Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5905
Karar No: 2019/1432

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/5905 Esas 2019/1432 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/5905 E.  ,  2019/1432 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili ile davalı ... ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Kadastro çalışmaları sırasında ... ili, Merkez ... köyü, ... mevkiinde bulunan; 106 ada 28 parsel sayılı 4176,92 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hali arazi niteliğiyle belgesizden davalı-birleşen dosya davacısı-asli müdahil Hazine adına;
    106 ada 29 parsel sayılı 1478,24 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bahçe niteliğiyle birleşen dosya davalısı-asli müdahil Mehmet ... adına;
    106 ada 30 parsel sayılı taşınmaz tarla niteliğiyle ... adına tespit edilmiştir.
    Davacı ... vekili 13.03.2006 tarihli dava dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazların, tespit gördüğü ... köyünün değil; davacı ... köyünün mülki sınırları içinde ve ... mevkiinde bulunduğu ve köye ait mera olduğu ancak kadastro çalışmaları sırasında yanlış tespit edildiği iddiasıyla dava açmış ve haksız tespitin iptali ile taşınmazların ... adına mera niteliğiyle tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Yargılama esnasında Hazine tarafından aynı tarihli dilekçe ile 106 ada 30 sayılı parsele ilişkin açılmış olan ... Kadastro Mahkemesinin 2011/54 Sayılı dosyası eldeki dava dosyası ile birleştirilmiş, davalı Hazine vekili ve davalı ... Bayantemur vekili 106 ada 29 parsel sayılı taşınmaz yönünden müdahale talebinde bulunmuşlar, yapılan yargılama sonucunda davacı ... kişiliğinin ve asli müdahil ...’un davasının reddine, asli müdahil ve davacı Hazinenin 106 ada 29 parsel sayılı taşınmaza yönelik açtığı davanın kabulüne, 106 ada 30 parsel sayılı taşınmaza yönelik açtığı davanın reddine ve 106 ada 28 ve 30 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tesciline, 106 ada 29 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağının iptaliyle orman vasfıyla Hazine adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm asli müdahil ve birleşen dosya davacısı Hazine vekili, asli müdahil ve birleşen dosya davalısı ... vekili ile davalı ... ... tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 03/12/2015 gün ve 2015/10806 E.-12230 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararı özetle: “Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı son oturumda oluşturulan kısa kararda mahkemece 106 ada 28 parselden bahsedilmemesine rağmen gerekçeli kararın hüküm fıkrasında adı geçen parselin tespit gibi tesciline karar verilmiştir. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz; kısa
    kararla gerekçeli kararın çelişik olması mutlak bozma nedeni oluşturur.” şeklindedir.
    Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra; davacı ... kişiliğinin ve asli müdahil ...’un davasının reddine, asli müdahil ve davacı Hazinenin 106 ada 29 parsel sayılı taşınmaza yönelik açtığı davanın kabulüne, 106 ada 30 parsel sayılı taşınmaza yönelik açtığı davanın reddine ve 106 ada 28 ve 30 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tesciline, 106 ada 29 parsel sayılı taşınmazın “tespit tutanağının” iptaliyle orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından 106 ada 30 parsel yönünden; davalı ... ... tarafından 106 ada 29 parsel yönünden temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan ve 28/02/2006-29/03/2006 tarihleri arasında ilan edilen arazi kadastrosu vardır.
    Dava konusu 106 ada 29 nolu parsel bahçe vasfıyla Mehmet ... adına; 106 ada 30 nolu parsel tarla vasfıyla ... adına tespit görmüş olup mahkemece 106 ada 29 parsel sayılı taşınmazın “tespit tutanağının” iptaliyle orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, 106 ada 30 parsel sayılı taşınmazın ise tespit gibi tesciline karar verilmiş olup verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyleki;
    Ziraat ve orman bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazların genel eğiminden bahsedilmiş ise de parsel bazında eğim belirlemesi yapılmamış, eğimin neye göre belirlendiği, klizimetre ile ölçülüp ölçülmediği açıklanmamış, taşınmazların niteliğinin saptanması bakımından taşınmazların bulunduğu yeri kapsar tespit tarihinden 20 yıl öncesini gösteren resmî belgeler getirtilerek keşifte uygulama yapılmamış, zirai ve orman bilirkişi raporlarında keşif tarihinde taşınmazlar üzerinde bulunan ağaçların yaşları ve niteliği bildirilmediğinden taşınmazların evveliyatının orman olup olmadığı ve gerçek kişi davalılar lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda tereddüt oluşmuş ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde açıklanan davalı gerçek kişilerin senetsiz ve belgesizden suluda 40 dönüm ve kuruda 100 dönümden fazla taşınmaz edinip edinmedikleri hususunda da mahkeme yazı işleri ile kadastro ve tapu sicil müdürlüklerinden ayrıca araştırma yapılmamış olması da doğru görülmemiştir.
    3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tespit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
    Kabule göre de mahkemece 106 ada 29 parsel sayılı taşınmazın “tespit tutanağının” iptaliyle orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmişse de kadastro tutanağının iptaline denilmesi hatalı olup ""kadastro tespitinin iptaline"" denilmesi gerekmektedir.
    Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
    O halde, mahkemece dava konusu bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir fen ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E. K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03/03/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklık olup olmadıkları değerlendirilmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmelidir.
    Dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ile yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bir orman, bir fen ve bir ziraat bilirkişi kurulu aracılığıyla incelenerek dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü taşınmazların niteliği üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları ve tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı; yine imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte
    tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar-ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı; çekişmeli taşınmaza ilişkin imar çalışması yapılıp yapılmadığı araştırılmalı; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesine göre tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40; kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir hükmü gereğince davacının belgesiz zilyetlik yoluyla kazandığı toprak olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden çekişmeli taşınmaz dışında, başka taşınmazlar için salt zilyetlik nedenine dayalı olarak açtığı bir başka tescil davalarının bulunup bulunmadığı mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli şayet yasal sınırların geçildiği anlaşılırsa dava konusu taşınmazlar yönünden davacıya tercih hakkı tanınmalı tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekili ile davalı ... ..."un temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/03/2019 günü oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi