Esas No: 1980/973
Karar No: 1981/213
Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümü 1980/973 Esas 1981/213 Karar Sayılı İlamı
Ceza Bölümü 1980/973 E., 1981/213 K.
"İçtihat Metni"
OLAY : 4.05.1977 günü, Taksimde 1 Mayıs Olayları sırasında ölen bir kızın Kadıköy`
`de cenazesinin kaldırılacağı sırada, polise yapılan ihbar üzerine bir işhanına toplu olarak silahla giren 30-40 kişiyi takip eden emniyet ekibinin, hana girdiği sırada üst kattan inen kişilerle merdiven başında karşılaştıkları ve sanıklardan Ahmet Şahin`
`in elinde bulunan bir torbayı polisin aramak istemesi üzerine, diğer sanık Arif Naci`
`nin tabancayla iki polisi ve Ahmet Şahin`
`in de tabanca ile üç polisi öldürmek kastıyla yaraladıkları ve sanık Tarık Bitlis`
`in de suçlu olduğunu bildiği sanıklardan Ahmet`
`i evinde sakladığı ileri sürülerek her üç sanığın cezalandırılmaları istemiyle Kadıköy Ağır Ceza Mahkemesi`
`ne kamu davası açılmıştır.
1- Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 6.2.1979 gününde, 1978/7 esas, 1979/29 karar sayı ile;
2- İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi, 5.7.1979 gününde, 1979/226-381 sayı ile;
Görevsiz olduklarına karar vermişlerdir.
Her iki mahkemenin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ve kesinleşen görevsizlik kararları arasında 2247 sayılı Yasa`
`nın 14. maddesinde belirlenen olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş, bunun üzerine; Usul Yasal işlemler yerine getirildikten sonra, Uyuşmazlık Mahkemesi: 5.5.1980 gününde, 1980/76-140 sayı ile; anlaşmazlığın Askeri Yargı yerinde çözülmesi gerektiğine, bu nedenle İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi`
`nin 5.7.1979 günlü, 1979/226-381 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına kesin olarak karar vermiş ve gereken yerlere tebligat yapmış, bu karardan sonra İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi 4.11.1980 gününde, 1980/1020 sayı ile; 1402 sayılı Yasa`
`nın 13. maddesinin 2301 sayılı Yasa ile değiştirildiği ve 13/a maddesi ile, Sıkıyönetim Mahkemelerinin, sıkıyönetim ilanından en çok üç ay önce işlenmiş olan suçlara ait davalara bakabileceğinin hükme bağlandığı ve usul hükümleri ile ilgili değişikliklerin lehe olan hükümlerinin sanıklar hakkında tatbiki gerektiği nedenleriyle 2247 sayılı Yasa`
`nın 19. maddesi uyarınca yeniden Uyuşmazlık Mahkemesi`
`ne başvuruda bulunulmasına karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümü, Ahmet H. Boyacıoğlu`
`nun Başkanlığı`
`nda Fethi Ondural, İsmail Oğuz, Şeref Tolungüç, Metin Şekercioğlu, Servet Tüzün ve Hasan Çelikkale`
`nin katılmaları ile yaptığı 20.4.1981 günlü toplantıda, geçici raportör Hakim İsmet Köker`
`in raporu ile dosyadaki belgeler, Cumhuriyet Başsavcılığı ile Askeri Yargıtay Başsavcılığının Adli Yargı`
`nın görevli olduğu yolundaki düşünce yazıları okunduktan; toplantıya, Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Yardımcı Durmuş Ganioğlu ile Askeri Yargıtay Başsavcısı yerine katılan Yardımcı Nursefa Pandar`
`ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Kararda sözü edilen Adli ve Askeri Yargı yerleri, açılan davanın görev alanları dışında kaldığını belirterek görevsizlik kararı vermişler, bu kararların kesinleşmesi ve 2247 sayılı Yasa`
`nın 14. maddesine göre yapılan uyuşmazlığın giderilmesi istemi üzerine, aynı Yasa`
`nın 15 ve 16. maddelerinde öngörülen işlemler yapılıp tamamlandıktan sonra, Uyuşmazlık Mahkemesi konuyu incelemiş ve suçu, sıkıyönetim ilanına sebep olan suçlar türünden bularak ve ayrıca yaygın şiddet eylemlerinin kökenini teşkil ettiği hususunda yeterli kanıt bulunduğunu belirterek davayı sıkıyönetim askeri mahkemesinin görev alanı içinde görüp, sıkıyönetim askeri mahkemesi kararının kaldırılmasına kesin olarak karar vermiş, böylece olumsuz görev uyuşmazlığını ortadan kaldırmıştır.
Anayasa`
`nın 142 ve 2247 sayılı Yasa`
`nın 1. maddelerinde adli, idari ve askeri yargı merciileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını "kesin olarak çözümlemeye yetkilidir" biçiminde yer alan hüküm Uyuşmazlık Mahkemesi`
`nin kararlarının niteliğini ve bağlayıcılığını simgelemekte ve bu kararların yeniden ele alınması gibi bir duruma olanak tanımadığını açıklıkla ortaya koymaktadır. Nitekim 2247 sayılı Yasa`
`nın 28. maddesinin 2. fıkrasında "ilgili yargı mercileri ile bütün makam, kuruluş ve kişiler; mahkeme kararlarına uymak, geciktirmeksizin onları uygulamakla ödevlidirler" denilmesi ve 29. madde de ayrıca "bölümlerin ve genel kurulun kararları kesindir" bölümünün yinelenmesi, yasa koyucunun konuya aynı doğrultuda verdiği anlamı ve önemi belirtecek niteliktedir.
Konunun ana çerçevesi böylece ortaya konulduktan sonra 2247 sayılı Yasa`
`nın 19. maddesinin anlamı, kapsamı ve içeriği üzerinde de kısaca durulmalıdır.
2247 sayılı Yasa`
`nın 19 ve 20. maddeleri, eski mevzuatımızda yer almayan bir başvurma yolunu düzenlemekte ve bu yolun işletilebilmesini kimi koşulların varlığına bağlamaktadır. Resmi Gazete`
`de yayınlanan bu konudaki Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi 19. maddenin belirlediği yolu işletmek isteyen mahkeme bu konudaki başvurusunu, kendisinin görevsiz olduğunu değil görevsizlik kararı vererek dosyayı kendisine yollayan yargı yerinin görevli olduğuna ilişkin gerekçeli kararını, maddenin 2. fıkrasında belirtilen belge örneklerini söz konusu maddenin saptadığı yönteme uyarak Uyuşmazlık Mahkemesi`
`ne göndererek yapmak zorundadır. Yasa Koyucunun 19. maddeyi düzenlemekle güttüğü erek, olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarma yerine, ondan daha çabuk ve hızlı işleyen ve sonuca götüren bir başvurma yolu oluşturarak görev sorununun bir an önce çözümlenmesini sağlamaktır. Bir yargı yerinin verdiği görevsizlik kararı üzerine dava dosyası önüne gelen mahkemenin, görev açısından durumu değerlendirerek takdir yetkisini kullanacağı, görevsizlik kararı vermesi halinde kendisi bu kararı kaldırma yetkisine nasıl sahip değilse, 19. madde uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi`
`ne başvurulmasına karar verildikten sonra da başvuran mahkemenin Uyuşmazlık Mahkemesi`
`nin bu konudaki kararını beklemesinin yasa buyruğu olduğunda kuşkuya ve duraksamaya yer yoktur.
Öte yandan yasa koyucu, 2247 sayılı Yasa`
`yı düzenlerken koyduğu biçim ve yöntem kurallarına kesinlikle uyulmasını istemiş ve bu amaçla "Uyuşmazlık Mahkemesi uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler, yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder." hükmüne yasanın 27. maddesinde yer vermiştir.
Olayda adli ve askeri yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları kesinleşmiş ve 2247 sayılı Yasa`
`nın 15. maddesi uyarınca yapılan uyuşmazlığın giderilmesi istemi Uyuşmazlık Mahkemesi`
`nce yasanın öngördüğü kurallar içinde incelenmiş, böylece görev konusunda ortaya çıkan anlaşmazlık, kesin olarak çözülmüş ve karara bağlanmıştır. Olumsuz görev uyuşmazlığının çıkması sonucunda görevsizlik kararı kaldırılan ve davayı görmeye başlayan yargı yeri hangi nedene ve amaca dayanırsa dayansın, artık o davada yasanın 19. maddesinde öngörülen yola başvuramaz. Nitekim 19. maddeye koşut biçimde yüsek mahkemelerin başvurmalarını düzenleyen yasanın 20. maddesinde "daha önce Uyuşmazlık Mahkemesi`
`nce yargı mercii belirtilmemiş olan bir davada temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme, davanın, davaya bakan mahkemenin görevi dışında olduğu kanısına varırsa, incelediği kararı bozacak yerde, incelemeyi erteleyerek yargı merciinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi`
`ne başvurmaya karar verebilir." denilmektedir. Bu günlü mevzuat karşısında, bu maddede yer alan "temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme" hükmü ile Yargıtay`
`la Askeri Yargıtay`
`ın kastedildiği açıktır. Bu maddede "daha önce Uyuşmazlık Mahkemesi`
`nce yargı mercii belirtilmemiş olan bir davada" denilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu bir kere daha belirtilmiş olmaktadır. Yüksek mahkemelerin Uyuşmazlık Mahkemesi`
`ne başvurma yolunu kapatan Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının, yüksek mahkemelerin yargısal denetimine bağlı olan derece mahkemelerine etki yapmayacağı düşünülemez. 20. maddede yer alan hükmün 19. maddede yer almaması tekrardan kaçınmanın ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığının doğal sonucudur.
Açıklanan bu nedenle İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi`
`nce yapılan başvurunun reddine karar verilmelidir.
Servet Tüzün ve Hasan Çelikkale bu görüşe katılmamışlardır.
SONUÇ : 19. maddenin öngördüğü koşullar mevcut bulunmadığından ve daha önce görevsizlik kararı vermek suretiyle olumsuz görev uyuşmazlığı şekli ile Uyuşmazlık Mahkemesi`
`ne intikal eden ve bu mahkemede çözülen konularda, 19. maddeye dayanarak başvurmaya olanak bulunmadığından, usulüne uygun bulunmayan başvurunun reddine, Servet Tüzün ve Hasan Çelikkale`
`nin karşı oylarıyla ve oyçokluğuyla 20.4.1981 gününde kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY :
4.05.1977 tarihinde, Taksim`
`de 1 Mayıs olayları sırasında ölen bir kızın Kadıköy`
`de cenazesinin kaldırıldığı sırada emniyet mensupları ile adı geçen sanıklar arasında vaki olan olay üzerine açılan kamu davasında, Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi`
`ne "6.02.1979 tarih ve 1979/7-29 karar sayı ile" ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi "5.07.1979 tarih ve 1979/226-381 sayılı" kararıyla görevsizlik kararı verilmesi ve iş bu kararların kesinleşmesi sebebiyle sözü edilen sıkıyönetim askeri mahkemesi ile Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi arasında husule gelen olumsuz görev uyuşmazlığı, uyuşmazlık mahkemesinin 5.5.1980 tarih ve 1980/76-140 sayılı ve davanın askeri yargı yerinde görülmesi gerektiği, bu nedenle İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi`
`nin yukarıda tarih ve numarası yazılı görevsizlik kararlarının kaldırılması şeklindeki kararı ile çözümlenmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesi kararı gereği duruşmaya devam eden İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi, sıkıyönetim askeri mahkemelerinin görev ve yetkilerini düzenleyen 1402 sayılı Kanun`
`un 13. maddesinde 2301 sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine bu son madde değişikliğini nazarı itibare alarak bu davada evvelce görevsizlik kararı veren Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi`
`nin görevli olduğu kanısına vararak gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa`
`nın 19. maddeleri uyarınca yeniden Uyuşmazlık Mahkemesi`
`ne başvuruda bulunmuştur.
2247 sayılı Kanun`
`un 29. maddesinde her ne kadar bölümlerin ve genel kurul kararlarının kesin olduğu belirtilmekte ise de, işbu kararın dayanağını teşkil ve görevi tayin eden kanun maddesinin yasama organınca değiştirilmesi veya Anayasa Mahkemesi`
`nce iptal edilmesi halinde, sözü edilen kararların kesinlik ve bağlayıcılık niteliklerinin devam etmekte olduğu; henüz sonuçlanıp kesinleşmeyen davalar yönünden kabul edilmiyeceği, aksi görüşün ise; isnadın mevzuu ve sanığın sıfatı bakımından bir davaya hangi adli mercide bakılacağı hususunu tayin eden mahkemelerin görev ve yetkilerinin kanunla düzenleneceğini saptayan Anayasanın 136/1. maddesi hükmü, Anayasa`
`nın kanuni yargı yol başlığını taşıyan 32. maddesindeki "hiç kimse kanunun tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılmaz" şeklindeki ve sanık için "teminat" şartı olarak öngörülen kural ve yasama yetkisini kullanan yasa koyucunun mahkemelerin görevlerini belirleyen usul hükümlerinin kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle geçmişteki eylemlere uygulanması zorunlu bulunduğuna dair genel hukuk ilkesi ile bağdaşmıyacağı ve mahkemece görevi düzenleyen usul kanunundaki değişikliğin geçmişe de uygulanması gerektiği hususu nazarı itibare alınmak suretiyle başvuruda bulunulduğu ve bu durum muvacehesinde de başvurunun usulüne uygun bir şekilde yapılmış olduğunun kabulü ile görev konusunu yeniden düzenleyen son kanuna göre işin esasının incelenmesine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına karşıyız.