafından diğer davalı İ. 06.07.2002 tarihinde devredildiği, taşınmazlardan 964 parselin ise 08.10.2002 yılında diğer davalı Salih"e intikal ettirildiği, davacı K.nin Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan 04.07.2007 tarihli rapor ile 16.05.2002 tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığının belirlenmesi neticesinde verilen vekaletnamenin geçersiz olduğu, davalılardan İ.ve S."in Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğunda bulunmadığı gerekçeleri ile mahkemece davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ne varki, çekişme konusu taşınmazların 3/20 payı davacı K..ait iken bu payların davalılardan N.e temlik edildiği ve N.in 12.06.2002 yılında dava dışı kişiler ile yaptığı rızai taksim sonucu taşınmazların tamamına malik olduğu dosya kapsamı ile sabit olmasına karşın, mahkemece taşınmazların 1/2 payının iptali ile davacı K. adına tesciline, başka bir ifadeyle temlik ve dava konusu edilmeyen paylar yönünden de kabul kararı verilmiş olması doğru değildir.
Hal böyle olunca, çekişme konusu taşınmazların 3/20 pay üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken, 1/2 paylarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.01.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.