23. Hukuk Dairesi 2013/4971 E. , 2013/7455 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... gelmiş, tebligata rağmen başka gelen olmadığından duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı ve eski yöneticisi olduğunu, kooperatif tarafından inşa edilen binanın bodrum katlarının aidat karşılığı ortaklara tahsisine karar verilmesi nedeniyle müvekkilinin birinci ve ikinci bodrum katlar için aidat ödediğini, ancak bodrum katın bağımsız bölüm olarak tescil edilememesi nedeniyle müvekkilinin kooperatiften 254.000,00 DM alacaklı olduğunun genel kurul kararıyla kurulan komisyon ve 12.01.2002 tarihli genel kurulca belirlendiğini, anılan karar uyarınca müvekkilinin alacağının iki yılda ödenmesinden sonra müvekkilinin bağımsız bölümleri tahliye etmesine karar verilmesine rağmen müvekkilinin alacağının ödenmediğini, müvekkilinin alacağının 86.272,00 TL’lik kısmını dava dışı kişiye temlik ettiğini ve anılan miktarın kooperatifçe ödendiğini, kooperatifin uzun süre borcu ödemedikten sonra 2009 yılında tek taraflı yaptığı hesaba göre müvekkilinin 43.830,00 Euro alacağı bulunduğunu belirleyerek anılan miktarı bankaya yatırarak müvekkili aleyhine men"i müdahale ve ecrimisil davası açıldığından alacağın varlığına ilişkin genel kurul kararının ne şekilde uygulanacağına dair muaraza oluştuğunu ileri sürerek, 12.01.2002 tarihli genel kurul kararının ve bu kararın dayanağı komisyon raporunun aynen uygulanmasının mümkün olup olmadığının tespiti ile davacının iki adet bodrum kat nedeniyle alacağının tespiti ile kooperatifin bu konudaki muazarasının önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının alacağının genel kurul kararıyla belirlendiğini ve davacı tarafından yapılan temliklerle aidat borçlarının mahsubu sonucu bakiye alacağının belirlenerek hesabına yatırıldığını,yatırılan miktarın ödenmemesi üzerine mahkemece belirlenen tevdi mahalline yatırılarak men"i müdahale ve ecrimisil davası açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacının alacağının genel kurul kararıyla belirlenmesi nedeniyle tespit davası açılmasında hukuki yararı bulunmadığı, genel kurul kararıyla belirlenen alacağın bir kısmının temlik edildiği ve kooperatifçe ödendiği, ancak kooperatif ile ortakları arasındaki alacak davalarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, 2002 yılındaki genel kurulca belirlenen alacağın dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, genel kurul kararına dayalı olarak kurulan ve davacıya imar durumu nedeniyle verilmesi mümkün olmayan ortak alanlar nedeniyle yapılan ödemelerin iadesine ilişkin komisyon kararı ile bu komisyon kararını onayan genel kurul kararı uyarınca kooperatiften bulunan alacağının miktarının tespitini istemiştir. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de ,varılan sonuç isabetli değildir. Zira, ortaklık devam ettiği sürece ortak ile kooperatif arasındaki alacaklarda zamanaşımı süresi işlemez. Davacının, kooperatiften alacağı miktar genel kurul kararıyla kurulan komisyonca belirlenmiş ve 12.01.2002 tarihli genel kurulda komisyon raporu onaylanmıştır. Geçen sürede kooperatif alacağa mahsuben bir kısım ödeme de yapmıştır. Anılan genel kurul kararı iptal edilmediği için yürürlükte olup, alacak miktarı genel kurul kararıyla kesinleşmiş bulunduğundan bu alacağın miktarı ile ilgili tespit davası açılmasında davacının hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı, davanın yukarıda açıklanan gerekçeler ile reddi gerekirken,aynı sonuca yazılı gerekçelerle varılması isabetsiz ise de,sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK. nun 438/son maddesi gereğince değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir. Diğer yandan davacı hakkındaki davanın usul yönünden reddedilmesi nedeniyle maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiş ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi,yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden,HUMK.nun 438/7 nci maddesi uyarınca hükmün,aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın (HÜKÜM) bölümünün 4 no"lu bendinde geçen “ ... 2.400,00 TL... “ ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “ ..1.320,00 TL...” ibaresinin yazılmasına hükmün gerekçesi değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.