17. Hukuk Dairesi 2016/10976 E. , 2017/10090 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın yaptığı kazada, araç içinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını ve sol kolunun kaza nedeniyle kesilmesiyle malul kaldığını, davalıya yapılan başvuru üzerine 121.851,00 TL. tazminat ödendiğini ancak bu bedelin gerçek zararın altında olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000,00 TL. kalıcı maluliyet tazminatının temerrüt tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 23.12.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 88.223,60 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, dava konusu kaza nedeniyle davacıya 121.852,00 TL. tazminatı 14.08.2012 tarihinde ödeyip ibraname aldıklarını, yapılan ödeme yeterli olduğundan ..."nun 111. maddesi gereği davacının tazminat talep hakkı bulunmadığını, iş kazası olan olay nedeniyle ... tarafından davacıya bağlanan gelirin tazminattan düşülmesi gerektiğini, kazada davacı dışında zarar görenler de bulunduğundan poliçe teminat limiti dikkate alınarak proporsiyon hesabı yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 88.223,60 TL. sürekli işgöremezlik tazminatının 14.08.2012 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davalı tarafından ... poliçesi düzenlenen aracın, kaza tarihini kapsayan zorunlu karayolu yolcu taşımacılığı mali sorumluluk sigortası bulunmadığının dosya kapsamı ile sabit olmasına ve bu nedenle davalının zarardan sorumluluğuna hükmedilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi heyeti raporundaki kusur tespitinin benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; davacının kaza sonucu oluşan maluliyet oranını, mevzuat hükümlerine uygun biçimde belirleyen bilirkişi heyeti raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle sürekli işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davaya konu kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 5510 sayılı Kanun"un 21. maddesinin 1. fıkrasında; "iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır" düzenlemesine; aynı maddenin 4. fıkrasında "iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir" düzenlemesine; maddenin 5. fıkrasında ise "iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık; kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan gelirler için kurumuna veya ilgililere rücu edilmez. Ayrıca, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde, bu Kanun uyarınca hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya iş kazası sonucu ölen kusurlu sigortalının hak sahiplerine, Kurumca rücu edilmez" düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; davacının yolcu olarak bulunduğu aracın ... Ltd. Şti"ne ait servis otobüsü olduğu, servis otobüsünün işçileri çalıştıkları işyerine götürdüğü esnada kazanın meydana geldiği, aracın yaptığı tek taraflı kazada davacının yaralandığı ve davaya konu edilen maluliyet durumunun doğduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafça davacıya ... Başkanlığı tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması talep edilmiş ve mahkeme tarafından ... Başkanlığı"na bu konuda müzekkere yazılmış ise de, ... Başkanlığı tarafından gönderilen cevabi yazıda, sadece davacıya yapılan geçici işgöremezlik ödeneğine ilişkin bilgi verilip ilgili belgelerin yollandığı; sürekli işgöremezlik (kalıcı maluliyet) nedeniyle ödeme yapılıp yapılmadığı konusunda herhangi bir bilgi verilmediği görülmektedir. Bu itibarla, ... Başkanlığı tarafından gönderilen cevabi yazının yetersiz olduğu açık olup mahkemece gerekli araştırmanın yapılmayışı eksik inceleme niteliği taşımaktadır.
Bu durumda mahkemece; ... Başkanlığı"na yeniden müzekkere yazılarak, davaya konu kazaya ilişkin olarak iş kazası yönünden araştırma yapılıp yapılmadığı ve olayın iş kazası olarak kabul edilip edilmediği; olayın iş kazası olarak kabulü suretiyle, davaya konu kazadaki kalıcı maluliyeti nedeniyle davacıya sürekli işgöremezlik (kalıcı maluliyet) geliri bağlanıp bağlanmadığı; gelir bağlanmış ise, rücuya tabi olup olmadığı ve rücu istemli dava açılıp açılmadığı; bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin ne olduğu hususlarının sorulması; bağlanan gelir rücuya tabi ise 5510 sayılı Kanun"un 21. maddesi hükmü değerlendirilerek tazminatın belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.
3-Davacının davaya konu ettiği sürekli işgöremezlik tazminatının hesaplanması için alınan ve mahkemenin de benimsediği 23.12.2013 tarihli bilirkişi raporunda, davacının hesaba esas gelirinin asgari ücret olarak kabulünde bir usulsüzlük yoktur. Ancak, dosya kapsamına göre evli olan davacının, çocuk sahibi olup olmadığı konusunda herhangi bir tespit bulunmadığı halde; bilirkişi tarafından, evli ve bir çocuklu- eşi çalışmayan kişi için öngörülen AGİ dahil edilmiş asgari ücret miktarının esas alınması hatalıdır. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda mahkemece; davacının kaza tarihindeki medeni durumu, çocuk sayısı konularının da tespitini sağlayacak biçimde detaylı ekonomik sosyal durum araştırmasının yaptırılmasından sonra; davacının işlemiş dönem ile işleyecek aktif dönemdeki gelirinin AGİ dahil edilmiş asgari ücret olarak ve pasif dönemdeki gelirinin, AGİ hariç asgari ücret olarak esas alınması suretiyle tazminatın hesaplanması konusunda ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 06/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.