4. Hukuk Dairesi 2012/3446 E. , 2012/5445 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ...aleyhine 20/06/2006 gününde verilen dilekçe ile sulama borcunun tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/01/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava, sulama hizmet bedeli alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istem aynen kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Dava konusu İcra takibinde, asıl alacak ve işlemiş faizi ile birlikte toplam 29.297 TL sının tahsili istenmiştir. Davalının, süresinde borca itiraz etmesi üzerine icra takibi durmuş ve itirazın iptali istemi ile eldeki bu dava açılmıştır. Yerel mahkemece, sulama hizmet bedelinin belirlenmesi amacıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi raporunda, asıl alacak miktarının 9.965,00 TL, işlemiş faiz miktarının 14.064,00 TL olmak üzere toplam alacağın 24.029,00 TL olduğu belirlenmiştir. Yerel mahkemece, gerekçeli kararda, bu bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu açıklanmış; ancak, ‘borç döküm listesinin, muhtarlıkça ilan edilip, itiraz edilmediğinden kesinleşmiş olduğu’ gerekçesi ile bilirkişi raporunda belirlenen miktara göre karar verilmemiş ve davacının icra takibindeki istemi doğrultusunda dava aynen kabul edilmiştir.
Yargılama sırasında yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda, yöntemine uygun hesaplama ile dava konusu edilen alacağın miktarı belirlenmiştir. Yerel mahkemece de bu bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu açıklanmıştır. Şu durumda yerel mahkemece, bilirkişi raporunda belirlenen asıl alacak ve işlemiş faiz miktarına göre istemin bir bölümünün kabul edilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile istemin aynen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
b)İcra takibine konu edilen alacak, davacının tek yanlı olarak düzenlediği borç döküm listesine dayalı olup uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirdiğinden tazminat tutarı belirgin (likid-liquid) olmadığından, olayda uygulama yeri bulunmayan İcra ve İflas Yasası"nın 67/2. maddesi gereğince davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Yerel mahkemece, açıklanan yön gözetilmeyerek, davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmuş olması da usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2/a ve b) sayılı bendinde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; davalının öteki temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/04/2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, Devlete, ...... hususi idarelerine (özel idare gibi) ......lere ait (vergi, resim, ceza tahkik ve takiplerine ait mahkeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer"i) alacaklar veya bunlarla ilgili yapılan icra takiplerinden kaynaklanan davadır.
6183 Sayılı Amme alacaklarının tahsiline ilişkin kanununun (1) maddesine göre; Devlete, ...... hususi idarelerine ve ......lere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait mahkeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer"i alacaklar ile aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından olan alacakları ile bunların takip masraflarından kaynaklanan alacakları amme alacağı sayılır.
Sayılan bu amme alacaklarının tahsil ve takibi ile ilgili her türlü usuli işlemler ve alınacak her türlü tedbirlerle ilgili olarak 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsiline İlişkin Kanun hükümlerinin uygulanacağı aynı kanunda açıkça düzenlenmiştir.
6183 Sayılı Kanun"un düzenlenmesinin, sınırlı alacaklar ve sınırlı alacaklar ile ilgili yapıldığı göz önüne alındığında bu kanun özel bir düzenlemedir.
Bir konuda özel kanun (düzenleme) olan hallerde özel kanunun uygulanacağı, genel düzenlemelerin uygulanamayacağı herkesçe bilinen hukuki bir prensiptir. Dolayısıyla yukarıda sayılan amme alacakları ile ilgili olarak hem genel hükümlerin hemde 6189 Sayılı Kanun düzenlemelerinin isteğe göre uygulanmasının kabulü mümkün değildir. Zira eğer genel hükümler uyuşmazlığı çözüyorsa; o takdirde yasaya koyucu özel olan 6183 Sayılı Kanun"u niye yasalaştırmıştır ?
Bir konuda özel düzenleme yoksa veya özel düzenleme hükümleri uyuşmazlığı çözmeye yetmiyorsa, o takdirde genel hükümler uygulanabilir. Aksi halde genel hükümlerin özel düzenlemenin olduğu hallerde uygulanması mümkün değildir.
O halde; davaya konu alacağın 6183 Sayılı Kanun"un (1) maddesinde sayılan amme alacaklarından olması, amme alacaklarının tahsili ve yapılacak takiplerde 6183 Sayılı Kanun Hükümlerinin uygulanacağının aynı kanunda açıkça belirtilmesi karşısında, uyuşmazlığın 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümlenmesinin doğru olmadığı düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyorum. 02/04/2012