13. Hukuk Dairesi 2014/13488 E. , 2014/16647 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 2. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 23/10/2013
NUMARASI : 2013/1721-2013/1656
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı yüklenicinin inşaa ettiği P. konaklarından, diğer davalıdan aldığı, konut kredisi ile mesken satın aldığını, taşınmazın teslim edilmediğini, projenin yapılamayacağının anlaşıldığını, kredinin bağlı kredi olduğunu ödediği paranın denkleştirici adalet kuralına göre iadesi gerektiğini ileri sürerek 299,980 TL"nin tahsiline sözleşmenin feshine, bankaya kalan taksitlerden borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalılar davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının ödemiş olduğu bedelin denleştirici adalet ilkesi çerçevesinde ulaştığı bedel olan 331.993,72 TL den talep gibi 299.980,00 TL nin davalı banka kullandırdığı kredi miktarı olan 120.000,00 TL asıl alacak ve ferilerinden sorumlu olmak üzere dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya dair haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı banka tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.
Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir. Somut olayda kararın gerekçe kısmında davacının ödemiş olduğu bedelin denleştirici adalet ilkesi çerçevesinde ulaştığı bedel olan 331.993,72 TL den talep gibi 299.980,00 TL nin( davalı bankanın kullandırdığı kredi olan 120000,00 TL asıl alacak ve 21.10.2013 tarihli yazılara göre ödenen 62.632,63 TL feri olmak üzere toplam 182.632,63 TL lik kısmından sorumlu olmak üzere ) …belirtilmiş olmasına rağmen hüküm kısmında, davalı bankanın kullandırdığı kredi miktarı olan 120.000,00 TL asıl alacak ve ferilerinden sorumlu olmak üzere şeklinde karar verilmiş olması nedeniyle,kararın gerekçe kısmı ile hüküm kısmı arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olduğu gibi, 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İBK.nada aykırıdır. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturacak şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
3-Bozma nedenine göre davacı ve davalı bankanın temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın bozulmasına, (2) numaralı bent uyarınca davacı ve davalı bankanın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 5.123,00 TL harcın A."a, 25,20 TL harcın davacıya iadesine, 28.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.