Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/15408
Karar No: 2014/16675
Karar Tarihi: 29.5.2014

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/15408 Esas 2014/16675 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2013/15408 E.  ,  2014/16675 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 24/01/2013
    NUMARASI : 2011/489-2013/22

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili avukat F. Ç.A. ile davalılar C.. Ç.. vekili avukat G. K. ve M.. S.. vekili avukat E.U."nun gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, hamileliği sarasında davalı doktorun kontrolünde oldugunu, 2003 yılında yapılan testlerde bebekte down sendromu olması nedeniyle tahliyenin önerildiğini ve gerçekleştirildiğini, akabinde 2004 yılında yeniden hamile kaldığını, bu süre zarfında da aynı doktorun kontrolü altında bulunduğunu, diğer davalı doktor M.. S.. tarafından da ultrasonografi incelemeleri yapıldığını, davalı doktor tarafından sorun olmadığının açıklanmasına ve son muayenede de sağlıklı bir çocuk olacağının kendilerine bildirilmesine karşın 15.4.2005"de gerçekleşen doğum sonrasında microsefali, microgzathi, kafa arka kemik düzlüğü, düşük kulak, yüksek damak, burun kökü basıklığı, böbrekte hipronefroz, ayaklarda neckerbettomfeet, beyincikte küçüklük ve sıvı geldiği vs. bulunduğunu ve halen hemşire gözetiminde bakıldığını, gelecekte umutları ve beklentilerinin kalmadığını ileri sürerek 25.000,00 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemişlerdir.
    Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacılar tarafından temyizi üzerine Dairemizin 11.04.2011 tarih, 2010/7997 Esas, 2011/5581 Karar sayılı ilamı ile "Mahkemece, yapılan inceleme ve araştırma hüküm tesisine Yeterli değildir. Dosyadan alınan her iki bilirkişi raporu da olayı çözümlemeye yeterli olmayıp doktorun özen ve aydınlatma yükümlülüğü ile ilgili bir değerlendirme yapmaktan uzaktır. Özellikle Adli Tıp raporunda bu hususlarda herhangi bir değerlendirme yapılmamış, olayın gelişim ve hastaya uygulanan işlemlerden sözedilmiş, sonuç kısmında ise "bir önceki gebeliğinde bebekte trizemi 21. (down sendromu) saptanması nedeniyle I. D. C."a hamileliğinde amniyosentez kararının doğru olduğu, amniyosentez sonucunun normal değerlendirildiği çocuktaki anomalilerin ultrasongrafik veya amniyosentezle saptanamayacağı cihetiyle davalı doktorun eyleminin tıp kurallarına uygun olduğu mütalaa olunmuştur. Yine mahkemece alınan 16.2.2008 tarihli bilirkişi raporunda da davalı doktorun hastaya tıbbi standartlara göre takip ettiği özen ve dikkat eksikliği içinde olmadığı görüşü bildirilmiştir. Her iki raporda davacının iddialarına cevap verir nitelikte değildir. Zira davacı Ö. C."a uygulanan teşhis ve takip konusunda bilimsel veriler açıklanmamış özellikle izlenen yöntemin doğru olup olmadığı irdelenmemiştir. Şöyleki, davacının birinci gebeliğinin takibinin de davalı Dr. Cihangir tarafından gerçekleştirildiği ve ileriki aşamalarda down sendromu nedeniyle rahim tahliyesinin önerilip gerçekleştirildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Esasen bu konuda bir uyuşmazlık ta söz konusu değildir. Akabinde 2004 yılının Ağustos ayında hamilelik şüphesiyle taraflar davalı doktora başvurmuş, 23.8.2004 günlü test sonuçları ile hamile olduğu anlaşılmıştır. Davacının bundan sonra takibi de davalı doktor tarafından gerçekleştirilmiştir. Aşamalardan söz etmek gerekirse, 5.10.2004 tarihli muayenede 12 haftalık, 12.11.2004 tarihli muayenede 16 haftalık, 29.11.2004 tarihinde yapılan amniyosentez ile kromozonun normal, 2.12.2004 tarihli muayenede 19 haftalık, 22.12.2004 tarihli muayenesinde 22 hafta 5 günlük, 18.1.2005 tarihli muayenede 26 haftalık gebelik ve amniyosunun yeterli olduğu, 9.2.2005 tarihli muayenesinde 29 haftalık, 1.3.2005 tarihli muayanesinde 32 haftalık, 16.3.2005 tarihli