Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak miras bırakanları olan babaları S.. A. Y.."ın, dava konusu 2330 parsel sayılı taşınmazını, satış yoluyla davalı kardeşlerine temlik ettiğini, murisin işlemi gerçekleştirdiği tarihte 84 yaşında olduğunu ve Alzheimer hastası olduğunu, ayrıca murisin hissedarı olduğu başkaca taşınmazın satışından gelen satış bedelinin davalı tarafından alındığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tescili ve miras paylarına düşen satış bedelinin tahsili isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmaz temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğunu anlaşıldığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, diğer istek yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil ile tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı olarak açılan davada davacıların, davalarını yargılama aşamasında muris muvazaası iddiasına hasrettikleri, mahkemece de bu nedenle çekişmeli taşınmaz temlikinin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle iptal-tescil isteğinin kabulüne karar verildiği, oysa çekişmeli taşınmazın temlik işleminin ölünceye kadar bakım sözleşmesiyle 07.07.2008 tarihinde yapıldığı, buna karşın mahkemece işlemin satış olarak değerlendirilerek sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Hal böyle olunca, toplanan ve toplanacak tüm deliller yukarıda yapılan açıklamalar ışığında birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken dava konusu taşınmaz temlikinin gerçekte ölünceye kadar bakım akdine dayalı bağış olmasına karşın satış olarak değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Öyleyse, davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.