11. Hukuk Dairesi 2013/9652 E. , 2013/22852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01.11.2012 tarih ve 2010/370-2012/755 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin 2000 ve 2001 yıllarına ilişkin olarak yaptığı olağan genel kurullarında, karından kanuni giderler düştükten sonra kalan kısmın kar payı olarak dağıtılmasına karar verildiğini, ancak yapılan incelemede dağıtımına karar verilen kar paylarından bir kısmının şirket ortaklarına dağıtılmadığının tespit edildiğini, 2308 sayılı Kanun"un 1. maddesine göre dağıtılmasına karar verilip de dağıtılmayan kâr paylarının 5 yıllık zamanaşımının bitiminden itibaren 3 ay içinde Hazineye intikal ettirilmesi gerekmesine rağmen bu işlemin yapılmadığını, aynı Kanun"un 2. maddesi uyarınca da 1. maddenin gereklerinin yerine getirilmemesi halinde ilgilinin üç misli tazminat ödemeye mahkum edileceğini ileri sürerek, 2000 yılı hesap dönemine ait dağıtımına karar verilip ödenmeyen 3.511.666 TL"nin 03.10.2006 tarihinden itibaren, 2001 yılı hesap dönemine ait dağıtımına karar verilip ödenmeyen 18.611 TL"nin 01.03.2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari gecikme zammı ve yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ayrıca anılan Kanun"un 2. maddesi uyarınca 2000 yılı hesap dönemi için 10.534.998 TL, 2001 yılı hesap dönemi için 55.833 TL tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının dayandığı 2308 sayılı Kanun"un anayasaya aykırı bulunduğunu, kâr payı dağıtılımadığı iddiasının doğru olmadığını, her hissedarın doğmuş kâr paylarını talep etme hakkının ve şirketin de bu kar paylarını talep eden ortağa ödeme borcunun devam ettiğini, kâr paylarının ödenmesi talepli açılmış davaların devam ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin 13.05.2001 ve 15.12.2002 tarihlerinde yapılan genel kurullarında, şirket ortaklarına dağıtılabilir karın belirlendiği, karın dağıtılması konusunda yönetim kuruluna tam yetki verildiği, bu kararlara rağmen davalı şirketin pay sahiplerine kar dağıtmadığı, ayrıca şirketin kar payı dağıtımının ne şekilde gerçekleştirileceğini ve zamanını pay sahiplerine duyurmadığı, ödenmesine karar verilen kar payının ortaklarca tahsil edilme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava 2308 sayılı Şirketlerin Müruru Zamana Uğrayan Kupon Tahsilat ve Hisse Senedi Bedellerinin Hazine Senedi Bedellerinin Hazineye İntikali Hakkındaki Kanun uyarınca açılmış alacak istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, ödenmesine karar verilen kar payının ortaklarca tahsil edilme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, anonim şirketlerde kar payının dağıtımına ilişkin genel kurul kararı tarihinden itibaren ortaklar ve diğer ilgililer için kâr payı alacak hakkı istenebilir hale gelir (Hayri Domaniç, Anonim Şirketler Hukuku ve Uygulaması, 1988, sh.1535). Genel kurul kararı tarihi, kararda dağıtım için ayrı bir tarih gösterilmedikçe kar payı alacağının muacceliyet tarihidir. Somut olayda ise gerek 13.05.2001 tarihli, gerekse 15.12.2002 tarihli genel kurullarda, dağıtımına karar verilen kar payının hangi tarihten itibaren dağıtılacağı da belirlenmiştir. Bu itibarla, mahkemenin ortakların davalı şirketten kar payı isteme koşullarının oluşmadığına ilişkin gerekçesi yerinde bulunmadığından talep çerçevesinde inceleme yapılarak neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.