Esas No: 2014/2216
Karar No: 2015/1095
Karar Tarihi: 02.03.2015
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/2216 Esas 2015/1095 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA KONUSU : .... Merkez, ......... - ....... Mahallesinde bulunan 304, 311, 338, 339, 340, 360, 365, 366, 367, 368, 369, 370, 371, 372, 373, 374, 375, 376, 377, 378, 379, 380, 381, 382, 383, 384, 387, 388, 389, 395, 396, 397, 398, 400, 401, 402, 405, 406, 408, 409, 411, 415, 417, 420, 422, 423, 424, 425, 426, 446, 464, 465, 466, 1369, 2806, 2809 ve 2810 sayılı parseller ile orman tahdidine itiraza konu diğer parseller ile varsa Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davaya konu diğer parseller
Taraflar arasındaki orman kadastrosuna ve kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 07/06/2012 gün ve 2011/7927 - 2012/8712 sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı-davalı ... .... mirasçıları ile arkadaşları vekilleri Av. ... ve Av. ..., ... mirasçıları ile arkadaşları vekili Av. ... ve ... ile davacı ... mirasçıları ve arkadaşları vekili Av. ... tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi 17/08/1984 tarihli Asliye Hukuk mahkemesine sunduğu dilekçe ve yine içerik olarak aynı olan kadastro mahkemesine sunduğu 23/11/1989 tarihli dilekçelerinde özetle: dava konusu sahanın ........ Köyü sınırları içinde olup, ilk orman sınırlamasının 1942 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapıldığını, ancak; 3116 sayılı Kanunun özel mülkiyete konu sahalar içinde kalan ormanları kapsamadığından davaya konu sahaların 1976 yılına kadar orman sınırlaması görmediği, 1971 yılında yapılan tapulama tespitlerine karşı idareleri tarafından 311, 312, 338, 339, 340, 379, 380, 381, 383, 1378, 1379, 1380, 1381, 1390, 1391, 1392, 1393, 1394, 1395, 1396, 1397, 1398, 1399, 1400, 1401, 1402, 1403, 1404, 1405, 1406, 1407, 1408, 1409, 1410, 1411, 1412, 1413, 1414, 1415, 1416, 1417, 1418, 1419, 1420 ve 1421 sayılı parseller için tespite itiraz davaları açıldığını, ayrıca, 1971/78 E. sayı ile 2800, 2801, 2802 ve 2804 sayılı parseller için .... Tapulama Mahkemesinde açılan tespite itiraz davası sonucu dava konusu parsellerin devlet ormanı olduğuna karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, yörede mülkiyet anlaşmazlıkların çok karmaşık olması, sahadaki ormanların sürekli tahrip edilmesi ve ormanlık sahaların her gün biraz daha daraltılması üzerine 7 nolu Orman Kadastro Komisyonu görevlendirilerek ormanların sınırlandırılması istenildiğini, 7 nolu Orman Kadastro Komisyonuna bağlı 4 nolu ekip ....... yöresindeki ormanlık alanları 144 ve 181 nolu orman sınır noktalarıyla saptayarak "....... Devlet Ormanın sınırlarını 20.07.1976 gün ve 334 ile 35 nolu tutanakla belirlediğini, ekibin kararları komisyon tarafından ilân edildiğinde süresi içerisinde .... ... "Ormanlık sahaların dar tutulduğu" gerekçesiyle komisyona itiraz ettiğini, davalı gerçek kişilerin ise orman olarak belirlenen sahaların kendi özel
mülkleri olduğunu ve bu yerlerin ormanla ilişkisinin bulunmadığını ileri sürerek itiraz ettiklerini ve 7 nolu Orman Kadastro Komisyonu yaptığı inceleme sonucu şahısların itirazlarını kabul edip Orman İşletme Müdürlüğünün itirazını reddederek ekipçe orman olarak sınırlandırılan ....... Devlet Ormanının orman sayılmayan yer olduğuna karar verdiğini ve bu şekilde orman kadastro ekibinin kararını iptal ettiğini, orman kadastro komisyonunun bu kararının süresinde ilân edildiği, ancak, Orman İşletme Müdürlüğü 1 yıllık süre içerisinde tahdide itiraz davası açılmadığını, ancak, komisyonca iptal edilen davaya konu sahanın bugüne kadar tahrip edilmesine rağmen yer yer 01 ile 04 kapalılıkta çok bozuk baltalık orman vasfını koruduğunu, idareleri tarafından her ne kadar 7 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 23.11.1976 gün ve 10 nolu kararına karşı 1 yıllık yasal süre içeresinde tahdide itiraz davası açılmamışsa da; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin örneği ekli 08/03/1984 gün ve 1983/6342 E. - 1984/1633 K. sayılı ilâmından başlayarak verdiği tüm kararlarında, orman kadastrosunun kesinleşmesinden önce taşınmazın aynına ilişkin olarak açılmış bir dava var ise, bu davanın orman kadastrosuna peşinen yapılmış bir itiraz olarak kabulü ile orman kadastrosunun kesinleşmesinden önce açılmış olan davanın tahdide itiraz davası haline dönüşeceği görüşü savunulmakta ve artık 1 yıllık süre içerisinde komisyon kararına itiraz edilmemiş olmasının bir hak kaybına neden olmayacağının kabul edildiğini, Yargıtay’ın bu kararına göre esasen .... Tapulama Mahkemesinde 1390 ve 1421 nolu parseller için 1971/29 Esasında açmış oldukları tespite itiraz davası ile 311, 312, 338, 339, 340 nolu parseller için 1971/21 esas ve 379, 380, 381, 383 nolu parseller için 1971/2 E. sayıda kayıtlı ve devam etmekte olan davalarının tahdide itiraz davası haline dönüşmesi gerektiği, .... Tapulama Mahkemesinde açtıkları bu davaların BK 133/2. maddesi gereğince orman kadastrosuna itiraz için kanunla belirtilen hak düşürücü sürenin işlemesine engel olacağını ve dava açma haklarının doğduğunu, 1976 yılında 7/4 nolu Orman Kadastro Ekibi tarafından ekli krokide görüleceği üzere 144 ve 181 nolu O.S. noktaları ile “....... Devlet Ormanı” olarak sınırlandırılan sahanın bu günkü görünümü ile de 6831 sayılı Kanunun 1. maddesinde tarif edilen orman tanımına uymakta ve tam kapalı orman olma durumunu koruduğunu beyanla; 7 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 23/11/1976 gün ve 10 nolu kararının iptali ile 7/4 nolu ekipçe 144/181 nolu OS noktalarıyla sınırlandırılan saha içinde kalan ve tapulama mahkemesince davaları devam eden parsel sahalarının devlet ormanı olduğuna karar verilmesini ve komisyon kararının bu şekilde düzeltilmesini talep etmiştir.
.... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/11/1984 tarih ve 1984/645 – 1984/739 sayılı kararı ile; kanunda öngörülen sürede dava açılmamasından ötürü orman tahdidi kesinleştiğinden ve .... Tapulama Mahkemesinde görülen davaların itiraz davasına dönüştüklerinden bahisle dosyalar gönderilmediğinden isteğin reddine karar verilmiş, temyiz üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 17/09/1985 tarih ve 1985/1737 - 547 sayılı kararı ile hüküm oy çokluğuyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “6831 sayılı Orman Kanununun 2896 sayılı Kanun ile değişik 7 ve 12. maddeleri orman kadastrosunun ne biçimde yapılacağı, itiraz davalarının usûl ve yöntemi hususunda düzenlemeler getirmiş, orman kadastro ekiplerince düzenlenen tutanaklara ve kadastro komisyonlarınca verilen kararlara karşı hak sahiplerinin 6831 sayılı Kanununun 11. maddesi uyarınca bir yıl ipinde görevli ve yetkili adliye mahkemelerinde dava açabilecekleri kabul edilmiştir. Ancak, 6831 sayılı Kanunda 766 ve 2613 sayılı kanunlarda olduğu gibi, orman kadastro işleminden diğer bir deyimle orman sınırlamasından önce açılmış olan davaların varlığı halinde bu davaların orman kadastrosuna da itiraz niteliğinde sayılıp sayılmayacağı hususunda açık bir hüküm getirilmemiştir. Yalnız, kadastrodan sonra ilgililerin itiraz ve davalarından söz edilmiştir. Böylece kanunda bir boşluk bulunmaktadır. 6831 sayılı Orman Kanunun 2. fasıla ilişkin genel gerekçeye bakıldığında orman kadastrosunun çözümlenmesi zorunluluğu olan çok yönlü bir problem niteliği taşıdığı görülür. kadastro komisyonlarının amacı; kanunlarda öngörülen esaslar içinde bir yerin orman olup olmadığını belirlemek, ikinci maddede yazılı olduğu gibi, koşulları varsa aslında orman olan bir yerin orman sınırı dışına çıkarabilmek her çeşit sınır anlaşmazlıklarını önlemek, belirli orman alanları üzerinde ormancılık faaliyetlerini verimli ve istikrarlı bir duruma getirmektedir. Amaç bu olduğuna göre orman kadastrosu sonucu doğacak itiraz ve davalara bakılacağı gibi, orman kadastrosundan önce açılmış bulunan davaların da çözüme ulaştırılması kanun koyucunun amacı olmaktadır. Bunun aksini düşünmek davalaşmada eşitlik ilkesini zedeleyeceği gibi kanunda bulunan bir boşluktan yararlanarak uyuşmazlığa çözüme ulaştırmaktan kaçınmak olacaktır. Zira; var olan uyuşmazlık orman kadastrosuna itiraz niteliğinde sayılmaması halinde bu davalaşma durumunu hiçe sayarak yok farzederek yeniden dava açmak gerekir demek olacaktır ki bu ilgiliye zorluk çıkartmaktır. Kamu düzeni ve yararının korunmasında kanunlar ilgililere zorluk çıkarmak için değil kolaylık için vardırlar. Daha önce açılmış davalarla orman kadastrosundan sonra yapılacak itirazlara bakacak olan mahkeme gene aynı genel mahkemedir. Bu itibarla orman kadastrosundan önce var olan davalarında orman kadastrosuna peşinen yapılmış bir itiraz olarak kabulü ve çözüme ulaştırılması zorunlu olmaktadır. Olaya kanunların uygulanışında gözetilen genel kurallarla yaklaşımda bulunulması halinde de sonuç aynıdır. Şöyle ki; yasada bir boşluk görüldüğünde izlenecek yol, Medenî Kanunun 1. maddesinde belirlenmiştir. Hâkim kanun koyucu gibi sorunu ele alacak, bilimsel görüşlerden, kazayi kararlardan yararlanacaktır. Açılmış olan davaların 766 ve 2613 sayılı kanunların uygulanmasında itiraz davasına dönüşeceği ve bu davalar çözümlenmedikçe tapulama ve kadastro tahdidinin kesinleşmeyeceği kabul edilmiştir. Keza, olaya mantıksal ve hukuksal açıdan da bakıldığında durum yine aynı olmaktadır. Zira orman kadastrosundan önce dava açmış bulunan tarafın, davasını sürdürdüğüne göre, dava sırasında aleyhinde yapılan orman tahdidini kabul ettiğinden de söz edilemez. Orman kadastrosuna başlamadan veya orman tahdidine itiraz süresi bitmeden önce açılmış olan diğer davaların da itiraz davasına dönüşmesi halinde, kadastro ekipleri ve komisyonun görev ve yetkilerini ortadan kaldıracağı da düşünülemez, zira; kadastro ekipleri ve komisyonlar kendi prosedürleri içinde tutanak düzenleyip karar verebilecek, kadastronun normal seyri değişmeyecektir. Var olan uyuşmazlıklar yetkili adliye mahkemelerince çözümlenecektir. Açıklanan tüm bu hususlar muvacehesinde olayımızda da orman kadastrosu yapılmadan önce orman idaresinin açtığı davaların orman kadastrosuna itiraz niteliğinde kabul edilmesi zorunlu olmaktadır. Bu durumda orman kadastrosunun kesinleştiğinden söz edilemez. Bu hukuksal açıklama karşısında davanın incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, orman kadastrosunun kesinleştiğinden ve .... Tapulama Mahkemesinde görülen davaların itiraz davasına dönüştüklerinden bahisle dosyalar gönderilmediğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilerek hüküm bozulmuştur.
