Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6418
Karar No: 2019/1445
Karar Tarihi: 05.03.2019

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/6418 Esas 2019/1445 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/6418 E.  ,  2019/1445 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18/09/2018 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ve davalı Hazine vekili Av....geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı vekili Av. ... 19/12/2008 tarihli dava dilekçesi ile ... ilçesi ... mahallesinde bulunan 1139 ve 3712 parsel sayılı taşınmazlar vekil edene kayıtlı iken Hazine tarafından açılan dava sonucunda kıyı kenar çizgisi içinde kaldıkları gerekçesiyle tapu kayıtlarının iptaline karar verildiğini belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere 120.000,00 TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Hazine yolsuz olarak oluşan tapu kaydının iptali nedeniyle tazminat talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Yargılama sırasında davacı vekili 05/07/2010 tarihli dilekçe ile harcını yatırmak suretiyle tazminat miktarını 349.339,78 TL’ye yükseltmiştir.
    Mahkemece; bilirkişinin belirlediği tazminat miktarından B.K. 43 ve 44. maddeleri uyarınca indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 1139 parsel için 108.000,00 TL, 3712 parsel için ise 154.000,00 TL tazminatın tapularının iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11/05/2012 gün ve 2012/766 E.- 5598 K. sayılı ilamıyla “hükme dayanak alınan raporun hükme yeterli olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra; davanın kısmen kabulü ile 1139 parsel sayılı taşınmaz için 108.000,00 TL, 3712 parsel için 154.000.,00 TL olmak üzere toplam 262.000,00 TL tazminatın dava dilekçesi ile talep olunan 120.000,00 TL"lik kısmı için dava tarihinden ıslah dilekçesi ile arttırılan 142.000,00 TL"lik kısmı için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiş, Dairenin 23/02/2015 tarih, 2015/15879 – 2016/212 E.K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ve alınan bilirkişi raporu hükme yeterli değildir.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E., 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E., 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E., 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tapu iptaline ilişkin kararın kesinleştiği tarihtir. Bu nedenle, zararın meydana geldiği tarih esas alınarak tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmeli ve gerçek değere hükmedilmelidir.
    Hal böyle olunca, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği 17.04.1998 günlü ve 1996/3-1 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı ve Bakanlar Kurulunun 28.02.1983 günlü ve 1983/6122 sayılı kararı gözetilmek suretiyle belirlenmelidir. Belirlenen nitelik arazi ise, değerlendirme tarihi olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşme tarihi itibariyle net gelir metodu yöntemi ile, taşınmazın niteliği arsa ise, değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.1999 tarihli ve 1995/219 E. - 1999/525 K. sayılı kararıyla davacının maliki olduğu 1139 parsel sayılı taşınmazın; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1.12.2005 tarihli ve 2004/393 E. - 2005/537 K. sayılı kararıyla da davacının maliki olduğu 3712 parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle tapu kayıtlarının iptaline karar verildiği, kararlarının derecattan geçmek suretiyle 1995/219 E. sayılı davada verilen kararın 31.1.2002 tarihinde, 2004/393 E. sayılı davada verilen kararın ise 15.11.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Bu nedenle, yapılacak keşifte, taşınmazları ve geniş çevresini gösteren fotoğrafların çektirilerek dosya arasına konulması ve niteliğinin belirlenmesine ilişkin hâkim gözleminin keşif zaptına yazıldıktan sonra mahkemece taşınmazların niteliği arsa olarak belirlenir ise, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmazlara yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan tapu kayıtlarının iptal kararının kesinleşme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren, emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin karşılaştırıldığı rapor alınması, somut alınan emsal ile çekişmeli taşınmazlara ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazların, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi,
    Taşınmazların niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmazlara yönelik olarak, sulu olup olmadıkları, yerleşim alanlarına uzaklıkları, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmazlar üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, tapu kayıtlarının iptal kararının kesinleşme tarihine göre hesaplanmalı,
    taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre hesaplattırılmalı, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararları saptanması gerekirken, açıklanan hususları içermeyen dava tarihine göre değerlendirme yapan, değerlendirme tarihinden yaklaşık 25 yıl önce yapılan satışı emsal alan yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması; bundan ayrı, usûlî kazanılmış haklara riayet edilerek taşınmazların davacının elinden çıktığı tarih olan tapunun iptaline dair kararın kesinleştiği tarihten itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken, dava tarihi ve ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiş olması usûl ve kanuna aykırıdır.
    Kabule göre de, infaza elvermeyecek şekilde faizin başlangıç tarihi olarak kabul edilen dava tarihi ve ıslah tarihinin hüküm de gösterilmemesi ve gerekçeli kararın başlık kısmında dava tarihi olan 19/12/2008 tarihinin yanılgı sonucu 05/11/2012 olarak yazılması usûl ve kanuna aykırıdır.” denilmiştir.
    Birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/632 Esas - 2018/8 Karar sayılı dosyanın davacısı ... Hazineye karşı açtığı dava ile dava konusunun ... mahallesi 1139 ve 3712 parsel sayılı taşınmazların kıyı kenar çizgisinde kalmaları nedeniyle tapusunun iptalinden kaynaklanan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin halen 2016/597 Esas sayılı dava dosyası ile yargılaması devam eden dosyadaki 05/07/2010 tarihli ıslah dilekçeleri üzerinden hakkaniyet indirimi yapılarak 1139 parsel için 143.907,38 TL olan değerinden indirim yapılarak 108.000,00 TL"sine, 3712 parsel için 205.432,40 TL olan değerinden indirim yapılarak 154.000,00 TL"sine olmak üzere toplam 262.000,00 TL tazminata hükmedildiğini, bu kısmı aşan zarar miktarı yönünden aynı davada 2. kez ıslah yapılamayacağından ve ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/597 Esas sayılı dosyasında zararın aşan kısmı bakımından karar verilemeyeceğinden, 2016/597 Esas sayılı dosyasında 262.000,00 TL"sini aşan zarar miktarı yönünden ek dava açtıklarını belirterek 2016/567 Esas sayılı dosyada belirlenecek zararın 262.000,00 TL"yi aşan kısmının tahsiline karar verilmesini talep etmiş, dava dilekçesinde dava değerini 10000,00 TL göstermiş, bu miktar üzerinden nispi peşin harcı da yatırmıştır.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu; asıl dava dosyası yönünden açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
    1-Hatay ili, ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan 1139 parsel sayılı taşınmaz için 71.618,00 TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleşme tarihi olan 30/01/2002 tarihinden itibaren, Hatay ili, ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan 3712 parsel sayılı taşınmazın 123.955,00 TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleşme tarihi olan 15/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
    2-Birleşen dava dosyası yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine yöneliktir.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur. Şöyle ki, dava konusu taşınmazların değerini belirlemeye yönelik olarak hazırlanan bilirkişi raporunda somut emsal olarak incelenen 11 ada 175 parsel sayılı taşınmazın kadastro parseli, dava konusu taşınmazların ise kadastro parseli olmakla birlikte oluşurken bu parsellerden %7 oranında DOP kesintisi yapıldığı gerekçesi ile emsal taşınmazın bulunan değerine %7 DOP oranında ekleme yapılmış ise de mahkemece bilirkişi raporunda belirtilen bu husus belediye-tapu ve kadastro müdürlüğünden sorulmuş ancak cevaplar beklenmeden rapor denetlenmeden hüküm kurulmuştur.
    Dava konusu taşınmazlar ile emsal alınan taşınmazların değerlendirme tarihleri itibari ile arsa m2 emlak değeri oranlarına bakıldığında, 3712 parselin emsale göre 10 kat, 1139 parselin ise 2,5 kat daha değerli olduğu görüldüğü halde bilirkişilerce taşınmazların değeri belirlenirken bu oran gözönünde tutulmadan taşınmazların m2 değerleri belirlenmiştir.
    Dairemizce dosyanın iade edilerek emsal ve dava konusu taşınmazla ilgili bilgilerin sorulması üzerine ... Belediyesince emsal olarak incelenen 11 ada 175 parselin imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli olduğu kök parselle ilgili ifraz işleminin 3194 sayılı İmar Kanunun 15 ve 16. maddeleri uyarına yapılmış olup 11 ada 175 parsel oluşurken %17 oranın DOP kesintisi yapıldığı bildirilmiştir.
    Bu durumda %17 DOP kesintisinin kök parselden yapıldıktan sonra mı taşınmazın ifraz işlemine tabi tutularak emsal olan 11 ada 175 parselin oluştuğu yoksa 11 ada 175 parsel ifraz edildikten sonra kök parselin kalan kısmından dop kesintisi yapıldığı hususu netleşmemiştir. Bilirkişiler hükme esas alınan raporlarında emsal taşınmazdan DOP kesintisi yapılmadığını bildirerek rapor düzenlediklerine göre hem dava konusu taşınmazlardan hem de emsal alınan taşınmazlardan hangi tarihte ve hangi oranda DOP kesintisi yapıldığı araştırılmalı, bunun için kök parselden itibaren tapu kayıtları getirtilerek belediye tarafından sunulan bilgiler denetlenmeli, bilirkişilerin bu hususları ayrıntılı olarak açıklayacakları dava ve emsal taşınmazın DOP kesintisi yapılıp yapılmadığı hususunun net olarak ifade edildiği, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerlerinin karşılaştırılarak bu oranlara yaklaşılarak değer belirleneceği, aksi durumda gereğinin açıklanacağı, dava konusu taşınmazlara yakın konumda bulunan ve Dairemizden temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen kararlarda belirlenen m2 birim değerlerinin dikkate alındığı ek rapor düzenlenmeli ve mahkeme hakimince rapor denetlenerek oluşacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de;bilirkişilerce dava konusu 3172 parsel sayılı taşınmazın m2 değerinin 202,00 TL olduğu belirtildiği halde sonuç kısmında m2 değerinin 187,00 TL olarak hesaplama yapılmış olması da doğru değildir.
    SONUÇ:Yukarda açıklanan gerekçelerle davacı ve davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1630,00.-TL vekalet ücretinin davalı Hazineden alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/03/2019 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi