Esas No: 2017/2513
Karar No: 2020/72
Karar Tarihi: 04.02.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2513 Esas 2020/72 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Kapatılan) Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, davalı vekilinin temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin mahkemece verilen ek kararının davalı vekili tarafından temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunca yapılan inceleme sonucu ek kararın bozulmasına karar verilmiş ve mahkemece eksiklik giderilerek dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 18.12.2009 tarihli dava dilekçesinde; İstanbul ili Maltepe ilçesi Gülsuyu Mahallesi 324 ada 4 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, davalı tarafından yol geçeceği ve taşınmazın değerinin daha da artacağının belirtilmesi üzerine taşınmazın 750,61 metrekarelik bölümünü sadece yol geçmesi maksadıyla belediyeye bedelsiz olarak terk edildiğini, ancak belediye tarafından herhangi bir yol çalışması yapılmadığını, 05.02.2008 tarihinde belediyeye müracaatla yol olarak bedelsiz terk edilen kısmın iadesinin istendiğini, ancak belediye tarafından “DSİ görüşü alınmadan ve yoldan satın alma yapılmadan uygulama yapılmamaktadır” şeklinde cevap verildiğini, 16.11.2009 tarihinde yapılan başvuru üzerine “21.05.2008 tarihinde yapılan imar değişikliğiyle taşınmazın park alanında kaldığının” bildirildiğini, bağışlanan taşınmazın amacına uygun kullanılmadığını belirterek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 25.03.2010 tarihli cevap dilekçesinde; davacı tarafından verilen beyanname üzerine, yol olarak belediyeye terk edilen 324 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 750,61 m2’lik kısmının, 1/1000 ölçekli, 21.05.2008 onay tarihli Maltepe E-5 güney uygulama imar planında park alanında kaldığını, belediye adına bedelsiz olarak terk edilen alanın “Plan Uygulama Hükümleri” gereği terk edildiğini, imar plan tadili ile park alanına alındığını, yol ve park alanının, imar planında belirlenen sosyal ve teknik altyapı alanları ile kentsel yeşil alanlar olarak kamu eline geçmeden uygulama yapılamayacak alanlardan olması sebebiyle tapu kaydının iptalini ve davacı adına bedelsiz tescilini gerektirmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. (Kapatılan) Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2012 tarihli ve 2009/707 E., 2012/526 K. sayılı kararı ile; dava konusu parselin yol geçeceği ve arsanın diğer kısımlarının da değerleneceği düşüncesiyle bir kısmının belediyeye bedelsiz olarak terk edildiği, ancak belediye tarafından imar uygulamasında park alanı olarak ayrıldığı, bağışlama nedeninin ortadan kalktığı, bu hâliyle belediyenin bedelsiz geri iade yükümlülüğünün bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 29.04.2013 tarihli ve 2013/3395 E., 2013/8061 K. sayılı kararı ile; “…2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 35. maddesi uyarınca imar düzenlemesi sırasında malikinin muvafakati ile kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerler için taşınmazda imar değişikliği yapılsa bile, eski maliklerince mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve tescili istenilemez. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. İstanbul Anadolu 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.05.2014 tarihli ve 2014/130 E., 2014/213 K. sayılı kararı ile; davaya konu taşınmazın davalı belediyeye yol geçirme amacıyla bedelsiz olarak bağışlandığı, 11.11.1991 tarihli tapu müdürlüğü tarafından belediyeye yazılan yazıda, yola bedelsiz olarak terk edilerek tescil edildiğinin belirtildiği, ancak belediyenin bu kısma yol yapmadığı, 1997 yılında ise imar planında park alanı olarak gösterildiği, buraya büyük ve geniş bir yol yapılacağı ve arsanın değerleneceğini düşünerek davacının yaptığı bağışta şartın gerçekleşmediği gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin Ek Kararı:
11. İstanbul Anadolu 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.10.2014 tarihli ve 2014/130 E., sayılı ek kararı ile; yapılan incelemede temyiz harçları ve gider avansının yatırılmadığı, davalı vekiline kararın 22.09.2014 tarihinde tebliğ edildiği, süresinde temyiz harcı yatırılmadığı gerekçesiyle davalı ... vekilinin temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin ek karar verilmiştir.
Ek Kararının Temyizi:
12. Mahkemece verilen ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı:
13. Hukuk Genel Kurulunun 29.06.2016 tarihli ve 2015/5-2805 E., 2016/904 K. sayılı kararı ile; yerel mahkemece harç alınmadan kayıt edilen temyiz dilekçesi hakkında 25.1.1985 tarihli ve 1984/5 E., 1985/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nın 434. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken bu hususun göz ardı edilerek temyiz harcının yatırılmadığından bahisle “temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına” karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu, 25.01.1985 tarihli ve 1984/5 E., ve 1985/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve HUMK"nın 434/3. maddesi uyarınca işlem yapılarak davalı vekiline usulünce muhtıra tebliğ edilip anılan harçların süresi içinde ikmali hâlinde temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmesi; yasal kesin süre içerisinde gerekli harçların yatırılmaması hâlinde ise, HUMK’nın 434/3. maddesi uyarınca davalı vekilinin temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi gerekçesiyle ek kararının bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece; davalı ... vekiline muhtıra çıkartılmış, mezkur muhtıra 31.10.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili 5.015,85TL nispi temyiz karar harcını 02.11.2016 tarihinde yatırmasına müteakip dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; malikin rızasıyla bedelsiz olarak yola terk edilen ancak; 21.05.2008 tarihinde yapılan imar değişikliğiyle park alanında kalan taşınmazın, eski maliki tarafından geri istenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle ilgili mevzuat hükümleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) ilgili bölümlerinin açıklanması gerekmektedir.
16. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesinde; "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü öngörülmüştür.
17. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun "İmar mevzuatı uygulanan veya özel parselasyon yapılan yerler" kenar başlıklı 35. maddesi “…İmar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle, özel parselasyon sonunda malikinin muvafakati ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez…” şeklinde düzenlenmiştir.
18. 03.05.1985 tarihli 3194 sayılı İmar Kanunu"nun "Arazi ve arsa düzenlemesi" kenar başlıklı 18. maddesinin ilgili bölümü “…İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re"sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.
Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.
…
Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz...” hükmünü içermektedir.
19. 22.04.1926 tarihli ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu"nun 244. maddesinin ilgili kısımları;
“…Vahip, aşağıdaki hallerden biri vukuunda elden yaptığı hibeden veya tenfiz ettiği taahhüdünden rücu ve mevhubunlehin elinde halen ne kalmış ise onun iadesini dava edebilir.
...
3 - Mevhubunleh, hibeyi takyit eden mükellefiyeti haklı bir sebep olmaksızın icra etmezse…” hükmüne amirdir.
20. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS Sözleşme) başlangıçta mülkiyete ilişkin bir kural içermemekle birlikte, Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden önce mülkiyet hakkının da yer almasına yönelik bir protokol oluşturulmuş ve İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme"ye Ek Protokol imzalanmıştır. Ek 1 No.lu Protokol’ün 1. maddesinde; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmü öngörülmüş olup, protokolün birinci maddesi mülkiyetin korunmasını düzenlemektedir. Bu madde üç kuraldan oluşmaktadır. Bu kuralların ilki, mülkiyet hakkına saygı duyulması biçiminde genel ilkedir. İkincisi, mülkiyet hakkından kamu yararı nedeniyle hukuka uygun olarak yoksun bırakılmasının meşruluğu ilkesi ve nihayet üçüncüsü, mülkiyet hakkının kamu yararına uygun olarak kullanılması düzenlemesinin, meşru bir müdahale sayılacağı ilkesidir.
21. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 35. maddesinde düzenlenen ve uygulamada yola terk olarak bilinen kamuya bedelsiz devredilen taşınmazların devir amacına uygun şekilde kullanılmamasından ötürü yapılan başvurularda mülkiyet hakkının uygulanabilir olup olmadığı meselesi hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hem de Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına konu olmuştur.
22. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM Mahkeme); 07.04.2015 tarih ve 55549/11 Başvuru nolu Sağlık İnşaat Turizm Sanayi Taahhüt ve Tic. Ltd. Şti./Türkiye davasında; " ihtilaf konusu taşınmaz üzerine adalet sarayı inşa edildiği, idare tarafından kamu hizmetine ayrıldığı, mülkün başlangıçta tören alanı olarak kullanılmasının öngörüldüğü doğru olsa da, yerel imar planının sonradan Adalet Bakanlığının ihtiyaçları doğrultusunda değiştirildiği, Belediye tarafından söz konusu taşınmaz ile Hazineye ait bir başka taşınmazın trampa edildiği ve her iki taşınmazın sırasıyla iki idare adına tapuya tescil edildiği, söz konusu trampa işleminin, konuya uygulanabilir kurallara riayet edilerek gerçekleştirildiği, başvuran tarafından devredilen taşınmaz üzerine, adalet sarayı inşa edildiği ve diğer taşınmazın da yine kamunun kullanımına sunulduğu, Mahkeme (AİHM) başvuranın, taşınmazı idare tarafından kamu hizmetine tahsis edilmesi nedeniyle, mülkünün iade edilmesini ya da iade edilmemesi hâlinde, taşınmazının değerine karşılık gelen tutarda tazminat almayı yasal olarak isteyemeyeceği kanısında olduğunu" açıklamıştır.
23. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 05.12.2017 tarih ve 49025/06 Başvuru nolu Kuddusi Bilici/Türkiye davasında; AİHM, "öncelikle başvuran tarafından devredilen arsanın ortaöğretim okulunun inşa edilmesi için kullanılmasının öngörülmesine rağmen, gözden geçirilen yerel şehircilik planı ardından ihtilaf konusu parselin kamuoyuna açık yeşil alan olarak tahsis edildiği, sözleşmeci devletlerin sahip oldukları takdir yetkisini dikkate alarak, Mahkeme (AİHM) yeşil alan yapılmasının da kamu yararı niteliği taşımasından şüphe etmemek gerektiği kanaatiyle başvurunun kabul edilemez olduğuna" karar vermiştir.
24. Anayasa Mahkemesi(AYM)’nin 09.03.2017 tarihli ve 2014/11994 başvuru nolu kararında ise; "....Belediyenin konut alanına dönüştürdüğü taşınmazdan ekonomik çıkar sağlamasıyla elde edilecek kamu yararı, taşınmazın malike iade edilmemesi nedeniyle malikin yüklendiği külfete kıyasen çok hafif kalmaktadır. Diğer bir deyişle konut alanına dönüştürülen taşınmazın eski malikine iade edilmeyerek belediyenin özel mülkü hâline getirilmesi kamu menfaatlerinin gözetilmesindeki yarar ile bireyin mülkiyet hakkının korunmasındaki yarar arasında kurulması gereken makul dengenin malik aleyhine orantısız bir biçimde zedelenmesine yol açmaktadır. Bu durumda başvurucuların mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olduğundan söz edilemeyeceğinden Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine” karar verilmiştir. AYM, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca malikin rızasıyla kamu hizmetlerinde kullanılmak üzere kamuya terk edilen taşınmazın kamu yararı dışındaki amaçlarla kullanıldığının tespiti hâlinde, davacının Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini kabul etmiştir.
25. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince;
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; Kartal Maltepe, Gülsuyu Mah., Soğanlık Yolu, 18 pafta 324 ada 4 parsel sayılı 2648 m2 alanlı tarla niteliğindeki taşınmaz Nazım Doğan, Hüseyin Doğan ve ... adlarına seviyen kayıtlı olduğu, Nazım Doğan ile Hüseyin Doğan’ın müştereken Beyoğlu 23. Noterliğinden verilmiş 22.10.1991 tarihli ve 51364 sayılı, ...’ın Kartal 3. Noterliğinden verilen 10.06.1991 tarihli ve 36967 sayılı vekâletnamelerle vekilleri Hüseyin Fikret Tuncer tarafından Kartal Belediye Başkanlığından verilen 03.09.1991 tarihli ve 91/2771 sayılı yazıya ekli 08.08.1991 tarihli ve 1951 sayılı Encümen Kararı ve Kadastro Müdürlüğünce tanzim olunan 11.09.1991 tarihli ve 3313/1247 sayılı değişiklik folyesi gereğince 2648 m2’lik tarlanın 1897,39 m2’lik kısmının müvekkilleri adına seviyen ipkası ile mütebaki 750,61 m2’lik kısmında bedelsiz olarak belediye lehine yola terkininden tescilini bilvekâle talep ettiği, Kartal Belediyesi Encümeni’nin 08.08.1991 tarihli ve 1951 nolu kararında Kartal Maltepe 18 pafta 324 ada 4 parsel sayılı yerdeki A ile işaretli 750,61 m2’lik kısmın ifrazı ile belediye adına yol olarak terkine 3194 sayılı İmar Yasası’nın 15 ve 16. maddeleri gereğince karar verildiği, Kartal 2. Bölge Tapu Müdürlüğünce 11.11.1991 tarih ve 4555 yevmiye no ile yola bedelsiz olarak terk edilerek tescil edilmiş olduğu Maltepe, Gülsuyu Mah., 324 ada, 4 parsel sayılı 1.897,39 m2 alanlı tarla niteliğindeki taşınmazın tamamının 21.12.1994 tarih ve 5928 yevmiye numarası ile ...’a satışının yapılmış olduğu, 21.05.2008 onay tarihli 1/1000 ölçekli Maltepe E5 Güneyi Uygulama imar planında yola terk edilen 750,61 m2’lik kısmın ise park alanı olarak ayrıldığı anlaşılmıştır.
26. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında özel parselasyon sonunda malikinin muvafakati ile yola terk edilen taşınmazın farklı bir kamu hizmetine tahsis edilmesi hâlinde, eski malik bakımından anayasal mülkiyet hakkını devreye sokabilecek bir mal varlığı değerinin bulunmadığı, önemli ve belirleyici hususun yola terk edilen taşınmazın mutlaka herhangi bir kamu hizmetine (bkz. § 23) tahsis edilmesi olduğu, genel menfaatin gerekleri ile bireysel hakların korunmasının gerekleri arasında bulunması gereken adil dengenin bozulmadığı cihetle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
27. Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak 04.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.