20. Hukuk Dairesi 2015/2709 E. , 2015/1256 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ........ ve ..... Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 17.01.2012 tarihli dava dilekçesiyle, davalılar adına tapuda kayıtlı olan ..... Köyü 109 ada 20 parsel (eski 227 parsel) sayılı 2147,43 m² yüzölçümündeki taşınmazın, kısmen 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamasıyla ........ adına orman rejimi dışına çıkarılan alanda kaldığı iddiasıyla, tapu kaydının iptali ve ........ adına tescili istemiyle dava açmış, daha sonra 02/04/2012 tarihli ıslah dilekçesiyle, taşınmazın eylemli orman olan kısımları yönünden orman niteliğiyle ........ adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
..... Yönetimi de, taşınmazın öncesi itibarıyla ve halen orman niteliğinde olduğu iddiasıyla, tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile ........ adına tesciline, tapuda üçüncü kişiler lehine konulan şerhlerin silinmesine ve elatmanın önlenmesine karar verilmesi istemiyle davacı yanında fer"i müdahil olmuştur.
Mahkemece, taşınmazın tamamının 1948 yılında kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ........ vekili ve fer"i müdahil ..... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle ........ adına orman rejimi dışına çıkartılan ve eylemli orman niteliğinde olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman olarak tescil istemine ilişkindir.
Yörede 1945 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu, 16.05.1989 tarihinde 6 ay süreyle ilân edilip kesinleşen sınırlaması yapılmamış ormanlarda orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması, 1962 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 1948 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, uzman bilirkişi raporunda taşınmazın tamamının eğiminin % 25-30 olduğu, üzerinde tam kapalılıkta 30-40 yaşlarında meşe ve çam ağaçlarından oluşan orman bulunduğu, bu hali ile eylemli orman olduğu açıklanmıştır. ........ ve ..... Yönetiminin davası da bu nedene dayalıdır. Kural olarak, tahdidin kesinleştiği yerlerde, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir ise de, bu sınırlandırmada 4785 sayılı Kanun hükümlerinin nazara alınmış olması halinde sağlıklı çözüme ulaşılır. Zira, 3116 sayılı Kanun sadece devlet ormanlarını belirlemiş olup, bu kanuna göre, 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu oluşup kesinleşen tahdit haritaları, orman olarak sınırlandırılan alanların bu niteliğini kesinleştirmekle birlikte orman sınırları dışında kalan taşınmazların orman niteliğini ve hukuki durumunu saptamakta yetersiz kalır. Bu şekildeki taşınmazların orman olup olmadığının 4785 ve 5658 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir işleme lüzum olmaksızın devletleştirilmiştir. Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuştur. Bu nitelikteki taşınmazlar, orman sınırı dışında bırakılmış olsa bile, 4999 sayılı Kanun hükümleri uyarınca orman kadastro komisyonları tarafından her zaman orman sınırı içine alınabileceği gibi orman olarak kullanılmak üzere tahsisi de mümkündür. Ancak, taşınmazın öncesi itibarıyla orman olup olmadığının tesbiti yönünden eski tarihli resmî belgeler ve komşu taşınmazların durumu incelenmemiştir.
Ayrıca, dava konusu taşınmazın bir kısmının 2/B sınırları içerisinde kaldığı iddia edildiğine göre, 2/B işlemi sırasında 1989 yılında sınırlama dışında kalmış yerlerin orman kadastrosunun yapılması sırasında dava konusu yerin orman olarak sınırlandırıldıktan sonra 2/B"ye ayrıldığının tespiti halinde, 2/B"lik alanda kalan kısmın eylemli durumunun da incelenmesi gerekmektedir.
O halde, mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen ............ ve ..... Bakanlığı (..... ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazda bulunan ağaçların sayısı, yaşı, dağılımı, baskın ağaç türü gözönünde bulundurularak öncesi itibarıyla ve özellikle arazi kadastrosunun yapıldığı tarihte orman sayılan yerlerden olup olmadığı tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanmalı, komşu taşınmazlar hakkında ........ veya ..... Yönetimi tarafından aynı iddia ile açılmış dava bulunup bulunmadığı, açılmışsa sonuçları araştırılmalı ve kesinleşmiş tapu kayıtları dosyaya getirtilmeli, bundan sonra halen (eylemli) orman olan ve öncesi itibarıyla orman olan bölümler ayrı ayrı tesbit edilerek bu bölümler hakkında ........ ve ..... Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmelidir. Böylesine bir araştırma, inceleme yapılmadan, yalnızca 1948 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları incelenerek hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükme yöneltilen tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/03/2015 günü oy birliği ile karar verildi.