Davalı gerçek kişi ve müdahil davacı kişilerin bu karara karşı karar düzeltme istemleri de 14. Hukuk Dairesinin 27/10/1986 tarih ve 1986/999 – 6555 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Yukarıda belirtilen 14. Hukuk Dairesinin bozma kararından Orman Yönetimi tarafından açılan bu dava görevsizlik kararıyla kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Kadastro Mahkemesince, 03/07/1997 tarih ve 1989/1726 – 1997/212 sayılı kararıyla; 17/08/1984 tarihli Orman İdaresi vekilinin dava dilekçesinde belirttiği 7 nolu Orman Kadastro Komisyonun 144 ve 181 OTS noktaları arasında, 7 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 23.11.1976 gün ve 10 sayılı kararında dava konusu olan bütün taşınmazlar 1971 yılında yapılan Duraaililer Köyü sınırları içerisinde parsel numarası aldığı, bu parseller dava konusu olup, mahkememizce Orman İdaresinin de taraf olduğu davalarda çözümlendiği, bir bölümünün Yargıtay aşamasında geçerek kesinleştiği, bir bölümünün tebligat safhasında olduğu, böylece aynı yer hakkında mahkememize dava açılıp sonuçlanmakla HUMK’nın kurallarına göre dava şartları oluşmadığı gerekçesine dayanılarak Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmiş, temyiz üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02/04/2002 tarih ve 2000/8212 – 2002/3007 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemenin gerekçeli kararını açıkladığı gibi bazı parseller hakkında açılan davaların halen devam etmekte olduğu, bazıları hakkında verilen kararların tebliğ aşamasında bulunduğu, diğer taraftan bu parsellerin tümünün kadastro tesbit tarihinden sonra parseller hakkındaki tapulama mahkemesinde açılmış davalar devam etmekte iken, yörede 1976 yılında yapılan orman tahdidinde 144 ilâ 181 orman tahdit sınır noktaları ile orman sınırı içine alınması ve daha sonra yapılan itirazlar üzerine orman kadastro komisyonunca tahdidin iptal edilmesi karşısında açılan 1984/645 (bozma kararından sonra 1989/1726) sayılı orman tahdidine itiraz davasının da ayrıca yürütüldüğü bu dosya hakkında verilen ve mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 17.09.1985 gün 1985/1737 - 5474 sayılı kararı ile; “Orman tahdidine konu olan taşınmazlar hakkında tahditden önce tapulama mahkemesinde devam etmekte olan tesbite itiraz davaları nedeni ile orman tahdidinin kesinleşmeyeceği ve tapulama mahkemesinde devam etmekte olan davaların aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz niteliğinde kabul edilmesinin zorunlu olduğu” kabul edildiğine göre, 144 ilâ 181 orman tahdit sınır noktaları içine alınan parsellerin tümü hakkında mevcut kadastro tesbitine itiraz davalarının tümünün aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davası olduğu da gözönünde bulundurulup, aynı tapu kayıtlarına dayanılarak kadastro tutanakları düzenlenen parseller hakkında açılan davaların biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği gözönünde bulundurularak, hukukî ve fiilî bağlantı nedeni ile HMUK’nın 45. maddesi gereğince dava dosyalarının birleştirilerek görülmesi zorunludur. Ne var ki, mahkemenin gerekçeli kararında açıklandığı gibi, Orman Yönetiminin taraf olduğu davalar sonucu bazı