8. Hukuk Dairesi 2014/8871 E. , 2014/10965 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Zilliyetliğin tesbiti ve tapu iptali tescil
... ile Hazine, ... ve müşterekleri aralarındaki zilyetliğin tespiti ve tapu iptali tescil davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 06.10.2009 gün ve 197/340 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesine ekli krokide belirtilen ve nizalı Hazine adına kayıtlı bulunan 103 ada 69 parsel dahilinde 780,59 m2 taşınmaz bölümünün miras bırakanlarından intikalen vekil edeni zilyetliğinde olduğunu, taşınmazın 4070 sayılı Yasa hükümleri uyarınca satışa çıkarıldığını, davacının satın alma isteğinin taşınmazın davalı-gerçek kişiler işgalinde bulunduğu ve Yasa gereği satışın adı geçenlere yapılacağı gerekçesiyle idare tarafından reddedildiğini açıklayarak, vekil edeni zilyetliğinde bulunan taşınmaz bölümüne ilişkin zilyetliğin tespitine karar verilmesini istemiş; 10.09.2007 tarihinde harçlandırılan ıslah dilekçesi ile nizalı taşınmaz bölümünün ... ada ... parsel numarasıyla dahili davalı şahsa satışla devredildiği bildirilerek, nizalı taşınmaz bölümüne ilişkin tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili, niza konusu taşınmazın ifrazen satış suretiyle diğer davalılara devredildiğini belirterek, davanın husumet yokluğundan reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davacının hakkı olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., davacının nizalı taşınmazın bulunduğu yerde yaşamadığını, zilyet olmadığını ifade ederek, davanın reddini istemiştir.
Dahili davalı ... vekili, tapulu taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağını, iyi niyetle tapuda satın alındığını, vekil edeninin kayıt maliki sıfatıyla davacı aleyhine açtığı elatmanın önlenilmesi davasının ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2005/402 Esas, 2006/310 Karar sayılı ilamıyla kabul edildiğini açıklayarak, davanın reddine hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, niza konusu taşınmaz bölümünün ifrazen Hazine tarafından davalı ...’a ve onun da satışıyla dahili davalıya devredildiği, davanın zilyetliğin tespitine ilişkin bulunduğu gerekçesiyle kısmen kabulü ile 103 ada 190 parselin teknik bilirkişinin 11.05.2006 tarihli rapor ve krokisinde A harfiyle gösterilen 673,04 m2 bölümünde
zilyetliğin tespitine; diğer davalılara ve fazlaya ilişkin isteme dair davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu parselin öncesi, ... numaralı kadastral parsel olup, 09.03.1954 tarihinde tapulama üzerine Devlet Üretme Çiftliği adına tapuya tescil edilmiştir. Daha sonra 31.03.1954 tarihinde tapuda yapılan satışla Hazine kayıt maliki olmuş, kadastral parselin ifrazı ile ... parsel oluşarak, yenileme çalışmaları üzerine ... ada ... parsel numarasını almıştır. Bu parsel de 06.04.2004 tarihinde ifrazen ... ada ... ila ... parseller oluşturularak 4070 sayılı yasa hükümleri gereğince incelemeye konu dava tarihinden sonra davalılara satış suretiyle aktarılmıştır. Niza konusu taşınmaz bölümünün bulunduğu ... ada ... parsel dava tarihi itibariyle kayıt maliki Hazine tarafından 15.06.2004 tarihinde davalı ...’a satılmış, o da aynı gün dahili davalı ...’a tapuda yapılan satışla devretmiştir.
Davacı, en son ifrazen ... parsel dahilinde bulunan bir kısım taşınmaz bölümünün zilyetliğinde bulunduğu iddiasıyla zilyetliğin tespitine karar verilmesini istemiş; ıslahla talebinin tapu iptali ve tescile ilişkin bulunduğunu bildirmiş; temyiz dilekçesinde tapu iptali ve tescile ilişkin davanın reddi nedeniyle hükmün bozulmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK.nun 176 vd. (1086 sayılı HUMK.83 vd.) maddelerinde düzenlenen ıslah ile tarafların yapmış oldukları usul işlemlerinin kısmen veya tamamen ıslah edilebileceği hükme bağlanmıştır. Islah, karşı tarafın muvafakatına bağlı değildir. Dava konusu taşınmaz yukarıda da açıklandığı üzere 09.33.1954 tarihinden itibaren tapuya kayıtlı olup, tapulu bir taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetlik kural olarak hüküm ifade etmez. Bir an için tespit öncesi nedene dayanıldığı düşünülse dahi, dava tarihi itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12.maddesinde belirtilen hak düşürücü süre de dolmuş bulunmaktadır. Bu nedenle tapu iptali ve tescile ilişkin davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamıştır. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün redde ilişkin bölümünün ONANMASINA,
Dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmaz Hazine adına kayıtlı olduğuna göre, temyizde hukuki yararı bulunan davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince; 16.02.1995 tarihinde kabul edilerek 19.02.1995 tarih ve 22207 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 4070 sayılı Hazine"ye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun"un 7.maddesinde “ ..Hazineye ait tarım arazileri, 31.12.2002 tarihinden önce beş yıl süreyle fiilen tarımsal amaçla kullanılması ve bu hususun Hazine"ce belirlenmiş olması şartıyla, kullananlara doğrudan satılabilir…”, 8. maddesinde ise “… doğrudan satış hakkından yararlanamamış olanlar veya bunların kanuni mirasçıları; taşınmazı fiilen kullanmaları ve bu hususun Hazine"ce belirlenmiş olması şartıyla, satışa çıkarılacak bu arazileri öncelikli alım hakkına sahiptir…” denilmektedir. Buna göre, 4070 sayılı Yasa"ya göre yapılması gereken işlemlerin tamamı idari nitelikte olduğundan buna dayalı uyuşmazlıkların çözüm yeri idari yargı merciileridir. Kaldı ki, davada ileri sürülen ilk istek zilyetliğin tespitine yönelik ise de, dava ıslahla tapu iptali ve tescile dönüştüğüne göre zilyetliğin tespitine ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir. Başka bir anlatımla, uyuşmazlığın özü itibariyle Hazine"ye ait tarım arazilerinin satışı 4070 sayılı Yasa hükümleri uyarınca düzenlendiğine ve bu Yasa"ya göre yapılması gereken işlemler veya ilgili kararların iptali yönünde İdari Yargı Mahkemeleri görevli olduğuna göre, gerek zilyetliğin tespitine ilişkin olarak bağlayıcı hüküm kurulamayacağı, gerekse davada talebin ıslahla değiştirilmiş olması nedeniyle buna ilişkin isteğin de reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle zilyetliğin tespitine karar verilmesi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün kabule ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 8,05 TL"nin temyiz eden davcıdan alınmasına, 29.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.