Ceza Genel Kurulu 2017/487 E. , 2018/329 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza
Hırsızlık suçundan sanık ..."ın TCK"nun 142/2-h ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis; sanık ..."ın TCK"nun 142/2-h, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, sanık ... hakkında ayrıca aynı Kanunun 53 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.10.2015 gün ve 551-619 sayılı hükümlerin, sanık ... müdafii ile sanık ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 17. Ceza Dairesince 09.03.2016 gün ve 23-3158 sayı ile;
“Sanık ..."ın adli sicil kaydında bulunan, Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi"nden verilme 2008/283 Esas, 2010/337 Karar sayılı 17.09.2015 tarihinde kesinleşmiş tekerrüre esas eski hükümlülüğü bulunduğu ve koşulları oluştuğu halde, hakkında 5237 sayılı TCK’nun 58. maddesinin uygulanmaması, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır" eleştirisiyle;
"Diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanık ..."ın 27.10.2015 günlü kararın da verildiği oturumda, "Suçlamayı ve haklarımı anladım, hazır olan avukat vekilimdir, savunmamı avukatım ile birlikte yapacağım" şeklindeki beyanına göre, sanığa müdafii tayin edilip savunma sırasında hazır bulundurulmadan hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 149 ve 150/1. maddesine aykırı davranılması,
2- Sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ..."ın, müştekinin çalıştığı markete müşteri gibi girip kasasından ayrıldığı anda, yaş küçüklüğü itibarıyla ceza sorumluluğu bulunmayan akrabaları Yaprak Ay"a işaret etmeleri üzerine, çocuğun müştekinin kasasının altında bulunan bölümden cep telefonunu alması şeklinde gerçekleşen eylemde, sanıkların kusur yeteneği olmayan çocuğu suçun işlenmesinde araç olarak kullandıklarının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK"nun 37/2. madde ve fıkrası gereğince sanık ve suça sürüklenen çocuğun cezalarında artırım yapılması gerektiğinin düşünülmemesi,
3- Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 2015/85 sayılı iptal kararı nazara alınarak, sanık ... yönüyle TCK"nun 53. maddesi ile ilgili uygulamanın yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4- Suça sürüklenen çocuk ... hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35/1. maddesine göre sosyal inceleme raporu alınmadan veya aynı maddenin 3. fıkrasına göre bu yönde inceleme yaptırılmamasının gerekçesi de kararda gösterilmeden hüküm kurulması" isabetsizliklerinden, ceza miktarı itibarıyla kazanılmış haklarının saklı tutulması suretiyle bozulmasına karar verilmiştir.
(1), (3) ve (4) numaralı bozma nedenlerine uyan Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemesi 10.05.2016 gün ve 236-275 sayı ile; (2) numaralı bozma nedenine direnmiştir.
Bu hükümlerin de sanıkların müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.11.2016 gün ve 296677 sayılı "onama" istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen daireye gönderilmiş, 6763 sayılı Kanunun 38. maddesiyle 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 17. Ceza Dairesince 22.03.2017 gün ve 19496-3358 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında TCK"nun 37. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanıklardan ..."ın beyanı alınmadan her iki sanık hakkında direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada, katılan ve sanıklardan ... ile sanıkların müdafilerine bozma kararı ve duruşma günü davetiyesinin tebliğ edildiği, sanıklardan ..."ın ise, istinabe yoluyla bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması için kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilen davetiyeye rağmen duruşmaya gelmediği gibi önceden kalmakta olduğu Kemerburgaz Çocuk Destek Merkezinden de ayrılması nedeniyle duruşmada hazır edilemediği, bunun üzerine mahkemece hazır bulunan diğer sanık ... ile sanıklar müdafilerinin dinlenilmesi ile yetinilip, sanık ..."ın aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan önceki hükümlerde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin, aleyhe olan bozmaya karşı sanık ..."ın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden, direnmeye konu her iki sanık yönünden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.05.2016 gün ve 236-275 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, aleyhe olan bozmaya karşı sanık ..."ın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden, direnmeye konu her iki sanık yönünden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.07.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.