parseller hakkında verilen kararların kesinleştiği anlaşılmaktadır. Artık o parseller hakkında görülen davaların kesin hüküm oluşturulduğunun kabulü gerekeceğinden 144 ilâ 181 orman tahdit sınır noktaları ile orman tahdidi içine alınan parsellerin tutanak asılları ve ekleri bulunduğu yerden getirtilip, bu parsellerin kimler arasında görülen davalar sonucu kesinleştiği konusunda mahkemece ayrıntılı tutanak düzenlenip ve kesinleşen mahkeme kararlarının tasdikli birer örneğinin dahi bu tutanağa eklendikten sonra Orman Yönetiminin taraf olduğu davalar sonucu kesinleşen parseller varsa onlara ait tutanak ve eklerinin yeniden tapu sicil müdürlüğüne iade edilerek o parseller hakkında kesin hüküm nedeniyle orman tahdidine itiraz davasının reddine, karar verileceği nazara alınarak 144 ilâ 181 orman tahdit noktaları içinde kalan ve halen davaları devam etmekte olan parsellere ait dava dosyalarının ve yine bu arada tebliğ aşamasında olup, Yargıtay’dan bozularak gelen ve gelecek dava dosyalarının tümünün 1989/1726 orman kadastrosuna itiraz dava dosyası ile birleştirilerek tarafların iddia ve savunması doğrultusunda delilleri toplanıp değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi] gereğine değinilmiştir.
Birleşen dosya davacıları ..., ... ve ... vekili Avukat ........; .... Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 13/08/1947 tarihli dilekçesiyle; husumeti Yarbaşı ....... Köyünden ...... ve 46 arkadaşına yönelterek açtığı davada, özetle müvekkillerinin ....... Köyü, ... Mezarlığı Mevkiinde bulunan; ...... ........., .... Sahibi ... Tarlası, ... ...... ve ... .... ve ... sınırlarıyla çevrili çiftliği ... ve......"tan satın aldıkları ve davalılar tarafından bu arazideki zeriyat ve fidanlarının imha edildiğini ve davalıların bu eylemlerini ellerindeki tapunun bu yere ait olduğunu ve buna istinaden müdahale etmekte bulunduklarını bildirdiklerini ancak, bu müdahalenin tamamen haksız ve yersiz olduğunu, zira davalıların tapularının, arazilerinin sahibi evvellerine taalluk eden tapulardan muahher (sonraki) tarihli olduğunu ve sınırlarının müvekkillerinin tapularının sınırı dışında olduğunu, arazinin evvelki sahipleri, otlakıyesini ve kumunu satmak ve vergilerini vermek sureti ile fiilen de malik ve zilyet olduklarını, nizalı yerin evvelki sahiplerinin halen malik bulundukları diğer tapular ve davalıların; .....,......,...., ...... kendi tarlası ve yine davalıların; ....., ..... Mezarlığı, .... kendi tarlası, ...... .... ile çevrili ve yekdiğerini mütemmim durumu ve bilhassa ..... sınırı hakikati açıkladığını beyan ederek, yukarıda sınırları yazılı tapularına vaki müdahalenin önlenmesi ve davalıların sonraki tarihli tapularının tecavüzü tahakkuk eylediği takdirde, bu mütecaviz kısmının tashihan davalılar tapularının iptaline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Daha sonra tapulama sırasında asliye hukuk mahkemesinde davaya konu yapılan yerler hakkında 360, 365, 366, 367, 368, 369, 370, 371, 372, 373, 374, 375, 376, 377, 378, 379, 380, 381, 382, 383, 384, 385, 386, 387, 388, 389, 390, 391, 392, 393, 394, 395, 396, 397, 398, 399,
