Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/656
Karar No: 2020/57
Karar Tarihi: 23.01.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/656 Esas 2020/57 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/656 E.  ,  2020/57 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili müvekkilinin uzun yıllardır yurt dışında yaşadığını, sadece yaz tatillerinde yurda geldiğini, bundan dolayı kız kardeşinin eşi olan davalı ...’ya vekâlet verdiğini, davalı ...’nın bu vekâlete istinaden 29.11.2005 tarihinde müvekkiline ait davaya konu 182 ada, 3 parseldeki taşınmazı yeğeni olan diğer davalı ...’e sattığını, bu satışın her iki davalının el ve işbirliğiyle, vekâlet görevi kötüye kullanılarak gerçekleştirildiğini, yapılan işlemle müvekkilinin zarara uğradığını, ... ve ...’nın yakın akraba olması, tapuda gösterilen satış bedelinin gerçek bedelin çok altında olması ve müvekkiline ödeme yapılmaması hususlarının davalılarının kötü niyetini ispat ettiğini, davacının yasal yollara başvuracağı yönünde endişe duyan davalı ...’ün taşınmazı 02.09.2009 tarihinde davalı ...’e sattığını, bunun da aslında gerçek bir satış olmadığını, müvekkilinin davalı ...’yı azletmesinden hemen sonra ve değeri çok düşük şekilde yapıldığını, ...’in bu taşınmazı satın alacak maddi gücü olmadığının mahkemece yapılacak araştırma sonucunda tespit edileceğini, bu kişinin de kötü niyetli olduğunu ileri sürerek taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, bu olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 18.000,00TL tazminatın 29.11.2005 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, sonrasında ıslah dilekçesiyle talep sonucunu arttırmıştır.

    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... vekili, öğretmen olan ve o tarihlerde İstanbul’da yaşayan müvekkilinin, babasının önerisi üzerine Samsun’a gelerek dava konusu taşınmazı satın aldığını, öncesinde ne davacıyı ne de davalıları tanıdığını, kötü niyetli olduğu iddiasının tümüyle gerçek dışı olduğunu ve bunu destekler hiçbir hukuki veya mantıklı olgu bulunmadığını, davacı ile diğer davalılar arasındaki ilişkinin müvekkilince bilinmesinin mümkün olmadığını, satış bedelinin düşük gösterilmesinin tek başına müvekkilinin kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğini, bu hususta pek çok yargı kararı bulunduğunu, dava konusu taşınmazın kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhide verildiğini, ekonomik gücünün bulunmadığı yönündeki iddiaların da yerinde olmadığını, kendisi öğretmen eşi doktor olan müvekkilinin kocasının katkısı dahi olmadan kendi birikimleriyle taşınmazı satın aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    6. Davalılar ... ve ... usulüne uygun tebliğe rağmen davaya süresinde cevap vermemiş, bilirkişi raporuna ve ıslaha cevaben vekilleri aracılığıyla verdikleri dilekçede ise talebin azilden itibaren ıslaha kadar beş yıl geçmesi nedeniyle zamanaşımına uğradığını, davacının, dava konusu taşınmazı davalı ...’nın kendisine vekâleten yerine getirdiği iş ve katkılar nedeniyle satıp parasını da almak üzere bıraktığını, aralarındaki yakınlık ve yıllardır süren ilişki nedeniyle buna ilişkin yazılı sözleşme yapmadıklarını, kötü niyet iddiasının gerçek olmadığını, davacıya yemin teklif etmek istediklerini bildirmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    7. Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.11.2013 tarihli ve 2012/428 E., 2013/601 K. sayılı kararı ile davalılardan ..."nın kendisine yüklenen vekâlet görevini kötüye kullanarak davacının bilgisi dışında dava konusu taşınmazı davalı ..."e 18.000,00TL bedelle sattığı, parasını davacıya ödenmediği, dava konusu yerin zemininin temlik tarihi olan 29.11.2005 tarihi itibariyle serbest piyasa rayiçlerine göre değerinin 136.202,40TL olduğu, ... ile akraba olması karşısında ...’ün iyi niyetli kabul edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı düşeceği, bu davalının olayları bilebilecek konumda olduğu, davalı ...’in ise dava konusu taşınmazı iyi niyetli olarak davalı ..."den satın aldığı gerekçesiyle davalılar ... ve ... yönünden davanın kısmen kabulü ile 136.202,40TL’nin anılan davalılardan tahsiline, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    8. Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar ... ile ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    9. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 20.05.2014 tarihli ve 2014/4719 E., 2014/15775 K. sayılı kararı ile;
    “1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ..."nın tüm, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Davacı, bu davasında davalılardan vekili olan ..."nın vekâlet görevini kötüye kullandığı, diğer davalı ... ile el ve işbirliği içerisinde hareket ederek zararına birlikte neden olduklarını ileri sürerek talepte bulunmuş ise de, davacı bu her iki davalının el ve işbirliği içerisinde birlikte hareket ettiklerini ispat edememiştir. Hâl böyle olunca Kenan hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile bu davalının da borçtan sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    3- Davacı, 13.07.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile davalılardan Emin ve Kenan yönünden davasını ıslah etmiş olup, diğer davalı ... yönünden ıslah talebi yoktur. Buna rağmen Gülseren lehine ıslah edilmiş değer üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir. Bozmayı gerektirir.”
    gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Direnme Kararı:
    10. Yerel Mahkemenin 19.03.2015 tarihli ve 2015/72 E., 2015/114 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin 3 numaralı bozma nedenine uyulmuş, 2 numaralı bozma nedeni yönünden ise önceki karar gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    11. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... ile ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından, vekil ...’nın yeğeni olan davalı ...’ün, davacıya ait taşınmazın kendisine satışında vekâlet görevini kötüye kullandığı kabul edilen vekille el ve çıkar birliği içerisinde hareket edip etmediği, burada varılacak sonuca göre davalı ...’ün taşınmaz bedeline ilişkin tazminat isteminden sorumlu tutulmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    Davalı ... Vekilinin Temyiz İtirazları Yönünden Yapılan İnceleme:
    13. Mahkemece verilen ilk karara karşı temyiz isteminde bulunan davalı ...’nın temyiz itirazları Özel Dairece incelenmiş ve yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Bu durumda mahkemece verilen ilk karar davalı ... yönünden kesinleşmiştir. Kesinleşen hususlara ilişkin yeniden temyiz isteminde bulunulmasında hukuki yarar olmadığından temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
    Davalı ... Vekilinin Temyiz İtirazları Yönünden Yapılan İnceleme:
    14. Uyuşmazlığın çözüme geçilmeden önce, davalı ... vekilinin zamanaşımı defi ve yemin delili ile ilgili temyiz itirazlarının Özel Dairece reddedildiği ve Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık kapsamı dışında kaldığı gözetildiğinde direnme kararına karşı aynı hususlara ilişkin ileri sürülen temyiz itirazlarının yeniden incelenmesinin mümkün olmadığı belirtilmelidir.
    15. Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlığın vekil ile işlem yapan davalı ...’ün dava konusu olayda iyi niyetli olup olmadığı hususuna ilişkin bulunması karşısında konuyla ilgili mevzuat hükümlerinin incelenmesi faydalı olacaktır.
    16. Kural olarak kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda aslonan iyi niyetin varlığıdır. Ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz [4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK), m. 3]. Vekil ile sözleşme yapan kişi iyi niyetli ise yani vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Bu durumda vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekâlet eden arasında bir iç sorun olarak kalır ve vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    17. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek, en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet hiçbir zaman korunmamış ve daima mahkûm edilmiştir. Nitekim 14/02/1951 tarihli ve 1949/17 Esas, 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesinde vakıa ve karinelerden, olayda kanunen iyi niyet iddiasında bulunamayacak durumu belirlemiş olan kimsenin kötü niyetinin diğer tarafa ispat ettirilmesine artık gerek olmadığı, dava hakkının doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyi ve kötü niyetin bu durumda mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği hususu açıkça belirtilmiştir.
    18. Somut olaya gelince; dosya içerisindeki nüfus kayıtlarından davalılar ... ve ...’ün dayı-yeğen oldukları, ...’nın da davacı ... Kaya’nın kız kardeşiyle evli olduğu ve bu suretle taraflar arasında yakın akrabalık ilişkisinin bulunduğu açıktır. Vekâlet görevini kötüye kullandığı hususu aşamalarda kesinleşen ...’nın, davalı ...’e rayicin çok altında bir bedelle sattığı taşınmazı, azlinden bir yıldan fazla süre geçtikten sonra yine ...’den aldığı vekâletle davalı ...’e sattığı da göz önüne alındığında, davalı ...’ün dava konusu çekişmeyi bilebilecek konumda olduğunun kabulü gerekir.
    19. Hâl böyle olunca Yerel Mahkemenin ...’ün iyi niyetli olmadığı yönündeki kabulünde hukuka aykırılık bulunmadığından bu yöne ilişkin direnme kararı yerindedir.
    Davacı Vekilinin Temyiz İtirazları Yönünden Yapılan İnceleme:
    20. Davacı vekilinin uyulan kısma ve aşamalarda kesinleşmeyen sair hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

    IV. SONUÇ :
    (1) Yukarıda 13. bentte açıklanan nedenlerle davalı ... yönünden temyiz itirazlarının hukuki yarar yokluğundan REDDİNE, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    (2) 14-19 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... yönünden temyiz itirazlarının esastan REDDİNE, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    (3) Direnme uygun bulunduğundan davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesi için 20 numaralı bentte açıklanan şekilde inceleme yapılmak üzere dosyanın Yargıtay 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulunun kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.01.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi