3. Hukuk Dairesi 2016/22622 E. , 2017/9770 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki iştirak-yoksulluk nafakası artırım davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile 2005 yılında boşandıklarını, müşterek çocukları ...velayetlerinin kendisine verildiğini, boşanma sonucu kendisi lehine aylık 125 TL yoksulluk; müşterek çocuklar lehine ise aylık 75’şer TL iştirak nafakalarına hükmedildiğini, aradan geçen süre ve tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında meydana gelen değişiklikler de dikkate alındığında kendisi ve müşterek çocuklar lehine hükmedilen nafakaların yetersiz kaldığını ileri sürerek, kendisi için hükmedilen aylık 125 TL’lik yoksulluk nafakasının 500 TL’ye; müşterek çocuklar için hükmedilen aylık 75’er TL’lik iştirak nafakalarının 300’er TL’ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, yeniden evlendiğini, ikinci evliliğinden de iki çocuğu olduğunu, ikinci evlilikten olan çocuklardan Ahmet Eren’in ağır zaturre nedeni ile sürekli tedavi gördüğünü, davacının TOKİ’den daire satın aldığını, kirada oturduğu yönündeki iddiasının doğru olmadığını, davacının gündelik temizlik işlerinden de 1.000 TL gelir elde ettiğini, kendisinin yüklü miktarda borcu bulunduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı için ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/74 E. sayılı dosyasında takdir edilen 125 TL’lik nafakanın arttırılması talebinin reddine; müşterek çocuklar lehine aynı karar ile takdir edilen 75’er TL’lik nafakanın 76,35’er TL artırılarak ayrı ayrı 151,35’er TL’ye çıkarılmasına, nafakaların dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava,iştirak ve yoksulluk nafakası artırım istemine ilişkindir.
1-İştirak nafakası artırım talebine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TMK "nın 182/2 maddesinde;velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin,çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür.Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Somut olayda; tarafların 01.06.2005 tarihinde boşandıkları, boşanma neticesinde müşterek çocuklar..... ve....’nın velayetlerinin davacı anneye verildiği ve çocuklar lehine aylık 75’er TL iştirak nafakalarına hükmedildiği, müşterek çocuklardan....’nın yatılı olarak fen lisesinde eğitim gördüğü,diğer müşterek çocuk.....’nın ise Anadolu Lisesi’nde eğitimine devam ettiği, davalının ise berber olarak çalışıp aylık 1.200-1.300 TL geliri bulunduğu anlaşılmaktadır.
Boşanma kararının kesinleştiği 24.03.2006 tarihi ile eldeki artırım davasının açıldığı 13.01.2015 tarihi arasında geçen yaklaşık 9 yıllık sürede müşterek çocuklarının ihtiyaçlarının arttığının sabit olması karşısında, müşterek çocuklar için hükmedilen iştirak nafakalarında TMK 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine uygun bir şekilde artırımına gidilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile TÜİK’in belirlediği ÜFE oranında artışa hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
2-Yoksulluk nafakası artırım talebine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Kural olarak tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. (TMK m.176/4) Bu yasal düzenlemeye göre iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.
Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır.
Yargıtay"ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde;artırımı talep edilen yoksulluk nafakasının 24.03.2006 tarihinde kesinleşen boşanma ilamı ile belirlendiği, eldeki artırım davasının ise 13.01.2015 tarihinde açıldığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumunda boşanmadan sonra olağanüstü bir değişiklik olduğuna dair bir iddianın ileri sürülmediği görülmektedir.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesinde ise;davacının gündelik işlere gittiği, aylık 600-700 TL geliri bulunduğu ve aylık 100 TL de kira ödemesi olduğu;davalının ise kayınvalidesine ait evde eşi ve iki çocuğu ile oturduğu, berber olup aylık 1.200-1.300 TL geliri bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece;davacının yoksulluk nafakasının artırım talebi yönünden ise; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayımladığı ÜFE (TEFE) artış oranı nazara alınarak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda artırıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davacının yoksulluk nafakası artırım talebinin reddine karar verilmesi de doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere , 12.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.