Esas No: 2019/463
Karar No: 2020/2812
Karar Tarihi: 02.12.2020
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/463 Esas 2020/2812 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/463
Karar No : 2020/2812
TEMYİZ EDENLER :1-(DAVACI) … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2-(DAVALI) … Birliği
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 02/10/2018 tarih ve E:2016/15202, K:2018/5105 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması taraflarca istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 30/11/2016 tarih ve 29904 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 2016 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife ile 2016 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 17. maddesinin 2. fıkrası ve 22. maddesinin 1. fıkrası ile "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 7. maddesi, 16. maddesinin (a) ve (b) bentleri, 19. maddesi, 21. maddesinin (a) ve (b) bentleri ile 24. maddesinin (b) bendinde yapılan değişikliklerin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 02/10/2018 tarih ve E:2016/15202, K:2018/5105 sayılı kararıyla;
Tarife'nin "Genel Hükümler" Bölümünde yer alan 17. maddesinin 2. fıkrasında yapılan değişiklik yönünden;
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30. maddesinin 17. fıkrasında talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücretinin, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biri olacağı kuralının yer aldığı;
Dava konusu Tarife maddesiyle Sigorta Tahkim Komisyonlarında avukatlık ücretinin nasıl belirleneceği konusunda düzenlemeye yer verildiği; Tarife'de Komisyona başvuranların taleplerinin kısmen veya tamamen reddi halinde Tarife'nin İkinci Kısmının İkinci Bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücreti esas almak ve 5684 sayılı Kanun'daki beşte birlik orana uyulmak kaydıyla, Tarife'nin Üçüncü Kısmına göre avukatlık ücretine hükmedileceği, Komisyona başvuranların taleplerinin kısmen veya tamamen kabulü halinde ise, Tarife'nin İkinci Kısmının İkinci Bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücret esas alınarak, Tarife'nin Üçüncü Kısmına göre avukatlık ücretine hükmedileceğinin düzenlendiği;
Belirtilen bu ifadeler ile sigorta şirketleri ile sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler açısından vekalet ücretinin nispi olarak mı yoksa maktu olarak mı belirleneceği konusunda tereddütler yaşanabileceği; Sigorta Tahkim Komisyonlarına yapılan başvurularda, hükmedilecek vekalet ücretinin nevinin nispi olarak belirlenmesi ve bir taban ücretin de öngörüldüğünün kabul edilmesi halinde bu hususun açık ve net bir şekilde belirlenen taban ücretin altında kalmamak kaydıyla ifadesiyle belirtilmesi gerektiği;
Öte yandan; Sigorta Tahkim Komisyonlarında takip edilen iş konusunun para ile değerlendirilip değerlendirilmediği ayrımı yapılmadan gerek Komisyona başvuranların taleplerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, gerekse Komisyona başvuranların taleplerinin kısmen veya tamamen kabulü halinde vekalet ücretinin Tarife'nin Üçüncü Bölümünde belirtilen nispi oranlara göre belirleneceğinden bahsedildiği;
Maddede yer alan ifadelerin, tereddüte mahal vermeyecek şekilde herkes için açık ve anlaşılır olması gerektiği; dolayısıyla uygulamada tereddüt doğuracağı sonucuna varılan dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmediği;
Tarifenin "Genel Hükümler" Bölümünde yer alan 22. maddesinin 1. fıkrasında yapılan değişiklik yönünden;
Tarifenin, dava konusu 22. maddesinin 1. fıkrasında, "İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda yirmi dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda altmışbeş dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %70’i oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzdoksan dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %60’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzdoksandan fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %40’ı oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir.” düzenlemesine yer verildiği;
Davalı idare tarafından uyuşmazlık konusu Tarife maddesi, tarafların adalet, hakkaniyet ilke ve ölçüleri içerisinde yer almayacak şekilde avukatlık ücreti ile sorumlu tutulmamasına, seri davalarda harcanan emek ve çabanın oldukça üstünde avukatlık ücretine hükmedilerek taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirilmemesine, bu nedenle adil ve kademeli bir düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin Dairelerinin 20/04/2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı kararına istinaden yürürlüğe konulmuş ise de, yapılan kademelendirmenin beklenen bu ölçüsüzlüğü ortadan kaldırmayacağı; daha açık bir ifade ile yirmi olarak belirlenen ilk kademeye kadar pratikte seri olarak özellikle idari yargıda çok az dava bulunduğu göz önüne alındığında, getirilen bu düzenlemenin esasen uygulanabilirliğinin pek az olacağı; diğer taraftan, toplamda altmış beş dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %70’i oranında avukatlık ücretine hükmedileceği yolundaki düzenleme ile seri davalarda harcanan emek ve çabanın oldukça üstünde avukatlık ücretine hükmedilerek taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirilmesine yol açılacağı;
Bu nedenle kademelendirmenin gerek dosya sayısı açısından gerekse hükmedilecek ücretin oranı açısından başta usul ekonomisi olmak üzere, pratikteki uygulamalara ilişkin istatistiksel verilerin de hesaba katılmasıyla, belirtilen ilkeler ve gerçekte avukatın hukuki yardımının karşılığı oranı göz önüne alınarak makul bir şekilde yapılması gerekirken, seri davalarda ilk olarak 20'den başlar şekilde ve tam ücretin %70'i oranında avukatlık ücretine hükmedileceği şeklindeki düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı;
Tarife'nin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 7. maddesinde yapılan değişiklik yönünden;
Tarifenin, dava konusu 7. maddesinde, "Sulh Hukuk Mahkemeleri, Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için 700,00 TL” hükmünün yer aldığı;
21/12/2015 tarih ve 29569 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 2016 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 7. maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemeleri, Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için 900,00 TL maktu ücret öngörüldüğü, söz konusu düzenlemenin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, Dairelerinin 20/04/2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı kararıyla, daha önce aynı kısma yönelik 09/11/2015 tarihli değişiklikte belirlenen 600,00 TL vekâlet ücretinin çok geçmeden 21/12/2015 tarihinde yayımlanan Tarife ile %50 artırılarak 900,00 TL'ye yükseltildiği, belirtilen zaman dilimlerinde ekonomik verilerin çok üzerinde yapılan bu artışların haklı bir nedeni bulunmadığı gerekçesiyle bu düzenlemenin yürütülmesi durdurulmuş ve söz konusu yargı kararının uygulanması amacıyla dava konusu Tarife değişikliği yapılarak, Sulh Hukuk Mahkemeleri, Sulh Ceza Hakimlikleri ve İnfaz Hakimliklerinde takip edilen davalar için 700,00 TL maktu ücret öngörülmüş ise de; Dairelerinin kararına yapılan itiraz üzerine, İdari Dava Daireleri Kurulunun 10/11/2016 tarih ve YD İtiraz No:2016/1018 sayılı kararıyla, davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, takdir yetkisi çerçevesinde, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette orantısızlık ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına ve bu kısım yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine, daha sonra Dairelerinin 02/10/2018 tarih ve E:2015/15049, K:2018/5104 sayılı kararıyla da bu kısım yönünden davanın reddine karar verildiği;
Bu durumda, belirtilen yargı kararları dikkate alındığında dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği;
Tarife'nin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 16. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde yapılan değişiklik yönünden;
Tarifenin, 16. maddesinde, "İdare ve Vergi Mahkemelerinde takip edilen davalar için
a) Duruşmasız ise 900,00 TL
b) Duruşmalı ise 1.375,00 TL” hükmünün yer aldığı;
21/12/2015 tarih ve 29569 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 2016 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 16. maddesinde, İdare ve Vergi Mahkemelerinde takip edilen davalar için duruşmasız ise 1.000,00 TL, duruşmalı ise 1.500,00 TL maktu ücret öngörüldüğü, söz konusu düzenlemenin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, Dairelerinin 20/04/2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı kararıyla, 09/11/2015 tarihli değişiklik ile bu davalar "duruşmalı" ise vekalet ücretinin 1.250,00 TL olarak belirlendiği, dava konusu Tarife ile de bu tutarın kısa zaman içinde %20 oranında artırılarak 1.500,00 TL'ye yükseltildiği, öte yandan bu davalar "duruşmasız" ise bu miktarın dava konusu Tarife'ye göre 1.000,00 TL olarak öngörüldüğü, ancak 2015 yılına ilişkin Tarife'de bu miktarın 750,00 TL olarak belirlendiği, her ne kadar 2014 yılı Asgari Ücret Tarifesi'nde belirtilen miktarlar 2015 yılında değiştirilmemiş ise de yaklaşık %33'lük bir artış yapıldığı, ekonomik verilerin çok üzerinde yapılan bu artışların haklı bir nedeni bulunmadığı gerekçesiyle bu düzenlemenin yürütülmesi durdurulmuş ve söz konusu yargı kararının uygulanması amacıyla dava konusu Tarife değişikliği yapılarak, İdare ve Vergi Mahkemelerinde takip edilen davalar için duruşmasız ise 900,00 TL, duruşmalı ise 1.375,00 TL maktu ücret öngörülmüş ise de; Dairelerinin kararına yapılan itiraz üzerine, İdari Dava Daireleri Kurulunun 10/11/2016 tarih ve YD İtiraz No:2016/1018 sayılı kararıyla, avukatlık ücretinin saptanmasında duruşma yapılması kıstas alınarak, uyuşmazlığın duruşma yapılarak çözümlendiği davalar için, duruşma yapılmaksızın uyuşmazlığın çözümlendiği davalara nazaran daha fazla avukatlık ücreti öngörülmesi suretiyle düzenleme yapılmasında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına ve bu kısım yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine, daha sonra Dairelerinin 02/10/2018 tarih ve E:2015/15049, K:2018/5104 sayılı kararıyla da bu kısım yönünden davanın reddine karar verildiği;
Bu durumda, belirtilen yargı kararları dikkate alındığında, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği;
Tarife'nin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 21. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde yapılan değişiklik yönünden;
21/12/2015 tarih ve 29569 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 2016 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 21. maddesinde, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde ilk derecede görülen davalar için duruşmasız ise 1.800,00 TL, duruşmalı ise 3.000,00 TL maktu ücret öngörüldüğü, söz konusu düzenlemenin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılan davada, Dairelerinin 20/04/2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı kararıyla, 2015 yılı için öngörülen tarifede bu davalar duruşmasız ise 1.500,00 TL maktu ücret belirlendiği, her ne kadar 2014 yılı Tarifesi'nde belirlenen bu miktarın 2015 yılında değiştirilmemiş ise de, dava konusu Tarife ile bir önceki yıla oranla yaklaşık %20'ilk bir artış yapıldığı, bununla birlikte 09/11/2015 tarihinde yapılan değişikliklerde anılan bu davalar duruşmalı ise 2.500,00 TL maktu ücret öngörüldüğü, fakat çok kısa bir süre sonra bu miktarın da, dava konusu tarife ile %20'lik bir artışla 3.000,00 TL'ye yükseltildiği, ekonomik verilerin çok üzerinde yapılan bu artışların haklı bir nedeni bulunmadığı gerekçesiyle bu düzenlemenin yürütülmesi durdurulmuş ve söz konusu yargı kararının uygulanması amacıyla dava konusu Tarife değişikliği yapılarak, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde ilk derecede görülen davalar için duruşmasız ise 1.650,00 TL, duruşmalı ise 2.750,00 TL maktu ücret öngörülmüş ise de; Daireleri kararına yapılan itiraz üzerine, İdari Dava Daireleri Kurulunun 10/11/2016 tarih ve YD İtiraz No:2016/1018 sayılı kararıyla, avukatlık ücretinin saptanmasında duruşma yapılması kıstas alınarak, uyuşmazlığın duruşma yapılarak çözümlendiği davalar için, duruşma yapılmaksızın uyuşmazlığın çözümlendiği davalara nazaran daha fazla avukatlık ücreti öngörülmesi suretiyle düzenleme yapılmasında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına ve bu kısım yönünden yürütmenin durdurulması isteminin daha sonra Dairelerinin 02/10/2018 tarih ve E:2015/15049, K:2018/5104 sayılı kararıyla da bu kısım yönünden davanın reddine karar verildiği;
Bu durumda, belirtilen yargı kararları dikkate alındığında, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği;
Tarife'nin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 19. maddesi ile 24. maddesinin (b) bendinde yapılan değişiklik yönünden;
Tarife'nin, "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 19. maddesinde, "Sayıştayda görülen hesap yargılamaları için 3.000,00 TL" hükmü, 24. maddesinin (b) bendinde ise,
"b) Bireysel başvuru
Duruşmalı işlerde 3.500,00 TL
Duruşmasız işlerde 1.750,00 TL” hükmünün yer aldığı;
Anayasa'da yüksek mahkemeler arasında sayılmasa da Anayasa Mahkemesinin tespitlerinden hareketle, niteliği itibarı ile Sayıştayı bir mahkeme, gördüğü hesap yargılamasını da dava olarak değerlendirmenin doğru olacağı;
Dava konusu Tarife'de Sayıştay dahil olmak üzere yüksek mahkemelere ilişkin ayrı ayrı avukatlık ücreti belirlenmiş ise de esasen nitelikleri itibarıyla vekalet ücretini farklı kılacak bir nedenin bulunmadığı; daha açık bir ifade ile sayılan yargı mercilerinin gördüğü davaların, yargısal niteliği itibari ile farksız olduğu; dolayısıyla vekalet ücreti belirlenirken bir önceki yıla ilişkin enflasyon oranı da dikkate alınarak bu merciler arasında bir denge kurulmasının zorunlu olduğu;
Bu durumda, davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, yüksek mahkemeler arasında denge kurulması amacıyla, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette orantısızlık ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle,
Dava konusu Tarife ile 2016 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 17. maddesinin 2. fıkrası ile 22. maddesinin 1. fıkrasında yapılan değişikliğin iptaline, "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 7. maddesi, 16. maddesinin (a) ve (b) bentleri, 19. maddesi, 21. maddesinin (a) ve (b) bentleri ile 24. maddesinin (b) bendinde yapılan değişiklikler yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, Sulh Ceza Hakimliği soruşturma aşamasında, İnfaz Hakimliği de cezanın infazı aşamasında bir çok yetki ile donatılmış olup, yargılamaya ilişkin vazifeleri haiz bulunmamaları karşısında, vermiş oldukları kararlarda vekalet ücretine hükmetmelerinin yasal olarak mümkün olmadığı, duruşmalı ve duruşmasız davalar arasındaki ücret farkının ölçüsüz olduğu, Sayıştayda görülen hesap yargılamaları ile Anayasa Mahkemesinde görülen bireysel başvurular için, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde ilk derece olarak görülen davalardan fazla ücret öngörüldüğünden hukuka aykırı olduğu belirtilerek, Daire kararının davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, 21/12/2015 tarih ve 29569 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ilgili maddelerinin Danıştay Sekizinci Dairesi kararıyla yürütmesinin durdurulması üzerine dava konusu bu değişikliğin söz konusu yargı kararına istinaden, avukatın çaba, gayret ve emekleri ile orantılı olarak yapıldığı belirtilerek, Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddi, kısmen dava konusu düzenlemelerin iptali yolundaki Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 02/10/2018 tarih ve E:2016/15202, K:2018/5105sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 02/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.