muayenesinde 34 haftalık ve BPD"nin düşük olduğu 30.3.2005 tarihli muayenede amnios yeterli, 36 hafta BPD nin düşük olduğu, 6.4.2005 tarihli muayenesinde ultrason bulgusu olarak böbrekte dilatasyon olduğu ve amniosunun yeterli olduğu açıklanmıştır. Bu aşamalardan sonra davacı kadın 13.4.2005 tarihinde doğum yapmış, doğum sonrası Hacettepe Üniversitesinde yapılan muayene sonrası düzenlenen epikriz raporunda, küçükte santral sinir sistemi maldevelopmanı, multiple konjemital anemal tanısı konulmuştur. Dava dilekçesinde açıklanış şekline göre, küçükte, nefes alma, yutma,beslenme, konuşma bozuklukları da bulunmaktadır. Nitekim Adli Tıp 3. İhtisas kurulunca da, Muayenesinde görmediği, şuur açık Koopera değil, çevreyle ilgisiz, anneyi tanıma, neogastrikle besleniyor, trakeostemi, mikresefali, oturamadığı, yürüyemediği, citremitelerin dişmetrik alt estremitelerin oransız kısa, 4 extremete spastik cvs üfürüm, solunumsesleri, koba epilepsis olduğu muayene sonucu açıklanmıştır. Az yukarıda açıklandığı üzere doktorun tıbbi çalışmalarını yürüten özen yükümlülüğü bağlamında her türlü önlemi almak zorunda olup, en ufak bir tereddüt halinde bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmayı ve gelişen teknolojiyi kullanmalı, ayrıca hastanın özel durumu da gözetilmelidir. Gerektiğinde riskleri açıklanmalı ve bu konularda da aydınlatma görevini de yerine getirmelidir. Davalı doktor mesleğinin tüm kurallarına uymayı ve yerine getirmesini beklemekte haklı olan hastaya karşı en ufak kusurundan BK 394/1 maddesi uyarınca sorumludur. Üzerine düşen tüm edimleri yerine getirmesine ve gerekli ihtimamı göstermesine karşın sonuçta teşhis yada tedavi istenen başarıya ulaşmasa dahi sorumluluktan kurtulur. Somut olaya dönülecek olursa, davacı özlemin yaşına gözetilerek ve özellikle önceki hamileliğin down sendromu şüphesiyle sonlandırılması nazara alınıp, ultrason aşamalarındaki değerlendirme ve kararların yerinde olup olmadığı ve davacının özel durumu da gözetilerek tıbben uygulanması gereken işlemlerin neler olduğu uygulamanın yeterli olup olmadığı, gebeliğin hangi aşamalarında ve hangi ultrason ve diğer tetkiklerin gerektiği ve davalı doktorun bunları öngörüp öngörmediği ve riskleri ile davacıyı aydınlatma görevini yerine getirip getirmediği üzerinde durulmalı, bu amaçla konusunda uzman, akademik kariyere sahip aralarında radyoloji uzmanının da bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınıp sonucuna uygun karar verilmelidir." gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davalı M.. S.. hakkında daha önce verilen davanın reddine ilişkin karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesi"nin 11.4.2011 tarihli kararı ile sair itirazların reddine denilmek sureti ile kesinleştiğinden, davalı M.. S.. hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı C.. Ç.. hakkındaki davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak aldırılan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Doğum ve Radyoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi kurulu raporunda; hikayesinde anomalili doğum öyküsü olan ve/veya 35 yaş üzeri gebeliklerde günümüz teknolojisinde gebelik süresince uygulanması gereken tıbbi işlemlerin 12. haftada 1. trimester ultrasonografik inceleme, 18-23. haftalar arasında 2. trimester ultrasonografik inceleme, 19-20. gebelik haftaları arasında amniosentez, gebelik sonuna kadar seri izlem olduğu, 12.11.2004 tarihinde (16. hafta) Prof. Dr. M. S. tarafından yapılan ultrasonografı sonucunda oligohidroamnios (amniyo sıvısı azlığı) tespit edildiği, detaylı ultrasonografide saptanan hafif oligohidroamnios vakalarında seri ultrasonografik takibin gerekli olduğu, davalı doktor C.. Ç.. tarafından 29.11.2004, 02.12.2004, 18.01.2005, 09.02.2005, 01.03.2005, 30.03.2005 ve 06.04.2005 tarihlerinde seri ultrasonografik incelemeler yapıldığı ve sonuçlarının normal olarak saptandığı bildirilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda, gebeliğin 16, haftasında yaptırılan detaylı ultrasonografide amniyo sıvısı azlığı tespit edilmesi ve özellikle riskli gebeliklerde 18-23. haftalar arasında 2. trimesterde detaylı ultrasonografik inceleme yapılması gerektiği halde yeniden tetkik istenmemesinin ve 2.trimestere girmeden 16. haftada yaptırılan detaylı ultrasonografi ile yetinilmesinin tıptaki çağdaş gelişmelere ve rutin uygulamalara uygun bir durum olup olmadığı, bebekteki anomalilerin saptanabilmesi ve uygun bir görüntünün elde edilebilmesi için 16.haftadaki detaylı ultrasonun uygun ve yeterli olup olmadığı, bu konuda literatürdeki uygulamanın nasıl olduğu, detaylı ultrasonun 18-23. haftada yapılması durumunda fetüsteki anomalilerin tespit edilip edilemeyeceği hususlarında bir açıklama bulunmamaktadır. Yine bilirkişi raporunda; santral sinir sistemi anomalilerinin ultrasonografi ile ancak %76"sının tespit edilebildiği, tespit edilen anomalilerin çoğunun büyük anomaliler olduğu, erken gebelikte bazı ağır santral sinir sistemi anomalilerinin bulgu vermeyebileceği, beynin gebeliğin 2.yarısından sonra ve çocukluk çağına kadar büyümesini sürdürdüğü için bazı anomalilerin örneğin: mikrosefalinin teşhisinin zor olduğu, mikrosefal! tespitinin en iyi şartlarda 28. gebelik haftasından sonra mümkün olduğu, 20.gebelik haftasında yapılacak ayrıntılı ultrasonografi tetkikinin özellikle bazı santral sinir sistemi anornalileri (örneğin: inikrosefa1i) için tanıya ilave katkı sağlamayacağı, ayrıca kromozomal anomalisi olmayan tetkik yapılan dönemde böbrekleri normal olarak bulunan ve ek ağır anomalileri izlenmeyen gebeliklerin sonlanması gibi bir yaklaşımın bulunmadığı, kaldi ki bu gebelikten doğan çocuğun doğum sonrasındaki muayenelerinde bile tanısının kesin olarak konulamadığı, bu tür minör anomalilerle seyreden dismorfik bebeklerin antenatal tanısını koymanın en ileri tetkiklerle bile kolay olmadığı, doktor C.. Ç.."nın davacı Özlem"in gebeliğinin takibinde ve gerekse yaklaşımında tıbbi açıdan herhangi bir ihmal, bilimsel eksiklik ve kusurunun olmadığı kanaatine varılmıştır. Tüm dosya kapsamından bebeğin mikrosefali, belirgin burun kökü, geniş burun ucu, yüzüne ve kafaya göre büyük düşük kulaklar, yüksek damak, mikrognati, birbirinden ayrık meme uçları, ellerde parmaklar fleksiyonda, dizlerde kontraktür, topuklar belirgin rocker-bottom ayak deformitesi, vertikal talusu, alt ekstremiteleri orantısız kısa vs. olarak doğduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda sadece mikrosefali konusunda açıklama yapılmış, bebekte saptanan diğer anomalilerin ultrasonografik incelemede kaçıncı haftalarda tespit edilebileceği, hangi gerekçelerle minör anomali olarak nitelendirildiği, bu bulguların doğumdan önce saptanamamasında ve mikrosefalinin 34. gebelik haftasında tanısının konulmasında davalı doktorun kusuru, ihmali, gecikmesi yada özensizliği bulunup bulunmadığı hususlarında bir açıklama bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece itibar edilen bu bilirkişi raporu da olayı çözümlemeye yeterli olmayıp, hükme esas alınamaz. Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalı doktorun davacı Özlem"in takibi sırasındaki değerlendirme ve kararlarının çağdaş tıp literatürüne uygun olup olmadığı, bir ihmal, kusur yada özensizliğinin bulunup bulunmadığı hususlarında davacıların bilirkişi raporlarına itirazları da dikkate alınarak akademik kariyere sahip aralarında radyoloji ve nöroloji uzmanının da bulunduğu başka bir bilirkişi heyetinden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Aksine düşüncelerle ve eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 24.30 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 29.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi