10. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/609 Karar No: 2016/3520 Karar Tarihi: 17.03.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/609 Esas 2016/3520 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2015/609 E. , 2016/3520 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. İnceleme konusu somut olayda; bakkaliye işi nedeniyle 16.05.1990-05.09.2005 tarihleri arasında vergi kaydı bulunan davacının, 20.04.2006 tarihli giriş bildirgesine istinaden davalı Kurumca, 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasayla değişik geçici 18. maddesi gereğince sigortalılığı 04.10.2000 tarihi itibarıyla başlatılmıştır. Dava hukuki nitelikçe; 4956 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadarki dönemde Bağ-Kur"a kayıt ve tescili bulunmayan, ancak, bu tarihten sonra Kurumca, 04.10.2000 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasaya göre zorunlu sigortalı olarak tescili yapılan davacının; 16.05.1990-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kaydına dayalı olarak sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir. 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve 4956 sayılı Kanun ile eklenen 1479 sayılı Kanunun geçici 18. maddesi; “sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49. ve ek 15. maddelerine göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağını yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir” hükmünü getirmiştir. Anılan madde hükmüne göre, 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasında vergi kaydının bulunduğu sürelerin prim borçlarının ödenmesi halinde, sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği açıktır. Hal böyle olunca, Mahkemece, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 günlü 2011/10-170 Esas, 2011/413 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, davacının 1479 sayılı Kanunun geçici 18. maddesi uyarınca yazılı başvurusunun bulunup bulunmadığı, yazılı başvurusu bulunmasa dahi, vergiye kayıtlı bulunduğu ve tescilini talep ettiği döneme ilişkin prim borcunun anılan maddede öngörülen yasal süre içinde ödenip ödenmediği hususu araştırılarak, ödenmiş ise, bu ödemenin, borçlanma iradesini ortaya koyduğu kabul olunarak davanın kabulüne; vergi kaydına istinaden yasal süre içinde yazılı başvuru veya prim ödemesinin olmaması halinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.