20. Hukuk Dairesi 2014/8908 E. , 2015/1440 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ............ tarafından istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
...... Köyü 136 ada 2 nolu 5319,42 m² yüzölçümlü taşınmaz, ham toprak niteliği ile davalı ............ adına tapuda kayıtlıdır. Davacı gerçek kişiler, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın kendilerine ait olduğunu iddia ederek, tapu kaydının iptali ile kullanım durumlarına göre adlarına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmışlardır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve 136 ada 2 nolu parselin (A) harfi ile gösterilen 1210,24 m² yüzölçümlü bölümünün davacı ... adına, (B) harfi ile gösterilen 4109,18 m² yüzölçümlü bölümünün davacı ... adına tesciline karar verilmiş, davalı ............ tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22/01/2013 tarih ve 2012/7770-2013/36 sayılı kararı ile (A) bölümü yönünden onanmasına, (B) bölümüne yönelik olarak ise bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle;"" Mahkemece he ne kadar, çekişmeli taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı ... yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; orman bilirkişi raporunda taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün 1960 tarihli memleket haritasında yeşile boyalı fidanlık rumuzlu alanda bulunduğu belirtilmiş, hava fotoğrafındaki durumu hakkında inceleme yapılmamıştır. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, davacı ..."in köyden taşındıktan sonra taşınmazı kullanmadığını söyledikleri halde, taşınmazdaki zilyetliğin terk edilip edilmediği hususu üzerinde durulmamıştır.
O halde, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen ........... Bakanlığı (........... İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı ve aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümü ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın öncesinin orman olduğunun anlaşılması halinde, bu niteliğini koruduğu sıradaki zilyetliğe değer verilemeyeceği düşünülerek, 4785 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek yapılan orman kadastrosunun kesinleştiği 1992 yılı ile taşınmazın tespit tarihi arasında da 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gözönünde bulundurulmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği, terk edilip edilmediği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, ......... İli, .......... İlçesi, ............ Köyü 136 ada 2 numaralı parselin tapu kaydının iptaline, 28/11/2011 tarihli ............. imzalı fen bilirkişisi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen kırmızıya taralı 1210,24 m2 yüzölçümlü kısmın 136 ada 2 numaralı parselden ifraz edilerek farklı bir parsel numarası ile tarla vasfıyla 1210,24 m2 yüzölçümlü olarak ......... İli, .......... İlçesi, ............ Köyü Cilt no: 46, Hane no: 19, Bsn : 19 da nüfusa kayıtlı .... ve ..... oğlu ............ 15/11/1958 d.lu, ... adına; (B) harfi ile gösterilen maviye taralı 4109,18 m2 yüzölçümlü kısmın 136 ada 2 numaralı parselden ifraz edilerek farklı bir parsel numarası ile tarla vasfıyla 4109,18 m2 yüzölçümlü olarak ........ İli, ....... İlçesi, ............ Mahallesi Cilt no: ...., Hane no: ....., Bsn: .... da nüfusa kayıtlı ...... ve ..... oğlu ..... 01/05/1975 d.lu, ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, karar kesinleştikten sonra mahkemece kısa kararla gerekçeli karar arasındaki uyumsuzluk nedeniyle dosya re"sen ele alınmış, ancak, hatanın esaslı bir hata olduğu tashih suretiyle düzeltilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına şeklinde ek karar verilmiştir. Davalı ............ ek kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kanunî süre içinde asıl karar yönünden temyize geliyor.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi gereğince 10 yıllık sürede açılan tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 6831 sayılı Kanun gereğince 05.10.1992 yılında kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Mahkeme hükmü davalı ............ temsilcisine 21/01/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise, HUMK’nın 432. maddesinde öngörülen 15 günlük kanunî süre geçirildikten sonra davalı temsilcisi tarafından 18/04/2014 tarihinde verilmiştir. Mahkemenin, karardaki maddi hataların tashih yoluyla düzeltilmesi amacıyla re"sen dosyayı ele alarak 09/04/2014 tarihli, maddi hatanın esaslı bir hata olduğu tashih suretiyle düzeltilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına şeklinde ek karar vererek bu kararın davalı temsilcisine tebliğ edilmesi davalıya asıl karar yönünden yeni bir temyiz süresi kazandırmayacağından, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ............ temsilcisinin temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE 11/03/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.