Esas No: 2010/8760
Karar No: 2010/13386
Karar Tarihi: 14.12.2010
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/8760 Esas 2010/13386 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ÜSKÜDAR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
TARİHİ : 04/06/2009
NUMARASI : 2007/248-2009/155
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, çekişme konusu 715 ada 1, 714 ada 2, 739 ada 1 ve 736 ada 9 parsel sayılı taşınmazlarda 2/3 pay sahibi V.. E.."nun, Türk Vatandaşı olup, 29.05.1959 tarihinde öldüğünü; F.. S.. (Ö..) isimli kişinin V.. E.."nun tek mirasçısı olduğuna ilişkin aldığı veraset belgesine istinaden adına intikalini sağladıktan sonra, bu şekilde edindiği tüm payı satış yoluyla elden çıkarttığını, F.. S.. (Ö..) adına intikale dayanak anılan veraset ilamının Üsküdar 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 6.10.1987 günlü, 1978/ 51 esas, 1987/ 1358 karar sayılı kararıyla iptal edilerek, Arnavut uyruklu A.., R.. ve H.."ın sadece taşınır mallar yönünden V.. E..mirasçıları olduklarına, taşınmazlar yönünden ise, iki ülke arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) bulunmadığından 2644 sayılı Tapu Kanunun 35. maddesi hükmü gereğince Hazinenin mirasçı olduğunun tespitine karar verildiğini ve kesinleştiğini, yolsuz tescil durumunun söz konusu olduğunu; çekişme konusu taşınmazlarda, F..S.. (Ö..)"dan satın almak suretiyle edindikleri pay halen adlarına kayıtlı bulunan davalılar ile birlikte bu şekilde edinenlerden satın almak suretiyle kayıt maliki olan davalıların iyiniyetli olmadıklarını ileri sürerek tapu iptali ve Hazine adına tescilini istemiştir
Asli müdahiller V.. E.."nun A.. uyruklu mirasçıları; 31.10.2003 tarihinde hasımsız olarak açtıkları veraset davası sonucu V.. E.."nun Arnavut uyruklu mirasçıları olduklarına dair Eyüp 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.10.2004 tarih 2003/1020 esas, 2004/ 1068 karar sayılı veraset ilamını ibraz ederek, Hazinenin açmış olduğu eldeki davada, mirasbırakanları V..E.."ya ait çekişme konusu taşınmazlardaki 2/3 oranındaki payların davalılar adlarına tapu kayıtlarının iptali ve adlarına tescilini talep etmişlerdir.
Bir kısım davalılar, Türk Medeni Kanunun 1023. maddesi gereğince, sicilin aleniyeti ve güvenirligi ilkesi gereği, taşınmazı sicilden edinen iyiniyetli kişiler olduklarını, iktisapları korunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, diğerleri davaya yanıt vermemişlerdir
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazlardaki 1/3 pay yönünden davanın açılmamış sayılmasına, miras bırakan V.. E.."ya ait 2/3 pay yönünden ise; asli müdahillerin davasının reddine, çekişme konusu ..ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, diğer çekişme konusu 715 ada 1,.. ada 2 ve ..ada 1 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise davacı Hazinenin davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine vekili, asli müdahiller vekili ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.12.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Hazine vekili Avukat Ö.. B.. ile diğer temyiz edenler vekilleri Av.S.. Ö.., Av.G.. A.., Av.Ş. T.., Av.R.. Ö.., Av.Y.. C.. ile temyiz edilen vekili Av.S.. K.., Av.H.. E.. T.., Av. I.. T.., davalı asil M.. Ç..geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vekili avukat ile temyiz edilenler vekili avukatlar ile temyiz edilen asiller gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; .. ada 1, 714 ada 2,..ada 1 ve 736 ada 9 parsel sayılı taşınmazların paylı mülkiyet üzere olduğu ve taşınmazlarda V.. E.."nun 2/3 oranında payının bulunduğu; 1/3 payın ise haklarındaki dava takipsiz bırakılan diğer davalılara ait olduğu, 1/3 paya yönelik davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, sözü edilen 1/3 pay yönünden bir temyiz itirazının bulunmadığı ve anılan açılmamış sayılma kararının çekişme konusu taşınmazlardaki 1/3 pay yönünden kesinleşmiş olduğu, eldeki davanın V.. E.."ya ait 2/3 paya ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosya içeriği ve kayıtların tetkikinden; çekişmeli taşınmazlardaki 2/3 pay sahibi V. E.."nun, Türk Vatandaşı olduğu, 29.05.1959 tarihinde öldüğü; F.. S.. (Ö..) isimli kişinin hasımsız olarak açtığı veraset davası sonucunda, Üsküdar Sulh Hukuk Mahkemesinin 28.12.1977 günlü, 1977/2426 esas, 1977/2243 sayılı kararıyla V. E."nun tek mirasçısının F.. S.. (Ö..) olduğuna karar verildiği; F. S. (Ö.)"inde bu veraset ilamına istinaden, V..E.."nun çekişme konusu taşınmazlardaki 2/3 payını üzerine intikalini sağladıktan sonra, bu şekilde edindiği tüm payı 1978-1980 yılları arasında satış yoluyla elden çıkarttığı, kayden bir ilgisinin kalmadığı; F.. S.. (Ö..)"dan satın almak suretiyle edindikleri pay halen adlarına kayıtlı bulunan şahıslar ile birlikte diğer edinenlerden satın almak suretiyle kayıt maliki olan kişilerin eldeki davada davalı olarak yer aldıkları; sonradan dava dışı kişiler tarafından F.. S.. (Ö..)"dan aleyhine açılan ve Türk uyruklu V..E.nun Arnavut uyruklu olduğu anlaşılan mirasçılarının ve Hazinenin asli müdahil olduğu verasetin iptali davası sonucunda, Üsküdar 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 6.10.1987 günlü, 1978/51 esas, 1987/1358 sayılı kararıyla, Arnavut uyruklu A.., R. ve H."ın sadece taşınır mallar yönünden V. E. mirasçıları olduklarına, taşınmazlar yönünden ise, iki ülke arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) bulunmadığından 2644 Sayılı Tapu Kanunun 35. maddesi hükmü gereğince" taşınmazlara ilişkin sadece Hazinenin mirasçı olabileceği" gerekçesiyle Hazinenin mirasçı olduğunun tespitine ve bu nedenlerle F.. S.(Ö..) tek mirasçı olarak kabulüne ilişkin Üsküdar Sulh Hukuk Mahkemesinin 28.12.1977 günlü, 1977/2426 esas, 1977/2243 karar sayılı veraset ilamının iptaline karar verildiği ve yasal yollardan geçmek suretiyle kesinleştiği; bunun üzerine davacı Hazinenin, Üsküdar 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1978/51 esas, 1987/1358 karar sayılı veraset ilamına dayanarak, V. E.."nun çekişme konusu taşınmazlardaki 2/3 payın
davalılar üzerindeki sicil kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istediği; aynı mirasçılık belgesinde V.E."nun Arnavut uyruklu mirasçıları olduğu saptanan R., H. ile A."ın 19.9.1986 tarihinde ölümü nedeniyle eş ve çocukları B., E., N., F. ve B."ın, 31.10.2003 tarihinde hasımsız olarak açtıkları veraset davası sonucu V. E."nun Arnavut uyruklu mirasçıları olduklarına dair Eyüp 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.10.2004 tarih 2003/1020 esas, 2004/ 1068 karar sayılı veraset ilamını ibraz ederek, Hazinenin açmış olduğu eldeki davada, mirasbırakanları V. E."ya ait çekişme konusu taşınmazlardaki 2/3 oranındaki payların davalılar üzerindeki tapu kayıtlarının iptaliyle, adlarına tescil talebiyle harç yönünden adli mühazeret kararıda alarak asli müdahale talebinde bulundukları görülmektedir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, asli müdahillerin Arnavut uyruklu oldukları ve miras yoluyla taşınmaz elde etmelerine yasal açıdan olanak bulunmadığı gerekçesiyle davalarının reddine; iptal edilen veraset ilamıyla taşınmazlardaki V. E. payının intikalini sağlayan F. S.(Ö.)"nın satış yaptığı ve halen üzerlerinde sicil kaydı bulunan davalılardan N. H., İ. K., S. K., Y. G., Y. T., N. D., M. Ç. ve Ş. B. mirasçıları E. B.,İ. B.,Y.B. ve İ.B. "ın birinci el durumunda bulundukları, adlarına sicilin yolsuz oluştuğu bu nedenle edinimlerinin korunamayacağı gerekçesiyle adı geçenlere yönelik Hazinenin davasının kabul edildiği; F. S.(Ö.)"dan edinenlerden satın alanlar ile onlardan sonraki el durumunda olan maliklerin iyiniyetli oldukları, TMK"nun 1023 maddesinin koruyuculuğu altında bulundukları, iktisaplarının geçerli olduğu kabul edilerek haklarındaki davanın reddine karar verildiği; kararın, davacı Hazine, asli müdahiller V. E."nun Arnavut uyruklu mirasçıları; haklarındaki dava kabul edilen davalılar M. Ç., İ. K., S. K., Y. G., Y.T., N. D. ve Ş. B. mirasçıları E..B.,İ. B.,Y. B. ve İ. B. ile haklarındaki dava reddedilen davalılardan Ş. Y. tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
Gerçektende, çekişme konusu taşınmazlarda 2/3 pay sahibi olan V. E."nun Türk Vatandaşı olduğu ve 29.05.1959 tarihinde öldüğü sabittir.
Bilindiği üzere, TMK"nun 575. maddesi (743 sayılı Kanuni Medeninin 517. maddesi ) hükmü gereğince, miras, miras bırakanın ölümüyle açılır. Aynı Yasanın 599. maddesi uyarınca, varsa mirasçıları ölüm anında tereke üzerinde yasal olarak hak sahibi olurlar. Miras bırakandan intikal eden taşınmazlar bakımından da TMK"nun 705. maddesi hükmü gereğince tescilden önce mülkiyet hakkına haiz olurlar.
Buna rağmen, miras bırakanın hiç bir mirasçısı bulunmaz ise, o takdirde TMK"nun 501. maddesi hükmünce (743 Sayılı Kanuni Medeninin 448. maddesi) Hazinenin son mirasçı olarak tereke üzerinde hak sahibi olacağı tartışmasızdır.
Somut olayda; Hazineninde müdahale yoluyla taraf olduğu ve derecattan geçerek kesinleşen Üsküdar 2.Sulh Hukuk Mahkemesine ait 978/51 esas sayılı mirasçılık belgesinde, çekişme konusu taşınmazlarda 2/3 pay sahibi olan V.E."nun mirasçısız olmadığı, aksine Arnavut uyruklu eldeki davanın asli müdahilleri R., H. ile A."ın; A."ın ölümüylede eş ve çocukları B., E., N., F. ve B."ın V.E.u mirasçıları oldukları açıktır.
Öyleyse, Hazinenin son mirasçı sıfatıyla çekişme konusu taşınmazlarda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının varlığından bahsedilemez. Öte yandan, çekişme konusu taşınmazlardaki V.E."dan gelen 2/3 pay yönünden Arnavut uyruklu kişilerin kaçak ve yitik kişilerden olmadıkları, bu sebeple ve bu konudaki mevzuat hükümleri ile beraber 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 18/2. maddesinde öngörülen, kanunlar gereği Devlete kalan taşınmazlardan olduğu kabul edilemeyeceği gibi anılan payın Devlete kalmadığı da sabittir.
Bu durumda, davacı Hazinenin çekişme konusu edilen taşınmazların ve bunlardaki söz konusu çekişmeli payların mülkiyetini edineceğinden söz etme olanağı bulunmadığı gibi, gerek 6.1.2005 tarihinde yürürlükten kaldırılan 28.4.1961 gün ve 5/1142 Sayılı Kararname hükmü ve gerekse 2644 Sayılı Tapu Kanunun, 19.7.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 Sayılı Yasa ile bazı ilaveler getirilen 35. maddesi hükmü, aralarında karşılıklılık ilkesi bulunmayan Devlet vatandaşlarına ait taşınmazların mülkiyetinin Hazineye ait olacağına ilişkin bir hüküm içermemekte, aksine, sicil kaydının muhafaza edilmesiyle birlikte yabancı uyruklu kişilerin temliki tasarrufları önlenmiş ve yabancı uyruklu kişilerin kanuni miras yoluyla edindikleri taşınmazlar ve sınırlı ayni hakların intikal işlemlerinin yapılarak tasfiyeye tabi tutulacağı öngörülmüştür.
Esasen, dosya içerisinde bulunan Dış İşleri Bakanlığı Emlak Daire Başkanlığına ait 3 Haziran 2005 tarihli, 940-30/2005/KOED/238169 sayılı yazıylada, Arnavutluk ile Türkiye arasında miras yoluyla taşınmaz edinilebileceğinin bildirildiği görülmektedir. Bu düzenleme karşısında Üsküdar 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 6.10.1987 gün ve 1978/51 Esas 1987/1358 sayılı veraset ilamına değer izafe edilmemiştir.
Bunun yanı sıra, aynı yönde hüküm içeren 5718 Sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılan 2675 sayılı yasanın 22. maddesi ve 5718 sayılı Yasanında 20. maddesinin 3. fıkrası da aynen " Türkiyede bulunan mirasçısız tereke Devlete kalır " hükmünü içermekte olup, mirasçısı bulunan tereke üzerinde Hazinenin mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı kabul edilmiştir.
O halde, yukarıda açıklanan tüm bu ilkeler ve yasal düzenlemeler gözetildiğinde, Hazinenin, somut olay bakımından dava hakkının varlığının tasfiye hükümlerinden kaynaklanacağı tartışmasız olup, kendi adına tapu iptal ve tescil istekli Hazinenin davasının bu istek bakımından reddine karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Diğer taraftan; çekişmeli taşınmazlardan 736 ada 9 parsel sayıl taşınmaz yönünden davanın reddine karar verildiği; iş bu taşınmazda V.. E."ya ait 2/3 payın, F. S. (Ö. )"nın satışından sonra paydaş olanlar ile diğer 1/3 payın sahibi olan paydaşların taraf olduğu Üsküdar 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/43 esasında kayıtlı ortaklığın giderilmesi davası sonucunda, ortaklığın satış yoluyla giderilmesine ilişkin verilen karar üzerine yapılan ihale ile taşınmazda pay satın alan tüm paydaşların, taşınmazın tamamını davalı S. T."na 30.6.2004 tarihinde satış yoluyla temlik ettikleri, davalı S. T."nun ediniminde kötüniyetli olmadığı, TMK"nun 1023. maddesinin koruyuculuğunda bulunduğu isabetle değerlendirilerek, çekişme konusu 736 ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın tümden reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Buna görede, davacı Hazine ile asli müdahillerin (varsa sicillerin tutulmasından kaynaklanan tazminat hakları, bu hususu ayrı bir dava konusu yapabilecekleri nedeniyle) sair temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Temyiz edenler, davacı Hazinenin ve davaya asli müdehil sıfatıyla katılan V. E."nun Arnavut uyruklu mirasçılarının diğer temyiz itirazları ile davalıların tüm temyiz itirazlarına gelince; hemen belirtilmelidirki, V. E."nun Türk vatandaşı olduğu, mirasçılarının ise Arnavut uyruklu oldukları sabit oup, bu husus tarafların ve Mahkemeninde kabulündedir. Yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetildiğinde, asli müdahil olan Arnavut uyruklu kişilerin V. E."nun mirasçıları olmaları sebebiyle onun terekesi üzerinde miras haklarının bulunduğu ve buna göre şayet taşınmazlar intikal görüp, el değiştirmemiş olsaydı tasfiyeye tabi tutulmak üzere V.E. mirasçıları adına intikal ettirilip, tescil edilmeleri gerekirdi.
Oysa somut olayda; aksi iptal edilmekle sabit olan F.. S. (Ö.)"in" mirasçılığını gösteren veraset ilamı uyarınca, çekişme konusu taşınmazlardaki V. E."ya ait 2/3 payın, F. S. (Ö.) üzerine intikali sağlanmış, F. S. (Ö.) "da adına intikal ettirdiği payları satış yoluyla üzerinde kayıtlı pay kalmayacak şekilde elden çıkarmış ve halen bazı payların sicillerinin F. S.(Ö.) "dan edinenler üzerinde, bazı paylarında sicilleri onlardan edinenlerin üzerinde bulunduğu kayden sabittir.
Bilindiği üzere, 27.12.1939 tarih 11/60 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sicil kayıtlarını üzerine intikal ettiren F. S.. (Ö.) ilk el, ondan sonra edinenler ise ikinci ve bundan sonra edinenler ise sonraki el durumundadırlar.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun 1023. maddesi gereğince, sicilin aleniyeti ve güvenirligi ilkesi gereği, taşınmazı sicilden edinen iyiniyetli ikinci el ve ondan sonraki ellerin iktisapları korunabilecektir. Oysa, birinci el durumunda olan kişinin iktisabı (F."nın) gerçeği yansıtmayan ve hukuken korunmasına olanak bulunmayan belgeye dayalı olması ve yolsuz tescil niteliği taşıması sebebiyle TMK"nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan istifadesine yasal açıdan cevaz yoktur.
Ne varki, haklarındaki dava kabul edilen F. S. (Ö.) "dan satın almaları sebebiyle halen sicil kaydı üzerinde bulunan davalılar ikinci el konumunda oldukları halde, Mahkemece, yanılgılı değerlendirmeyle birinci el oldukları kabul edilerek haklarındaki davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.Esasen, bunlar yönünden de TMK"nun 1023. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde araştırma yapılması gerekirdi. Böyle bir araştırmanın yapılması sonucunda, edinmelerinin korunamayacağının anlaşılması halinde ise, anılan kişiler üzerinde bulunan kayıtların V. E."nun, Arnavut uyruklu mirasçıları adına tescil edilmesi gerektiğide kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma,toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı,kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyiniyetli gözükeni değil,gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
Somut olayda ise; Mahkemece, ikinci ve ondan sonraki eller bakımından çekişme konusu 715 ada 1, 714 ada 2 ve 739 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde hükme yeterli bir araştırma, inceleme ve soruşturma yapıldığını söyleme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, çekişmeli 715 ada 1, 714 ada 2 ve 739 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, tarafların delillerinin eksiksiz toplanması, toplanan ve toplanacak olan delillerin birlikte değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
O halde, hükmü temyiz eden davacı Hazinenin, asli müdahillerin ve davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 825.00."şer-TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 14.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.