Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2016/1358
Karar No: 2020/5616
Karar Tarihi: 02.12.2020

Danıştay 10. Daire 2016/1358 Esas 2020/5616 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/1358
Karar No : 2020/5616

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşavri Yrd. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Türk vatandaşı ile evlenen Moldovya uyruklu davacı tarafından; Türk Vatandaşlığına geçmek için yapmış olduğu başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı yazıyla bildirilen … tarih ve … sayılı İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının 5901 sayılı Kanunun 16. maddesinde yer alan ve evlenme yolu ile Türk vatandaşlığının kazanılması için öngörülen koşulları taşıdığı, ancak vatandaşlık konusunun devletlerin hükümranlık hakkı kapsamında olduğu, bu bağlamda bu konuda idareye tanınan geniş takdir hakkı ile davacının geçmişteki bazı eylemlerinin hakkında olumlu kanaat oluşmasına engel oluşturabilecek nitelik taşıdığı hususları birlikte değerlendirildiğinde başvurunun reddine ilişkin tesis olunan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI :Davacı tarafından, 5901 sayılı Kanunun 16. maddesinde yer alan ve evlenme yolu ile Türk vatandaşlığının kazanılması için öngörülen koşulları taşıdığı, 2002 yılındaki olayda ceza mahkemesi dosyasında müşteki olarak yer aldığı, kaldı ki anılan dosyada sanıkların beraat ettikleri, evlilik tarihinden sonra kanuna aykırı herhangi bir davranışta bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI :Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY_TETKİK_HAKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ :Davacının temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Moldova uyruklu davacı, 31/07/2010 tarihinde … isimli Türk vatandaşıyla evlenmiş; 04/09/2013 tarihinde evlilik yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma yolundaki başvuru sonrasında Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen ön inceleme araştırma formunda davacı ve Türk vatandaşı eşinin 31/07/2010 tarihinden bu yana evli olarak birlikte yaşadıkları ve halen evliliğin devam ettiği, ortak dil olarak Türkçe konuştukları, evlilikten dolayı gelen sorumlulukların yerine getirildiği, evliliğin para karşılığı yapılmadığı, eşlerin evlenmeden önce birbirlerini tanıdıkları, evlilikten çocuklarının olduğu, şahsın Türk kültür ve geleneklerine bağlı olduğu, İlçe Jandarma Komutanlığı kayıtlarında suç kaydının bulunmadığı, davacının Türk vatandaşlığına geçmesinde bir sakınca bulunmadığı belirtilmiş, Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen ön inceleme araştırma formunda ise, davacı ve Türk vatandaşı eşinin 31/07/2010 tarihinden bu yana evliliklerinin devam ettiği, evliliklerinin mücbir sebeplerden olmadığı, fuhuşla ilgili faaliyetlerinin olmadığı, kamu düzeni, milli güvenlik ve genel ahlak açısından sakıncalı hallerinin olmadığı, aynı evi paylaştıkları, evliliklerinin formalite olmadığı, beraber oturdukları, evlilikten doğan sorumluluklarını yerine getirdikleri, evlenmeden önce birbirlerini tanıdıkları, birbirleri hakkında detaylara sahip oldukları, ortak dil olarak Türkçe konuştukları, evlilik için birbirlerine maddi menfaatlerde bulunmadıkları, davacının Türk Vatandaşı olmasında milli güvenlik, kamu düzeni ve genel ahlak açısından bir sakınca olmadığı tespitlerine yer verilmiş; 26/06/2014 tarihinde yapılan mülakat neticesinde davacı ve Türk vatandaşı eşinin 31/07/2010 tarihinde evlendikleri, evliliklerinden iki çocukları olduğu, birbirlerini tanımaları neticesinde evlendikleri, evlilik birlikteliği içerisinde yaşadıkları, davacının 2002 yılında fuhuş suçu nedeniyle sınır dışı edilmiş olduğu, komisyonca evliliğin ciddi olup olmadığı konusunda tekrar tahkikat yapılmasına karar verildiği, tekrar yapılan tahkikat sonucunda evliliklerinin ciddi olduğu, davacının 5901 sayılı Kanunun 16. maddesinde aranan şartları taşıdığı bildirilmiş; 2002 yılında fuhuş suçu nedeniyle sınır dışı edilmiş olduğunun tespit edilmesi nedeniyle davacının durumu olumsuz olarak değerlendirilmiş ve başvurusu İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün … tarih ve …sayılı işlemi ile aile birliği ile bağdaşmayacak faaliyette bulunduğundan bahisle 5901 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca reddedilmiş, bu işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun ''Yetkili Makam Kararı İle Türk Vatandaşlığının Kazanılması'' başlıklı 10. maddesinde, Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.'' hükmü; "Türk Vatandaşlığının Evlenme Yoluyla Kazanılması" başlıklı 16. maddesinde, "Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;
a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır.
(2) Başvurudan sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde birinci fıkranın (a) bendindeki şart aranmaz.
(3) Evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler." hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
5901 sayılı Kanun'un 16. maddesinde yer alan hüküm uyarınca davacının ancak evlilik tarihinden sonra evlilik birliği ile bağdaşmayan bir faaliyetinin bulunduğunun tespit edilmesi halinde vatandaşlık başvurusu bu sebebe dayanılarak reddedilebilecektir
Davacı her ne kadar 2002 yılında fuhuş suçu nedeniyle sınır dışı edilmişse de, dosya kapsamında davacının Türk vatandaşı ile evlendiği 31/07/2010 tarihi sonrasında evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunduğuna ilişkin herhangi bir tespit bulunmaması, Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen ön inceleme araştırma formunda davacı ve Türk vatandaşı eşinin 31/07/2010 tarihinden bu yana evli olarak birlikte yaşadıkları ve halen evliliğin devam ettiği, ortak dil olarak Türkçe konuştukları, evlilikten dolayı gelen sorumlulukların yerine getirildiği, evliliğin para karşılığı yapılmadığı, eşlerin evlenmeden önce birbirlerini tanıdıkları, evlilikten çocuklarının olduğu, şahsın Türk kültür ve geleneklerine bağlı olduğu, İlçe Jandarma Komutanlığı kayıtlarında suç kaydının bulunmadığı, davacının Türk vatandaşlığına geçmesinde bir sakınca bulunmadığı, Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen ön inceleme araştırma formunda ise, davacı ve Türk vatandaşı eşinin 31/07/2010 tarihinden bu yana evliliklerinin devam ettiği, evliliklerinin mücbir sebeplerden olmadığı, fuhuşla ilgili faaliyetlerinin olmadığı, kamu düzeni, milli güvenlik ve genel ahlak açısından sakıncalı hallerinin olmadığı, aynı evi paylaştıkları, evliliklerinin formalite olmadığı, beraber oturdukları, evlilikten doğan sorumluluklarını yerine getirdikleri, evlenmeden önce birbirlerini tanıdıkları, birbirleri hakkında detaylara sahip oldukları, ortak dil olarak Türkçe konuştukları, evlilik için birbirlerine maddi menfaatlerde bulunmadıkları, davacının Türk Vatandaşı olmasında milli güvenlik, kamu düzeni ve genel ahlak açısından bir sakınca olmadığı, 26/06/2014 tarihinde yapılan mülakat neticesinde davacının Türk vatandaşı ile evlendiği, evliliklerinden iki çocukları olduğu, birbirlerini tanımaları neticesinde evlendikleri, evlilik birlikteliği içerisinde yaşadıkları, davacının 2002 yılında fuhuş suçu nedeniyle sınır dışı edilmiş olduğu, komisyonca evliliğin ciddi olup olmadığı konusunda tekrar tahkikat yapılmasına karar verildiği, tekrar yapılan tahkikat sonucunda evliliklerinin ciddi olduğu, davacının 5901 sayılı Kanunun 16. maddesinde aranan şartları taşıdığı tespitlerine yer verildiği görüldüğünden davacının başvurusunun 5901 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/12/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.



(X)-KARŞI OY :

5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanun'un, Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması" başlıklı 16. maddesinde" (1) Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;
a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama,
şartları aranır..." düzenlemesi yapılmıştır.
Türk vatandaşının, bir yabancı ile evlenmesi halinde, yabancı olan eşin evlilik yolu ile vatandaşlık talebinde bulunması durumunda, 5901 sayılı Kanun'un 16. maddesi ile yabancının, Türk vatandaşlığını kazanmak için başvurabilmesinin asgari koşulunun üç bent halinde sayıldığı, bunların birlikte aranacağının belirtildiği, "millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama" şartının bir mahkumiyete bağlanmadığı; idarece değerlendirme yapılırken özellikle; uyuşturucu, kaçakçılık, hırsızlık, fuhuş, terör ile ilgili vakaların dikkate alındığı görülmektedir.
Mutlak anlamda kişiye sıkı sıkıya bağlı olan evlenme kararı, Türk vatandaşlarının kişisel tercihi iken; Türk vatandaşı ile evlenen yabancının vatandaşlığa kabulü; kamu hizmetine girme, sosyal güvenlik kurumlarından yararlanma, seç seçilme hakkı kazanma gibi... kamusal sonuçlar doğurduğundan; başvuruda bulunan yabancının, mevzuatta aranan asgari şartları taşıyıp taşımadığına ilişkin davalı idarece gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra, vatandaşlık isteminin kabul edilip edilmeyeceği hususunda yapılacak değerlendirmede geniş bir takdir hakkı bulunduğu tartışmasızdır.
Dava dosyası incelendiğinde; davacının Türk vatandaşlığına alınması talebiyle yapmış olduğu başvurunun incelendiği ve istemin reddi yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, davacının başvurusunun reddi yönünde tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararının, onanması gerektiği oyu ile Daire kararına katılmıyorum.


(XX)-KARŞI OY :

Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuran bir yabancının, 5901 sayılı Kanun'da belirlenen şartların varlığı halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığına alınabileceği anlaşılmakla birlikte; vatandaşlığın bir bireye verilmesi egemenlik hakkıyla doğrudan ilgili olduğundan, aranan şartları taşımış olmanın vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak kazandırmayacağı açıktır.
Bu durumda, vatandaşlık vermek devletin hükümranlık hakkı olduğundan, Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle başvuruda bulunan bir yabancı hakkında Kanun'da belirtilen şartları taşısa dahi devlet tarafından hükümranlık hakkı kullanılarak vatandaşlık verilmeyebilir.
Bu haliyle hükümranlık yetkisi dahilinde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi