10. Hukuk Dairesi 2015/24839 E. , 2016/3355 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, eşinden boşanmasına rağmen fiilen birlikte yaşamayı sürdüren davalıya ödenen yersiz aylıkların tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği üzere davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 30.10.2003 tarihinde kesinleşen davalıya, yaşamını yitiren ve 506 sayılı Kanunun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı kurumca kesilerek, 01.11.2008-28.02.2012 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği, anılan borcun tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56"ncı maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Somut olayda; davalı ve eşinin 30.10.2003 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, ardından 28.11.2011 tarihinde yeniden evlendikleri; 29.08.2012 tarihli Sosyal Güvenlik denetmeninin hazırlamış olduğu rapor kapsamına göre, kolluk tarafından tanzim edilen 19.03.2012 tarihli tutanakla davalı ve eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiğinin, yine dava konusu dönem içerisinde davalı ve eşinin aile hekimlerinin aynı olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği fakat ,dosya kapsamında Kurum tarafından tanzim edilen rapor ekinde, anılan tutanak ve belgelerin mevcut olmadığı dikkate alındığında; Mahkemenin davanın reddine ilişkin değerlendirmesi, eksik incelemeye dayanmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle Kurum tarafından tanzim olunan denetim raporunun aksi ispat oluncaya kadar geçerli belgelerden olduğu gözetilmek suretiyle, rapor kapsamında değinilen anılan kolluk tutanağı ile aile hekimliğini belirleyen belgeler araştırılarak celp edilmeli, ardından mahkemenin kabulünün aksine dava konusu dönem içerisinde adres izleme raporu esas alınarak davalı ve eşinin beyan ettikleri adreslerde görev yapan muhtar ve azalarının kanaat edinmeye yetecek sayıda tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, çelişki oluşursa giderilmeye çalışılmalı; mahkemenin yazdığı müzekkereye verilen, Ocak 2013 tarihli, davalının boşandıkları dönemde annesiyle yaşadığına ilişkin Kolluk tutanağının içeriğini teyit etmek amacıyla ,yeniden bu kez davalının annesinin kayıtlı adresinde araştırma yapılmalı; Davacı Kurumun rapor sonuç kısmındaki suç duyusunda bulunulmasına ilişkin değerlendirme uyarınca ,bu hususta soruşturma yada kovuşturma sürecinin başlayıp başlamadığı irdelenip varsa ceza dosyası celp edilerek içeriğinde yer alan beyan ve belgeler incelenmeli; yine davalı ve eşinin ayrı ayrı ilgili oldukları seçim kurullarından boşanma tarihinden itibaren talep sonuna kadar icra edilen seçimlere ilişkin ayrıntılı seçmen geri izleme belgeleri dosya arasına alınarak adres, sandık, sıra noları karşılaştırılmalı; davalı ile eşinin kayıtlı adresleri yönünden ayrı ayrı bu kez geniş kapsamlı, titizlikle ve bilgi edinilen şahısların isim yada sıfatları da tutanağa eklenmek suretiyle yeniden Kolluk araştırması yapılmalı, beyan edilen adreslerde dava konusu dönemde fiilen oturup oturmadıkları, birlikte yaşayıp yaşamadıkları araştırılmalı; medula sisteminde davalı ve eşinin kayıtları araştırılmalı, böylece “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.