4. Hukuk Dairesi 2012/16198 E. , 2013/14708 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... vd. tarafından, davalılar .... aleyhine 14/02/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 03/05/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı,.... isimli yerel bir gazetede, davalı ... tarafından kaleme alınan köşe yazısı ile kişilik haklarına saldırı yapıldığını ileri sürerek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar, dava konusu edilen yazının basın özgürlüğü kapsamında kaleme alınan düşünce yazısı olduğunu, okurun ilgisini çekmek için çarpıcı üslup ve başlık kullandıklarını, özle biçim arasındaki dengenin korunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, birçok gazetede yayınlanıp açık oturumlarda tartışılan bir konu hakkında davalı yazarın yorumlarını dile getirdiği, kısmen gerçeğe aykırı haberlerin yayınlanmasında davalıların bir kusurunun bulunmadığı, dava konusu yayının basın özgürlüğü kapsamında kaldığı kabul edilerek, davanın reddine karar vermiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
...
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında ...bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu edilen köşe yazısında; 24-26 .... 2008 tarihinde toplanan .... ile ilgili dört maddelik karar alındığı, alınan bu kararlarda; ....birlik ve bütünlüğünü zedeleyen, ...ordusunu işgalci olarak gösteren ve kendi halkını katletmekle suçlayan ifadelere yer verildiği,... aralarında davacının da bulunduğu, ...parlamenterlerinin de görev yaptığı, ... ihaneti içeren bu kararlarda davacı ve arkadaşlarının da imzasının bulunduğu, hatta yanlarına.... kesiminden milletvekillerini de alarak bu kararları aldıkları, davacının bu kararların alınması sürecine öncülük yaptığı belirtilmektedir.
Yargılama safhasında, davacının, ..., dava konusu köşe yazısında iddia edildiği şekilde ... aleyhine kararlar alınmadığını ısrarlı bir şekilde savunmasına rağmen, davalı taraf bunun aksini ispat edememiştir. Dosya içerisinde de, .. iddia edildiği şekilde kararlar alındığına dair bir belgeye rastlanmamıştır.
Şu halde; yayınlanan yazı bir bütün halinde değerlendirildiğinde, gerçek dışı yayın niteliğinde olup davacının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/09/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.