Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/9404
Karar No: 2015/1400
Karar Tarihi: 10.03.2015

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/9404 Esas 2015/1400 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/9404 E.  ,  2015/1400 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 11.07.2014 günlü hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili Av.... tarafından istenilmekle, tayin olunan 10.03.2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldi, diğer taraftan ............... İdaresi vekili Av. ............. ve .......... vekili Av. .............. geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;

    K A R A R

    Davacılar vekili 20.03.2014 hâkim havale tarihli dilekçeler ile, ............... Köyü 397 parselde 3302 sayılı Kanuna göre yapılan 2/B madde çalışması sonucu, bu parselden müfrez 414 parsel sayılı taşınmazın, orman niteliğiyle tesciline ilişkin ............... Kadastro Mahkemesi tarafından verilen 17.07.2002 gün ve 1994/1085-16 sayılı kararın 05.05.2006 tarihinde kesinleştiği, ancak, Sulh Ceza Mahkemesi"nin 24.07.1979 gün ve 1978/269-879 sayılı kararında “1744 sayılı Kanuna göre çalışma yapan komisyonun evvelce sınırlama dışında bırakılan sahaları yeniden orman içine alma yetkisinin bulunmadığı ve çalışmanın yok hükmünde olduğuna” karar verildiği, ............... Bölge Şefliği"nin 25.08.1971 tarihli yazısında tapulama dışı kalmış, fakat, orman sayılan yerlerden olan bahis konusu sahaların ölçülmemesinin istendiği belirtilerek, ............... Müfettişi ...... tarafından düzenlenen 03.07.1971 tarihli rapor, Şube 5/B Müdürü ............. tarafından yazılan 2 Temmuz 1971 tarihli yazısı, Bölge Tapulama Müdürlüğü"nün 22.06.1973 tarihli yazısı, 1957 yılı hava fotoğraflarının hatalı değerlendirildiğine değinilerek kendilerinin isteği sonucu İstanbul Üniversitesi ............... Fakültesi öğretim görevlileri ..............., .........., .............. ve............ tarafından tarafından düzenlenen rapora dayanılarak HMK 375/1-b (HUMK 445/1-9 mad.) maddesi gereğince yargılamanın yenilenmesine ve ............... Kadastro Mahkemesi"nin 17.07.2002 gün ve 1994/1085-16 sayılı kararının kaldırılarak, davalarının kabulüne karar verilmesi istemiyle ayrı ayrı dava açmış, mahkemece tüm davalar birleştirilmiştir.
    Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesinin atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 445 maddesinin 1. ve 5. bentlerine dayalı olarak açılan yargılamanın yenilenmesi davasıdır.
    Yörede ilk orman kadastrosu, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1946 yılında yapılıp kesinleşmiş, 1976 yılında yapılan aplikasyon, orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması 14.04.1977 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Daha sonra 1989 yılında aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması yapılmış ve 18.04.1990 tarihinde ilan edilmiş, 3 numaralı ............... Kadastro Komisyonu tarafından 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. maddesi gereğince yapılan teknik hataların düzeltilmesi çalışması da 07.09.2007 tarihinde ilan edilmiştir. Daha sonra 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen ek madde 4 uyarınca yapılıp, 01.04.2011 ilâ 02.05.2011 tarihleri arasında ilan edilen sınır ve yüzölçümü düzeltme çalışması vardır.
    Taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi, 1981 yılında yapılıp 13.01.1982 ilâ 15.02.1982 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir.
    Yargılamanın iadesi yolu, kesin hükme bağlanmış olan bir davaya yeniden bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnasıdır. Buna göre, bazı ağır yargılama yanlışlıklarından dolayı, kesin hükmün tekrar gözden geçirilmesine ve aynı dava hakkında yeni bir hüküm verilmesine istisnai olarak müsaade edilmektedir.
    Yargılamanın iadesi sebepleri 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 445.maddesinde tahditi olarak sayılmıştır. Bu sebeplerin kıyas yolu ile genişletilmesi söz konusu değildir (Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü - 6.Baskı - Cilt 5-sayfa 5156-5164,5171). Yargılamanın iadesi davası üç safhada (aşamada) incelenir.
    a) Mahkeme, ilk önce yargılamanın iadesi davasının mesmu (dinlenilebilir) olup olmadığını kendiliğinden (re"sen) araştırır. Mahkeme, burada genel dava şartlarından başka, yargılamanın iadesi davacısının davayı süresi içinde açıp açmadığını, teminat gösterip göstermediğini ve kanunda (HMK m. 375, mülga 1086 s.HUMK m. 445) yazılı bir yargılamanın iadesi sebebine dayanıp dayanmadığını kendiliğinden (re"sen) inceler. Mahkeme, bu şartlardan birinin mevcut olmadığı kanısına varırsa, yargılamanın iadesi davasını (esasa girmeden) mesmu olmadığından dolayı reddeder.
    Mahkeme, bu halde, yargılamanın iadesini isteyen tarafı para cezasına mahkûm eder.
    b) Mahkeme, (birinci aşamada) yargılamanın iadesi davasının mesmu olduğu kanısına varırsa, esasa girerek, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin doğru (varit) olup olmadığını araştırır.
    Mahkeme, tarafların ikrar veya kabulü ile bağlı olmaksızın, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin varit olup olmadığını re"sen araştırır. Yargılamanın iadesi sebebinin varlığını ispat yükü, davacıya aittir. Bu araştırma sonucunda, mahkeme, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin doğru (varit) olmadığı kanısına varırsa, yargılamanın iadesi davasını reddeder.
    c) Mahkeme, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin doğru olduğu kanısına varırsa, yargılamanın iadesi talebini kabul ederek, asıl dava hakkında yeni bir karar verir (Baki Kuru, a.g.e, sayfa 5254, 5256, 5257). Yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, ön inceleme yapmak amacıyla tarafları davet edip dinledikten sonra, talebin kanuni süre içerisinde yapılmış olup olmadığını, yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilip verilmediğini ya da kesinleşip kesinleşmediğini, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını kendiliğinden inceler (6100 sayılı HMK m. 379,1). Bu koşullardan biri eksikse, hakim davayı esasa girmeden reddeder (HMK m. 379/2). Bu sebeplerin varlığını davacı ispat edemezse dava reddedilir. İnceleme sonunda, dayanılan yargılamanın iadesi sebebi sabit görülürse, yeniden yargılama yapılarak ortaya çıkacak duruma göre verilmiş olan karar onanır veya kısmen yahut tamamen değiştirilir (Baki Kuru- Ramazan Arslan- Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 24.baskı, sayfa 608,609).
    Bu itibarla davaya bakan hâkimin yargılamanın yenilenmesi davasında her şeyden önce davanın dinlenilebilirlik (mesmu) koşullarının mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştırması gerekir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan, davanın her aşamasında hakim tarafından re’sen gözetilmelidir. Hâkimin daha önce bu koşulları denetlemeyi ihmal etmesi davacı lehine kazanılmış hak oluşturmaz
    Davacı taraf eldeki davada, HUMK’nın 445.maddesinin 1. bendinde düzenlenen “Muhakeme esnasında esbabı mücbireye veya lehine hükmolunan tarafın fiiline binaen elde edilemiyen bir senet veya vesikanın hükmün itasından sonra ele geçirilmiş olması” ve 5. bendinde düzenlenen “Ehlihibrenin kasten hilâfı hakikat ihbaratta bulunduğunun hükmen tahakkuk etmesi” nedenlerine dayalı olarak yargılamanın yenilenmesini istemiştir.
    445. maddenin 1. bendi uyarınca, yeni ele geçirilen senet veya belge davaya bakıldığı sırada mevcut olmalı, hükmü etkileyecek (karara müessir) nitelikte olmalı, hüküm verilmesinden sonra ele geçirilmiş olmalı, yargılama sırasında (hükümden önce) ya bir mücbir sebepten dolayı ya da lehine hüküm verilen tarafın fiilinden dolayı elde edilememiş olmalıdır.
    445. maddenin 5. bendi uyarınca ise, bilirkişinin kasten gerçeğe aykırı olarak beyanda bulunduğunun (rapor tanzim ettiğinin) bir ceza mahkemesi hükmü ile sabit olması ve bu raporun hükme esas alınmış olması gerekir.
    Yukarıda belirtilen hallerde, yargılamanın iadesinin yeni vesaikin elde edildiği ve bilirkişi hakkında yapılan ihbar ve şikayette ilgili olarak ceza mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde talep edilmiş olması gerekir (HUMK m.447).
    Kasten gerçeğe aykırı rapor tanzim ettiği ileri sürülen bilirkişi hakkında, delil yokluğundan başka bir sebeple (örneğin af, ölüm, gaiplik, zamanaşımı gibi) ceza kovuşturmasına başlanamamış veya karar verilememiş ise, ceza mahkemesi kararı aranmadan, doğrudan hukuk mahkemesinde yargılamanın iadesi davası açılabilir. Bu davada öncelikle bilirkişinin gerçeğe aykırı rapor verdiğinin ispatlanması gerekir.
