5. Ceza Dairesi 2019/4464 E. , 2020/14039 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet verme
HÜKÜM : Eylemin rüşvet vermeye teşebbüs suçunu oluşturduğunun kabulü ile mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK"nın 260/1. maddesine göre rüşvet verme suçundan katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükmün vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Yasanın 18. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasına CMK"nın 237/2. maddesi hükmü uyarınca KATILMASINA, Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 14/02/2017 tarihli ve 2015/5-95 Esas, 2017/71 sayılı ve benzer Kararlarında da belirtildiği üzere "suçtan zarar görme" kavramının "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali" olarak anlaşılması gerektiği, keza 3628 sayılı Kanunun 18. maddesinde "...varsa diğer ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına bildirilir." hükmünün yer aldığı, sanığın kamu görevlisi olmadığı ve hakkında rüşvet verme suçundan dava açıldığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında atılı suçtan açılan kamu davasına CMK"nın 237. maddesine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen İçişleri Bakanlığının katılma hakkı olmadığı anlaşılmakla, vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, katılan Hazine vekilinin 18/02/2019 teslim alınma tarihli dilekçesinin temyiz iradesi içermediği, sadece katılma istemine yönelik olduğu nazara alınarak, incelemenin O yer Cumhuriyet savcısının sanık lehine olan temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihinde 34 TFA 90 plaka sayılı ticari takside yolculuk ettiği sırada görevli polisler tarafından yapılan uygulamada durdurularak GBT sorgusu yapılan sanığın çeşitli suçlardan suç kaydının bulunduğunun görüldüğü ve kaba üst aramasında herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı ancak bu sıradaki tavırlarından şüphelenilerek sağ ön cebini boşaltmasının istenilmesi üzerine sanığın cebinde bulunan çok sayıdaki sahte ve çalıntı çek ile çek fotokopilerinin yakalanmasını engellemek amacıyla "Abi beni bırakın 4.000 TL hepinize helal olsun" diyerek rüşvet teklif ettiği, kolluk görevlilerinin de bu hususta tutanak düzenlediği iddia ve kabul olunan dava konusu somut olayda; 5237 sayılı TCK"nın 6352 sayılı Yasa değişikliği öncesinde rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı gözetilmek suretiyle, rüşvet suçuna konu para teklifinin kamu görevlisi olan mağdurlara görevlerinin gereklerine aykırı olan bir işi yapmaları için verilip verilmediği hususunun hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve buna bağlı olarak suç niteliğinin tayini bakımından, sanığın üzerinden çıkan sahte ve çalıntı çekler ile çek fotokopilerine ilişkin olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/95853 sayılı soruşturma evrakının akıbetinin, ayrıca bu hususta ayrı bir soruşturma olup olmadığının araştırılmasından, hakkında davalar açılması ve bu davalarda verilen kararların kesinleşmesi halinde dava dosyalarının onaylı örneklerinin bu dosya içine alınmasından sonra hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Anayasa Mahkemesinin TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının değerlendirilmesi lüzumu,
Kanuna aykırı, O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 08/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.