20. Hukuk Dairesi 2014/8523 E. , 2015/1222 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında, ........ İli ............ İlçesi ........ .......... Köyü, 106 ada 1 parsel sayılı 593.016,59 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapuda 12.08.2009 tarih ...... yevmiye nolu işlemle meşelik cinsiyle .......... ve ortakları adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, 29.07.2011 tarihli orman kadastro tutanağına göre ......... Ormanı içinde kaldığı, halen orman niteliğini koruduğu, 30.05.1934 tarihli sınırlandırma paftasında 6 ada 2 parsele tekabül ettiği belirtilerek 3402 sayılı Kanunun 13. ve Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Yönetmeliğinin 17. maddesi uyarınca ......... Devlet Ormanı niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı ..., çekişmeli taşınmazın tapuda 6 ada 2 parsel numarasıyla adına kayıtlı bulunduğunu, orman sayılmayan yerlerden olduğunu ileri sürerek, tespitin iptali adına tescil istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazın 30.05.1934 tarihinde 6 ada 2 parsel numarasıyla kadastro tespitinin yapıldığı, 22.08.2011 tarihinde yapılan kadastronun 3402 sayılı Kanunun 22/1 maddesi uyarınca ikinci kadastro niteliğinde olduğu, ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılacağı, süresinde dava açılmazsa tapu müdürlüğünce re"sen iptal edileceği gerekçesiyle davanın reddine, 106 ada 1 sayılı parselin kadastro tespit tutanağının iptaline, buna göre paftalarda gerekli düzeltmelerin kadastro müdürlüğü ve Orman Yönetimi tarafından yapılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi uyarınca yapılan kadastro tesbitine itiraza ilişkindir
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde hükmün kapsamının hangi hususları içereceği düzenlenmiş olup, aynı maddenin 1/c fıkrasında ""Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerini"" içermesi gerektiği belirtilmiştir. Yine, aynı Kanunun 297/2 maddesinde ise “ Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Anılan bu düzenleme ile gerekçeli kararın kendi içinde çelişik olmayacağı gibi duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçe arasında da farklılık yaratılamayacağı kuralı kabul edilmiştir.
Somut olayda, kısa ve gerekçeli kararda “Davanın reddine, 106 ada 1 sayılı parselin kadastro tespit tutanağının iptaline, buna göre paftalarda gerekli düzeltmelerin Kadastro Müdürlüğü ve Orman Yönetimi tarafından yapılmasına..” yönünde hüküm kurulmuştur. Ancak, gerekçeli kararın delillerin tartışılması ve verilen kararın hangi nedenlerle kabul edildiğinin değerlendirilmesine ilişkin bölümünde ise “çekişmeli taşınmazın 30.05.1934 tarihinde 6 ada 2 parsel numarasıyla kadastro tespitinin yapıldığı, 22.08.2011 tarihinde yapılan kadastronun 3402 sayılı Kanunun 22/1 maddesi uyarınca ikinci kadastro niteliğinde olduğu, ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılacağı, süresinde dava açılmazsa tapu sicil müdürlüğünce re"sen iptal edileceği gerekçesiyle davanın reddine" karar vermek gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, davacının davasının reddine karar verildiği halde, çekişmeli taşınmazın kadastro tespit tutanağının iptaline de karar verilmek suretiyle kendi içinde çelişik hüküm kurulmuştur.
Değinilen bu durum yukarıda açıklanan ilke ve esaslar ile kanuna hükümlerine aykırı olup, anılan hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer konuların bu aşamada incelenmesine yerolmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 05/03/2015 günü oy birliği ile karar verildi.