    Somut olayda, 397 parsel sayılı taşınmazdan müfrez 414 parsel sayılı 65446 m² yüzölçümlü taşınmazın orman niteliğiyle tesciline ilişkin Kadastro Mahkemesinin 1994/1085 E 2002/16 K sayılı kararının 05.05.2006 tarihinde kesinleştiği, 20.03.2014 hâkim havale tarihli dilekçe ile, davacılar tarafından tanzimi istenen ve 6100 sayılı HMK"nun 293. maddesinde düzenlenen bilimsel mütalâa niteliğinde bulunan ve Prof. Dr. ..............., .........., .............. ve............ tarafından düzenlenen “Antalya İli ............... İlçesi, ............... Köyü, ....... Mahallesinde Bulunan Taşınmazlar İçin Hazırlanan Hukuksal ve Teknik İnceleme Raporu” adlı rapor ile ............... Yönetiminin kendi iç yazışmaları ve 2. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 1978/269-897 sayılı kararına dayanarak yargılamanın yenilenmesi istemiyle dava açılmış; aynı rapora dayanılarak Cumhuriyet Başsavcılığı"na bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmuş ve bilirkişiler hakkında zamanaşımı nedeniyle kamu davası açılmasına yer olmadığına kararı verilmiştir.
    Davacılar, ............... Yönetiminin kendi iç yazışmaları ile 2. Sulh Ceza Mahkemesi kararını, 1086 sayılı HUMK"nın 445/1, kendilerinin isteği üzerine düzenlenen raporu ise aynı kanunun 445/5. maddesiyle ilgili delil mahiyetinde ibraz etmişlerdir.
    Yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulan davada, dava konusu 414 parsel sayılı taşınmazın orman niteliğinde bulunup bulunmadığı araştırılırken, yörede yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde ile 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde tutunaklarından, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarından yararlanılmış ve ilgili evraklar dosya arasına getirtilmiştir. Bu evraklar dışında ............... Yönetiminin kendi iç yazışmalarına ilişkin evraklar, yenilenmesi istenen dava yönünden HUMK"nın 445/1. maddesi anlamında yeni delil oluşturmayacaktır.
    Davacı tarafça dayanılan 2. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 1978/269 - 897 sayılı kararı yönünden ise, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, hukukumuzda 6098 sayılı Borçlar Kanununun 74. maddesinde (eski BK 53. madde) düzenlenmiş olup, hukuk hâkimi ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Ancak, hukuk hâkiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
    Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır.
    2. Sulh Ceza Mahkemesi"nin anılan kararındaki “evvelce orman sınırı dışında kalan sahaların yeniden orman içine alınmasına komisyonların yetkisinin bulunmadığı” şeklinde belirlemesi, ceza mahkemesinde sanık olan kişi yönünden kesin delil teşkil edecek olup, yargılamanın yenilenmesi istenen davada ise bu kişi taraf olmadığından, anılan ceza mahkemesi kararı 445/1. maddesi anlamında, hükmü etkileyecek bir belge niteliğinde değildir.
    Davacıların son olarak dayandığı, kendi istemleri sonucu HMK 293. maddesi anlamında bilimsel mütalâa niteliğinde bulunan rapor ise, bilirkişilerin kasten gerçeğe aykırı rapor düzenlediğine delil olarak kabul edilemez. Şöyle ki, hükme esas alınan raporu tanzim eden bilirkişiler aleyhinde olarak, başka dosyalarda ibraz ettikleri raporlar nedeniyle açılmış bir soruşturma veya açılmış bir dava yahut kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunmadığı gibi, bilirkişiler tarafından kasten gerçeğe aykırı rapor tanzim ettiklerine dair resmî bir kurum veya mahkeme huzurunda söylenmiş bir beyanda bulunmamaktadır. Davacılar, kendilerinin istemi üzerine düzenlenen rapora dayanarak suç duyurusunda bulunmuşlardır. Davacıların bu neviden aldıkları rapor yargılamanın iadesi istenen davada ibraz edilmiş olsa idi, HMK"nın 293. maddesi uyarınca, rapor tanzim eden uzmanların dinlenip dinlenmemesi hususu ile mahkemece değerlendirmeye tâbi tutulup tutulmayacağı hususu hâkimin takdirine bağlı olacaktı. Bu nitelikteki bir rapor ve bu rapora dayanılarak yapılan suç duyurusu sonucu, bilirkişiler hakkında zamanaşımı nedeniyle verilen kamu davası açılmasına yer olmadığına ilişkin karar nedeniyle, bilirkişilerin kasten gerçeğe aykırı rapor düzenlediklerine ilişkin olarak yargılamanın yenilenmesi istemi kabul edilerek, yeniden araştırma yapılamaz. Aksi halde, bu durum kötüniyetli kişilerin korunması sonucunu doğurur ki, hukuk, kötüniyeti korumaz.
    Tüm dosya kapsamı ve yukarıda anlatılan olgular nazara alınarak, davacıların yargılamanın iadesi için ileri sürdüğü yeni belge ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun, kasten gerçeğe aykırı tanzim edildiği hususu, davacılar tarafından ispatlanamadığı ve iade nedeni oluşturmadığından, mahkemece yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.- TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı ... Yönetimi ve ..........ye verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 10/03/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi