2. Ceza Dairesi 2013/18728 E. , 2013/28847 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 2 - 2013/82278
MAHKEMESİ : Ceyhan 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/01/2013
SUÇ : Karşılıksız yararlanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi gereğince; sanığa "6 aylık süre içinde doğan zararı giderdiği takdirde hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verileceği hususunda" bildirimde bulunulduğu belirlenerek yapılan incelemede ;
Fiilin suç oluşturmaması nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan beraat kararı verilemeyeceği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve dairemizin uyum gösteren kararlarının da bu yönde olduğu gözetilmeden 5271 Sayılı CMK"nın 193/2. maddesine yanlış anlam verilmek suretiyle sanığın sorgusu yapılmadan delil takdiri yoluna gidilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 05.12.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I OY
Ceza yargılamasında asıl olan sanığın savunmasının alınması olup bu kuralın istisnaları 5275 sayılı CMK.nun 193/2 ve 195 nci maddelerinde düzenlenmiştir. CMK.nun 193/2. maddesindeki düzenleme" Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir" biçimindedir. Yasanın metni titizlikle ilcelendiğinde "sanık" tan sözedilmekte olup aynı yasanın tanımları düzenleyen 2. maddesinde sanık " Kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişi" olarak tanımlanmıştır. Ortada açılmış bir ceza davası olacak, mahkeme delilleri toplayacak, mahkumiyet dışında bir karar vermesi kanısına varınca sanığın savunmasını almadan kararını verecektir. Anılan düzenleme 3842 sayılı CMK.nun da da bulunmasına rağmen 5271 sayılı CMK.nun genel sistematiği incelendiğinde Cumhuret Savcısına delil taktiri yetkisi verildiği (CMK. m. 170 ve 171), ceza davasının açılmasının mahkemece iddianamenin kabulü kararına bağlı olduğu (CMK. m. 174) görülmektedir. Yeni getirilen düzenlemelere göre önceki CMUK. döneminde olduğu gibi derhal beraat kararı verilebilecek hallerde ceza davası açılmasından sözedilemez. Zira iddianamenin iadesi bu sıkıntıları önlemek için getirilmiştir. Kişilerin "sanık" konumuna oturtulması ve sonrasında beraat kararı ile davanın sonuçlandırılması yeni CMK. nun genel felsefesi ve onun en önemli dayanağı olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile bağdaşmamaktadır. Sorgu bir delil toplama aracı değil savunma aracıdır. Ülkemizde ceza yargılamalarının temel sorunlarından biri, sanık sorgusunun yapılamaması nedeniyle yargılamaların uzamasıdır. Uzun yargılama AİHM. de Türkiye aleyhine sonuçlanan hak ihlalleri nedenlerinin başında gelmektedir. Sanığın, mahkumiyet kararı dışında hakkında verilecek bir karar için sorgusunun yapılması amacıyla özgürlüğü kısıtlayıcı "Zorla getirme", "yol tutuklamaları" sanıklara bir hakkı kullandırma yolunda çok daha ağır hak ihlallerine neden olacaktır/olmaktadır.
Yüksek Yargıtay önceki CMUK. döneminde verilmiş kararlarında ısrar etmemekte olup YCGK.nun 20.10.2009 gün ve 11-89/243 sayılı kararın gerekçesi de bunu göstermektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında sayın çoğunluğun buna ilişkin bozma düşüncesine katılmıyorum.