Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/4694 Esas 2006/15816 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2006/4694
Karar No: 2006/15816
Karar Tarihi: 19.12.2006

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/4694 Esas 2006/15816 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2006/4694 E.  ,  2006/15816 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi     :  Mersin İş Mahkemesi
    Tarih               : 28.12.2005
    No                   : 778-1319  

    Davacı   5884833 sicil sayılı ile sigorta  kayıtlarında geçen 8.5.1969-6.8.1970 tarihleri arası 61 gün sigortalı hizmetin kendisine ait olduğunun tesbiti ile 10489696 sigorta  sicil  sayılı hizmetleri ile birleştirilmesine   karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin  kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün  davalı  vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    Davacı, 5884833 sigorta sicil numarası ile 8.5.1969-6.8.1970 tarihleri arasında geçen 61 günlük sigortalı hizmetin  kendisine aidiyetinin tespitiyle,bu hizmetin 10489696 sigorta sicil numaralı hizmetleri ile birleştirilmesini  istemiştir.
    Mahkemece,  istemin kabulüne karar  verilmiştir. 
    Davacıya ait 8.5.1969,5.12.1969 ve 20.7.1970 tarihli işe giriş bildirgelerinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Bu tür davalarda gösterilmesi gereken özen gereğince sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için Sosyal Sigortalar Kurumunda ve işveren yanında bulunan prim bordroları ile davacının imza ve fotoğraflarını içeren işe giriş bildirgeleri, ücret tediye bordroları getirtilerek imza ve  fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı konusunda benzerlik incelemesi yaptırılmalı, davacıya yakından tanıması gereken işveren, müdür, şef, ustabaşı, çalışma arkadaşları gibi işyerleri kayıtlarında yer alan tanıklar dinlenmeli, nüfus kaydı celbedilip giriş bildirgelerindeki nüfus bilgileri ile karşılaştırılmalı, farklılıkların sebepleri araştırılmalı, deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden 8.5.1969 tarihli işe giriş bildirgesi ile  H.E.- T. Tahliye Müteahhitliği işyerinden M.oğlu, 1947  S. doğumlu, U. ili S. ilçesi Hane  no 5,  Cilt no 315, sayfa no 137"de kayıtlı M.T."ın, 5.12.1969 nolu bildirge  ile fenni ve  G. İnşaat Gurup Ltd Şti. işyerinden M. oğlu, 1953 Suruç doğumlu  Urfa ili Hane no 8, cilt no 71, sayfa no 12"de nüfusa kayıtlı M.T."ın, 20.7.1970 tarihli işe giriş bildirgesi ile de H.E. İşyerinden  M. oğlu, 1947 Suruç doğumlu  M.T."ın işe girişi ve  çalışmalarının bildirildiği, davacının ise Y."den olma H.N.oğlu, 8.9.1956 Suruç doğumlu, Şanlıurfa ili S. ilçesi, Ü. Köyü Cilt no 61, Hane no 46"da  kayıtlı M.T.olduğu anlaşılmaktadır. Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır.  Mahkemece 8.5.1969,5.12.1969 ve 20.7.1970 tarihli işe giriş bildirgeleri ile,nüfus kütük bilgilerinde yanlışlık olmayan 1.12.1980,1.4.1986 ve 1.10.1992 tarihli işe giriş bildirgelerindeki imzalar karşılaştırılmamıştır. Yine ifadesi hükme dayanak alınan   tanık davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan,  kayıtlara geçmiş kişilerden olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerden de  değildir.Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
    Mahkemece davacının yeterli incelemeye esas imzaları bulunamadığından işe giriş bildirgelerindeki imza incelemesinin yaptırılamadığı, Nüfus Müdürlüğü’nden davacının 1969 ve 1970 tarihli işe giriş bildirgelerinde geçtiği gibi baba adı M.,doğum tarihleri de 1947 ve 1953 olan davacıyla aynı isim ve soy isminde başka bir şahsın olmadığının  bildirildiği,alınan medarı tatbik imzalarda davacının imzasının yarıdan çoğunun ihtilafsız işe giriş bildirgelerindeki imzalara benzemekte olduğu halde son satırlardaki imzaların ise; ihtilaflı olan 8.5.1969,5.12.1969 ve 20.7.1970 tarihli işe giriş bildirgelerindeki imzalara özellikle benzetilmeye  çalışarak atıldığı  çıplak gözle dahi  fark edilebilecek durumdadır.
    Yapılacak iş; 8.5.1969,5.12.1969 ve 20.7.1970  tarihli bildirgelerin verildiği işyerlerinin dönem bordrolarını getirtmek varsa o dönemde davacıyla birlikte  aynı işyerinde çalışan kişilerin tanık olarak beyanlarına başvurmak,  bu işyerlerinin dönem bordroları yok ise o  tarihte   zabıta  marifetiyle tespit edilecek işyerine  komşu olan diğer işyerlerinde  çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının bu kayıtları celbedilerek, çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davacıya ait ve nüfus kütük bilgilerinden baba adı ve doğum tarihleri yanlış olan 8.5.1969,5.12.1969 ve 20.7.1970 tarihli işe giriş bildirgeleri ile,nüfus kütük bilgilerinde yanlışlık olmayan 1.12.1980,1.4.1986 ve 1.10.1992 tarihli işe giriş bildirgelerindeki imzaların  karşılaştırılarak aynı el mahsülü olup olmadığı konusunda ayrıca  davacı tarafından daha önce  imzalanmış olabilecek; seçim müdürlüğü,askerlik şubesi başkanlığı,evlendirme dairesi, adliye, banka, elektrik, su, telefon abonelikleri, noterlik gibi kurumların kayıtlarının celbedilerek  8.5.1969, 5.12.1969 ve 20.7.1970 tarihli  işe giriş bildigelerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda  Adli Tıp Kurumundan rapor almak ve tüm deliller bir arada değerlendirilerek  gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, Davalı SSK vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.