18. Ceza Dairesi 2017/3890 E. , 2017/13590 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Sanık ... hakkındaki hakaret suçuna ilişkin davanın şikâyetten vazgeçme nedeni ile düşürülmesine, sanık ... hakkındaki hakaret suçu yönünden açılan davada, suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeni ile beraatine, kasten yaralama suçun yönünden ise, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Erzurum 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/281 esas, 2016/402 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 29/03/2017 gün ve 19277 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Sanık ... hakkında, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 31/03/2016 tarihli iddianame ile açılan kamu davasında, yaralama suçu yönünden bir karar verilmemiş olmasında isabet görülmemiş ise de, anılan suça ilişkin zamanaşımı süresince mahkemesince her zaman karar verilmesinin mümkün olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, taraflar arasında trafikte yaşanan tartışma neticesinde karşılıklı olarak birbirlerine küfür ettikleri ve sanık ..."in, diğer sanık ..."u yumruk vurmak suretiyle yaraladığı somut olayda,
1- Mağdur ..."in, 26/05/2016 tarihli duruşmada, şikâyetinden vazgeçtiğini beyan etmiş olması karşısında, sanık ..."a isnat edilen ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1. maddesi kapsamında kalan hakaret suçunun takibi şikâyete bağlı suçlardan olduğu gözetilerek, sanık hakkındaki kamu davasının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/8. maddesi hükmünce düşürülmesine karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şekilde beraat hükmü kurulmasında,
2- Müşteki ..."un, yine 26/05/2016 tarihli duruşmada, şikayetçi olduğunu beyan etmiş olması karşısında, sanık ... hakkında yargılamaya devam olunarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, sanık hakkında düşme kararı verilmesinde,
3- Sanık ... hakkında iddianamede yer almayan kasten yaralama suçu yönünden de hüküm kurularak, 5237 sayılı Kanun’un 86/2, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Sanık ... hakkında yaralama suçu açısından zamanaşımı süresince hüküm kurulabileceği değerlendirilerek dosya görüşüldü:
1) “1” ve “2” numaralı bozma istemleri açısından yapılan incelemede;
5237 sayılı TCK"nın 131/1. maddesinde, “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır." hükmüne yer verildiği,
Aynı Kanun"un 73. maddesinin 4. fıkrasında ise, “Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür." hükümleri düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında da, “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı yada soruşturma yada kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir." hükmü yer almaktadır.
İncelenen dosyada; mağdur ..."in 26.05.2016 tarihli duruşmada şikayetinden vazgeçtiği ve aynı duruşmada sanık ...’un, şikayetten vazgeçmeyi kabul ettiğine dair beyanda bulunduğu anlaşılmasına karşın, sanık ... hakkında hakaret suçundan açılan kamu davasının, TCK’nın 73/4 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, şikayetten vazgeçme beyanı ve buna ilişkin sanık ...’un kabulü dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
Ayrıca, müşteki ...’un 26.05.2016 tarihli aynı duruşmada, sanık ... hakkında şikayetçi olduğunu beyan etmesine karşın, sanık ... hakkında yargılamaya devam edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, şartları oluşmamasına karşın sanık ... hakkında hakaret suçundan düşme kararı verilmesi hukuka aykırıdır.
2) “3” numaralı bozma istemi açısından yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2012 gün ve 3/270-88 sayılı kararında belirtildiği üzere; ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanunun 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
CMK"nın 225. maddesinde yer alan; “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir” şeklindeki düzenleme gereğince de hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Anılan yasal düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya açıkça aykırılık oluşturacaktır.
Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak da ifade edilen bu ilke uyarınca, hâkim ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuksal çözüme kavuşturacaktır.
İnceleme konusu somut olayda; Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının 31.03.2016 tarihli iddianamesiyle, sanık ... hakkında yalnızca hakaret suçundan dava açılmasına karşın, 26.05.2016 tarihli hükümde, yaralama suçunun sabit olduğu kabul edilerek, açılmamış suçtan sanık ...’un mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, yapılan açıklamalara göre yerinde görüldüğünden,
1) Sanıklar ... ve ... hakkında, Erzurum 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/281 esas, 2016/402 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak üzere BOZULMASINA,
2) Aynı madde uyarınca, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 27.11.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.