4. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/2597 Karar No: 2020/3357 Karar Tarihi: 13.10.2020
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/2597 Esas 2020/3357 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2020/2597 E. , 2020/3357 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekilleri Avukat ..., Avukat ..., Avukat ..., Avukat ..., Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 24/04/2013 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/12/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava; trafik kazası nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillleri tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili; 30/09/2009 tarihinde ... ili, ... caddesi üzerinde seyir halinde bulunan davalı kamyonet sürücüsünün şerit ihlali yaparak, müvekkilinin içerisinde yolcu olarak bulunduğu araca çarpması neticesinde müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, davalı sürücünün asli kusurlu, müvekkilinin kusursuz olduğunu beyan ederek, kaza nedeni ile oluşan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece verilen 16/09/2015 tarihli, 2013/99 esas, 2015/345 karar sayılı ilk kararda: manevi tazminat davasının belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağı gerekçesi ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş; kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 07/03/2016 tarihli, 2015/16988 esas ve 2016/2831 karar sayılı ilamında "Manevi tazminat, niteliği itibariyle belirsiz alacak davası olarak istenemez ise de, dava dilekçesinde 50.000,00 TL manevi tazminat talep edildiği belirtildiğine göre belirtilen bu miktar üzerinden işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir." şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak verilen kararın gerekçesinde bu kez asıl alacağa haksız fiil tarihinden itibaren faiz yürütüldüğü belirtilmiş; ancak kısa kararda ve hüküm fıkrasında faize ilişkin talep konusunda herhangi bir hüküm tesis edilmemiştir. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında veya gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişkili olması hali mutlak bozma sebebidir. Bozmadan sonra mahkemenin önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğine, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nca 10/04/1992 gün ve 7/4 sayıyla karar verilmiştir. Bu durumda, mahkemece hüküm fıkrası ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harçların istek halinde geri verilmesine 13/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.