Esas No: 2018/6483
Karar No: 2022/1774
Karar Tarihi: 14.02.2022
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/6483 Esas 2022/1774 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, ihaleye fesat karıştırma ve özel belgede sahtecilik suçlarından hüküm giyen sanıkların temyiz itirazlarına ilişkin bir karar verdi. Temyiz isteminin suçtan zarar gören Milli Savunma Bakanlığı adına olduğu anlaşıldı ve bu kurumun doğrudan zarar görmediği tespit edildi. Bu nedenle, temyiz hakları bulunmadı ve temyiz istemleri reddedildi. Sanıklardan birisi için özel belgede sahtecilik suçundan ayrı bir beraat kararı verilmedi, ancak eylemlerinin tek bir ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturduğu kabul edildi ve bu suçtan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. Milli Savunma Bakanlığı, TSE ve O yer Cumhuriyet savcısının itirazları değerlendirilecek ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları yönünden dosya mahkemesine iade edildi. Sanık hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan beraat hükmü verildi ve Milli Savunma Bakanlığı'nın bu hükme ilişkin temyiz hakkı olduğu belirtildi. Ancak, sanığa isnat edilen suç özgü nitelikte olup, kamu görevlileri hakkında dava bulunmadığından suçun sanık tarafından işlendiği kabul edildi. Bu nedenle, sanığa isnat edilen eylemlerin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturdu
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : İhaleye fesat karıştırma, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Sanıklardan ... hakkında özel belgede sahtecilik suçundan, ... hakkında ise özel belgede sahtecilik ve ihaleye fesat karıştırma suçlarına ilişkin eylemlerinin tek bir ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturduğu kabulü ile bu suçtan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, ... hakkında özel belgede sahtecilik ve ihaleye fesat karıştırma suçlarından beraat
Mahalli mahkemece verilen hükümler ve kararlar temyiz edilmekle dosya incelendi;
Hazine vekilinin temyiz isteminin suçtan zarar gören Milli Savunma Bakanlığı adına olduğu anlaşılmakla, Milli Savunma Bakanlığının sanıklara yüklenen özel belgede sahtecilik, Türk Standardları Enstitüsünün ise ihaleye fesat karıştırma ve özel belgede sahtecilik suçlarından doğrudan zarar görmedikleri, bu itibarla katılma ve temyiz haklarının bulunmadığı, TSE hakkında mahkemece usulsüz olarak verilen katılma kararının da hükümleri temyiz hakkı vermeyeceği, bu itibarla söz konusu suçlardan kurulan hükümleri temyiz hak ve yetkileri bulunmadığından 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca temyiz istemlerinin ayrı ayrı REDDİNE, sanıklardan Mehmet hakkında özel belgede sahtecilik suçundan açılan davaya ilişkin ayrı bir beraat kararı verilmediği ve eylemlerinin kül halinde tek bir ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturduğu kabulü ile bu suçtan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kapsamda sanıklar Mehmet ve Kamil haklarında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararların, CMK'nin 231/12. maddesi karşısında itiraza tabi olup temyizi mümkün bulunmadığından, aynı Kanun'un 264. maddesi hükmü de gözetilerek TSE vekilinin ve O yer Cumhuriyet savcısının itirazlarının mahallinde mercince değerlendirilip gerekli kararın verilmesi mümkün görüldüğünden, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları yönünden dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE, CMK'nin 260/1. maddesine göre sanık ... hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik Milli Savunma Bakanlığının temyiz hakkının bulunduğu gözetilerek, başvurularının kapsamına göre incelemenin; O yer Cumhuriyet savcısının ihaleye fesat karıştırma ve özel belgede sahtecilik, suçtan zarar gören Milli Savunma Bakanlığı vekilinin ise ihaleye fesat karıştırma suçlarından sanık ... hakkında kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanığa isnat olunan ve TCK'nin 235/2-a-2 maddesinde düzenlenen suçun özgü suç niteliğinde olması karşısında ancak ihale görevlilerince işlenebileceği, şirket yetkilisi olan sanığın bu eyleme TCK'nin 40/2. maddesi kapsamında azmettiren veya yardım eden olarak iştirakinin söz konusu olabileceği, kamu görevlileri hakkında ise dava bulunmadığı anlaşılmakla, sanığa isnat edilen eylemlerin sübutu halinde bir bütün olarak özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı ve bu suçun TCK'nin 207/1 maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun'un 66/1-e maddesinde belirtilen 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımını kesen en son işlem olan 29/05/2013 tarihli sorgu ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği, zamanaşımını kesen başkaca bir sebebin de bulunmadığı anlaşıldığından hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasa'nın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE 14/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.