Esas No: 2021/13288
Karar No: 2022/1914
Karar Tarihi: 11.03.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2021/13288 Esas 2022/1914 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2021/13288 E. , 2022/1914 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇLAR :Nitelikli kasten öldürme, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan
HÜKÜMLER :A) ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/12/2018 tarih ve 2015/58 Esas, 2018/475 sayılı kararı ile;
1) Sanık ... hakkında:
a)Nitelikli kasten öldürme suçundan açılan kamu davasının sanığın ölmüş olması sebebiyle kamu davasının TCK’nin 64/1. maddesi delaletiyle CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca düşürülmesine,
b) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan açılan kamu davasının sanığın ölmüş olması sebebiyle kamu davasının TCK’nin 64/1. maddesi delaletiyle CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca düşürülmesine,
c) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan suçundan açılan kamu davasının sanığın ölmüş olması sebebiyle TCK’nin 64/1. maddesi delaletiyle CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca düşürülmesine,
2) Sanık ... hakkında:
a)Nitelikli kasten öldürme suçundan CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca beraatine,
b)Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca beraatine,
c) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyan suçundan CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca beraatine dair karar.
B) ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 22/05/2019 tarih ve 2019/1230 Esas 2019/1209 sayılı kararı ile; “istinaf başvurlarının esastan reddine” dair karar.
TEMYİZ EDENLER :Katılanlar vekilleri, katılan ... ve vekili, katılan ..., müştekiler ..., Berfin Kayacık (Tursun)
TÜRK MİLLETİ ADINA
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 22/05/2019 tarih ve
2019/1230 Esas 2019/1209 sayılı kararının, katılanlar vekilleri, katılan ... ve vekili, katılan ..., müştekiler ... ile ... (...) tarafından 5271 sayılı CMK'nin 291. maddesinde belirtilen süre içinde temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Gereği düşünüldü.
02/09/2013 tarihli iddianame ile; “Olayın meydana geldiği dönemde terör örgütü ile ilişkisi olduğu düşünülen /ihbar edilen/ çocuğu terör örgütüne katılmış olan çok kişi yasadışı olarak ve hileler kullanılarak alınmışlar, Saraykapı'daki JİTEM karargahına götürülmüşler, işkence ile sorguladıktan sonra infaz edilmişlerdir.Bazı durumlarda da suikastlar düzenlenmiş araçlara bomba yerleştirilerek patlatılmış, bu suretle şahıslara gözdağı verilmiştir.
Bölgede bazıları, başa çıkamadığı hasmını, JİTEM’e, bazılarını da PKK ya ispiyonlayarak öldürülmelerini sağlamışlar, bu şekilde bölgede ‘’faili meçhul’’ cinayetler artmıştır.
Yargısız infazların artması, bölge insanının devletten soğumalarına ve dağa gidenlerin sayısının artmasına neden olmuştur. Özellikle ... ve ... gibi tanınan ve sevilen kişilerin öldürülmeleri, Lice ilçesinin iki defa yakılması, çok sayıda vatandaşın öldürülmesi, köylerin yakılması ve boşaltılmaları örgüt tarafından suistimal edilerek halk silahlı isyana teşvik edilmiştir.
Şüpheli Tünay YANARDAĞ'ın olay tarihinde görev yaptığı JİTEM'e mensup olan rütbeli personel ve itirafçıların silahlı çete oluşturarak yaptıkları yargısız infazların bir kısmı ile ilgili olarak açılan davaların birleştirilerek 6 ACM’nin, 2009/477 Esas sırasında ve ... 7 ACM'nin 2013/31 esas sayılı dosyasında görüldüğü bilinmektedir.Bir kısmı ile ilgili olarak da soruşturmalar devam etmektedir.
Olay günü PKK terör örgütünün Lice ilçesine saldırdığına ve Tuğg. ...'ı öldürdüğüne dair herhangi bir delil elde edilememiştir. Nitekim gündüz saatlerinde bir ilçenin basılıp yaklaşık 11 saat boyunca çatışmanın devam etmesine rağmen hiç bir teröristin ölü ya da sağ olarak ele geçirilemediği gibi teröristleri gören kişilerin dahi bulunmaması, aradan geçen 20 seneye rağmen bu eyleme katılanların tespit edilememiş olması PKK terör örgütünün bu saldırıyı gerçekleştirmediğini göstermiştir.
Bu çapta bir eylemin bir albay tarafından planlanıp uygulanması mümkün olmaması karşısında şüphelilerin bu eylemlerinin örgüt faaliyeti kapsamında olduğuna dair delillerin mahkemece değerlendirilmesi gerektiği düşünülmüştür.
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 15.1.2002 gün ve 16176-125 sayılı kararında, terörle mücadele ettikleri gerekçesiyle devlet imkanlarını suç işlemek amacıyla kullanan görevlilerin teşkil ettikleri bir teşekkülle ilgili olarak ;
“Susurluk kazasından sonra Mehmet Ö. sahte kimlikli şahsın, yurt dışında uyuşturucudan mahkum olmuş ve yurt içinde de katliam sanığı olarak aranan ... Ç. Olduğunun anlaşılması, aracı kullananın emniyet görevlisi, araç sahibinin de milletvekili olması karşısında, söz konusu kazanın, ilk değerlendirmede dahi olayın derinliğine, devlet içini de kapsayacak şekilde çok yönlü araştırılmasını gerekli kılmakla, bu bağlamda yapılan soruşturmalarda, ulaşılan bilgi ve belgelerin olayın arkasındaki ilişkilerin çözülmesinin güç, karmaşık ve duyarlı makamları ve görevlileri de kapsayacak ölçüde olduğunu ortaya çıkardığı, haklarında mahkumiyet hükmü kurulan sanıklar dışındaki kimi görevliler ile bunlara yardım edenlerin yargı önüne çıkarılmaları görevi devletin yetkili organlarında olmakla birlikte emniyet teşkilatında görevli olup haklarında kamu davası açılan sanıkların terörle mücadele adı altında yola çıkıp bir süre sonra yasaların kendilerine verdiği yetkileri tam bir sorumsuzluk içinde ve kendi çıkarlarını gözeterek her türlü yasa dışılığı meşru sayıp amaçlarına ulaşmak için her yöntemi uygun yöntem olarak benimseyerek yanlarına kamu görevlisi olmayan kumarhane işleticisi, uyuşturucu kaçakçısı, ile katliam sanığı ve hükümlüsünü de alarak tam bir dayanışma ve işbirliği içinde hareket edip çeteleşme sürecine girmeleriyle eylemlerinin suç tarihi itibariyle TCK.nın 313. maddesindeki suçu oluşturmasının ötesinde Anayasanın 6. maddesindeki “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” hükmüne karşın bir örgütlenme ve yetki kullanımı yoluna gittiklerinin görüldüğü, bunun ise hukuk devleti kuralları içinde savunulur yerinin olamayacağı, terörle mücadele adı altında da olsa açıklandığı gibi hukuk dışı bir örgütlenme ile devletin meşru güçleri gibi güç kullanarak yürürlükteki yasalar yerine kendi güç ve kuralları ile sözde yasalar oluşturmanın, devleti, hukuk devleti olmaktan çıkaracağı, bu koşullarda da güçlünün sözünün geçtiği, nerede başlayıp nerede sona ereceği belli olmayan her türlü yasadışılığın egemen olduğu bir sistem oluşacağı, sonuçta yurttaş-devlet ilişkisinde hukuk kuralları yerine korku ve kaygının geçerli olacağı, bunun da bir Anayasa ve Yasa ihlalinin ötesinde tam bir hukuk ihlali niteliği taşıyacağı ve hukuk devletinin bütünü ile ortadan kalkması sonuçunu doğuracağı göz önüne alındığında mahkemenin sanıkların eylemlerini TCK.nun 313. maddesine uyar niteliktedir” tespitini yapmıştır. Şu tespit gerek yapılanma gerekse kullanılan yöntemler açısından şüphelilerin oluşturduğu teşekküle büyük benzerlikler arzetmiştir.
Yukarıda verilen yargı kararları doğrultusunda tüm deliller değerlendirildiğinde, şüphelilerin meydana getirdikleri örgütlenmenin gerek 765 sayılı TCK.nın 313., gerekse 5237 sayılı TCK.nın 220. maddesinde düzenlenen suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu örgüte üye olma suçlarını oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Çok sayıda kişinin öldürülmesi ve yaralanması, ahırlarının, evlerini ve işyerlerinin yakılması ile bölge halkından çok sayıda kişi PKK terör örgütüne katılması sağlandığından şüphelilerin eylemleri ayrıca halkı silahlı isyana teşvik suçunu da oluşturmuştur.
Şüphelilerin eylemlerinin oluşturduğu cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve teşekkül mensubu olmak, tasarlayarak öldürmek ve bu suça iştirak etmek, halkı silahlı isyana teşvik suçları 765 sayılı TCK’nın 313/2, 450/4-5 ve 149. Maddelerinde düzenlenip 2005 yılında yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın aynı suçları düzenleyen 220/2, 82/1.a ve 313. Maddelerine nazaran şüphelilerin lehlerine hükümler ihtiva etmektedir.
... cinayeti ile ilgili olarak;
... bu olayı JİTEM Tim komutanı olan ve B.... ile aralarında husumet bulunan ...'ın emrindeki itirafçılara, örgütün saldıracağına dair duyum raporu hazırlatarak J.Bölge Komutanı olan maktulün Lice'ye gitmesini sağladıktan sonra kimlikleri tespit edilemeyen bu itirafçılara öldürttüğünü beyan etmiştir.
Tanık ... de, 1993 yılında Tokat Reşadiye İlçe J. k. lığında görev yaptığını, evrak imzalatmak için İli J. K. ŞAHMETTİN ÖZDEMİR'in makam odasına gittiği sırada, İlçe Krk. Komutanı Bçvş. ... KAYA ile Üstğm. ŞAHMETTİN ÖZDEMİR'in aralarında konuşurlarken, Tuğgeneral ...'ın Lice'ye gittiğini, helikopterden indiği sırada BTR timinde görevli bir uzman çavuş tarafından çok uzaktan Canas suikast silahı ile vurulduğunu anlattıklarını duyduğunu beyan etmiştir.
Buna göre;
Şüphelilerden JİTEM tim komutanı olan ...'ın kimlik bilgileri tespit edilemeyen Cemil kod adlı itirafçı ile birlikte düzenlediği duyum raporu ile maktül ...'ın Lice'ye gitmesini sağladığı ve öldürttüğü,
Diğer şüpheli ...'nun ise yukarıda açıklandığı şekilde 14 vatandaşın ölümüne, çok sayıda kişinin de yaralanmasına sebep olan operasyonu yönettiği, onun emirleri ile ateş edilmesi sonucu ölüm ve yaralanmaların meydana geldiği anlaşılmakla;” değerlendirme ve gerekçesiyle iddianame tarihinde yürürlükte bulunan TMK’nin 10. maddesi uyarınca yetkili ve görevli mahkemede açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucu hükümler kurulduğu anlaşılmakla;
Yerel Mahkemece beraat kararları verildiğinden, dava konusu eylemlerin iddianamede belirlenen kanuni niteliğine, uygulanması öngörülen kanun maddelerine ve temyizlerin kapsamına göre; mahkemece kurulan hükümlere yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesi, 28.06.2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile değişik 2797 Esas No : 2021/13288 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 02.07.2021 tarih ve 2021/211 sayılı kararı uyarınca Yüksek Yargıtay 3. Ceza Dairesine ait bulunduğundan, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE ve dosyanın ilgili 3. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 11/03/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.