14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/13509 Karar No: 2020/1648 Karar Tarihi: 11.02.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/13509 Esas 2020/1648 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2016/13509 E. , 2020/1648 K.
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.04.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, dava konusu 2285 ada 5 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı zemin kat, 1 numaralı bağımsız bölüm üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacı ve davalının 21.11.2012 tarihinde boşandığını, 19.09.2012 tarihli boşanma protokolünde, dava konusu taşınmazda davalı ile müşterek çocuklarının ikamet edeceğinin, davalının bu kullanım nedeniyle herhangi bir hak talep etmeyeceğinin düzenlendiğini, en azından müşterek çocukları rüştünü kazanıncaya kadar dava konusu taşınmazın satışının istenemeyeceğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 698. maddesinde, “Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir. Paylaşmayı isteme hakkı, hukukî bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeye uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz.” düzenlemesi yer almaktadır. Diğer yandan, Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Dosyadaki mevcut belge ve deliller incelendiğinde; davacı ve davalının ... Aile Mahkemesinin 2012/390 Esas, 2012/127 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, taraflarca hazırlanan 19.09.2012 tarihli protokolün 8. maddesinde, dava konusu taşınmazda davalı ve müşterek çocuk ...’nın ikamet edeceğinin ve davacının bu kullanım nedeni ile herhangi bir hak ve alacak talep etmediğinin düzenlendiği, mahkemece bu protokolün onaylandığı ve bu hususun hüküm altına alındığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmaz, taraflarca söz konusu protokol ile belli bir amaca özgülenmiş olduğundan ve davacının dava konusu taşınmazın ortaklığının giderilmesi talebi ahde vefa ilkesi ile bağdaşmayıp, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.