400, 401, 402, 403, 404, 405, 406, 407, 408, 409, 410, 411, 412, 413, 414, 415, 416, 417, 418, 419, 420, 421, 422, 423, 424, 425, 426, 427, 428, 429, 430, 431, 432, 433, 434, 435, 436, 437, 438, 439, 440, 441, 442, 443, 444, 445, 446, 447, 448, 449, 450, 451, 452, 453, 454, 455, 456, 457, 458, 459, 460, 461, 462, 463, 464, 465, 466, 467, 468, 469, 470, 471, 472, 473, 474, 475, 476, 477, 478, 479, 480, 481, 482, 483, 484, 485, 519, 520, 534, 1198, 1357, 1358, 1359, 1360, 2748, 2749, 2750, 2751, 2752, 2753, 2754, 2755, 2756, 2806, 2809 ve 2810 parsel sayılarıyla malik hanesi açık veya üstü çizilmiş şekilde 142 adet kadastro tutanağı düzenlenmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesi 20/09/1955 tarih ve 1947/638 – 1955/586 sayılı kararla, “Nizalı arazinin bulunduğu mahalde arazi kadastrosu yapılmakta olduğu kadastro müdürlüğünün hâkimliğe yazmış olduğu tezkereden anlaşılmış ve 5602 sayılı Kanunun 35. maddesi mucibince ihtilafın halli kadastro hâkimine ait bulunduğu gerekçesiyle davanın kadastro mahkemesine devrine karar verilmiş, ancak, Gezici Arazi Kadastro Hâkimliği ise, 01/10/1958 tarih ve 1957/122 – 1958/407 sayılı kararıyla, taşınmazları bulunduğu yerin tapulamasından vazgeçildiğini ve bu yerde tapulama yapılmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 27/11/1958 tarih ve 1958/9823 – 1958/7760 sayılı kararıyla .... Asliye Hukuk Mahkemesinin merci tayinine karar verilmiştir. Daha sonra Asliye Hukuk Mahkemesince 13/09/1972 tarih ve 1958/1185 – 1972/992 sayılı kararla, 766 sayılı tapulama kanununun 50. maddesine göre davaya konu yerler hakkında tapulama tutanakları düzenlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
.... Tapulama Mahkemesi 20/06/1973 tarih ve 1972/420 – 1973/491 sayılı kararıyla, davanın kısmen kabulüne ve temyiz konusu 464, 465 ve 466 sayılı parsellerin mezarlık olarak ......... Köyü Tüzelkişiliği adına, dava konusu 360, 365, 366, 367, 368, 369, 371, 370, 372, 373, 374, 375, 376, 377, 378, 379, 380, 381, 382, 383, 384, 387, 388, 389, 395, 396, 397, 398, 400, 401, 402, 405, 406, 408, 409, 411, 415, 417, 420, 422, 423, 424, 425, 426, 466, 2806, 2809, 2810 sayılı parsellerin 07/07/1947 tarih 8 numaralı davacılara ait tapu kaydının kapsamında kaldığı gerekçesiyle, bu parsellerin malikler nisbetinde davacılar adına paylı olarak tescillerine, kayıttaki ipotek şerhinin kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesine, davalıların iş bu parsellere vaki fuzulî müdahalelerinin men"ine, davacıların fazlaya mütedair taleplerinin reddine, dava konusu 467, 468, 469, 470, 471, 472, 473, 474, 475, 476, 477, 478, 479, 480, 481, 482, 483 sayılı parsellerin davalıların dayandığı 12/06/1947 tarih 47 sıra numaralı tapu kaydı hudutları dahilinde kaldığı; 385, 386, 390, 391, 392, 393, 394, 399, 403, 404, 407, 410, 412, 413, 414, 416, 418, 419, 421, 427, 428, 429, 430, 431, 432, 433, 434, 435, 436, 437, 438, 439, 440, 441, 442, 443, 444, 445, 447, 448, 449, 450, 451, 452, 453, 454, 455, 456, 457, 458, 459- 460, 461, 462, 463, 484, 485, 519, 520, 534, 1198, 1357, 1358, 1359, 1360, 2748, 2749, 2750, 2751, 2752, 2753, 2754, 2755 ve 2756 sayılı parsellerin ise yine davalıların dayandığı 12/06/1947 tarih 42 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle davalılar adlarına paylı olarak tesciline karar verilmiş, (dava konusu 446 parsel hakkında hüküm kurulmamış, 466 sayılı parsel hakkında ise iki kez tescil hükmü kurulmuştur) davalı ... ve arkadaşları vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 19/11/1974 tarih ve 1974/6966 - 6152 sayılı kararı ile hüküm temyize konu parseller yönünden bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Taraflar ayrı ayrı tapu kayıtlarına dayanmışlardır. Uyuşmazlığın çözümlenmesi bu tapu kayıtlarının kapsamlarını tam olarak belli edilmesi ile mümkün olacaktır. Mahkemenin bu yönde yapmış olduğu araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacıların dayandıkları tapu kaydı Ocak 1289 gün 36 ve 68 sayılı kayıttan gelmektedir, öncesi ......"ya aittir. Sonradan Mayıs 1318 tarihinde intikal görmüş ve daha sonra Hazine"ye geçmiş ve davacıların satıcılarına tefviz edilmiştir. İlk kayıtta sınırlar (......... ve Kirişlibelen ve Cebel) olarak gösterilmiştir. İlk geldisinde mevkiden söz edilmemiş, ancak, Tapu İdaresinin teskeresinde mevkii (Celil Tarlası) gösterilmiş ve gitti kaydında ise sınırlar (Doğusu: ırmak yanı ..... ........., Batısı: ..... senet tarlası, Kuzeyi: ....., Güneyi: .... ve ...... mevkii ......... Mezarlığı) şeklinde gösterilmiştir. 1928 tarihli tefviz kaydında bu Kaydın Mevkii ve sınırları aynen muhafaza edilmiştir. Görüldüğü gibi, ilk kayıtla gittiler arasında ..... Mevkii ve gerek sınırlar yönünden değişiklikler meydana getirilmiştir. Bu kayıtlar uygulanmadan önce bu değişiklik nedenleri üzerinde durulmak ve araştırmak zorunludur. Sınır değişiklerinin nedeni araştırılmalı ve haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı saptanmalı ve ilk kayıtta Tapu İdaresinin 22.9.1948 günlü yazısında mevkii (.... tarlası) olarak gösterildiği halde, sonradan ......... Mezarlığı şeklindeki değişiklik nedeni de incelenmek gerekir. Buna göre, yapılacak inceleme sonucunda gerçek hakka uygun olan kaydın gerçek mevkii ve sınırları belli edilip, o kayıt uygulamaya esas tutulmak gerekir. Bundan başka tefviz sırasında taşınmazın haritaya bağlandığı ve evrakı müsbite arasında haritanın bulunduğu Tapu Sicil Muhafızlığına yazılan hâkimlik teskeresinde açıklanmıştır. Gerçekten de tefvizin haritaya bağlanması doğaldır. Diğer taraftan Tapu Sicil Muhafızlığı l2.05.1960 tarihli ve 1180 sayılı karşılık yazıda verdiği meşruhatla (beş parça evrakı müsbitenin geri alındığını) imzası ile belirtmiştir. O halde, mahkemece bu yön üzerinde durulmalı, 1928 tarihinde meydana getirilen tefviz tapusunun belgeleri getirtilip incelenmeli, harita varsa tapu kapsamının Tapulama Kanununun 42. maddesi hükmünce harita ile belli edileceği düşünülmelidir. Davacı tarafın dayandığı tapu kaydı yönünden bu eksiklikler gereği gibi araştırılıp tamamlanmak gerekir. Davalı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının tümü yerine uygulanması, ancak, bunlardan bir kısmının uygulaması tamamıyla yetersiz ve gerekçesiz bilirkişi düşüncesine dayanmış, esas itibariyle üzerinde durulan kayıtlardan birisi, Muharrem 1283 tarih Defter 55 ...... 63, diğeri ise 1287 tarih Defter 55 varak 68 günlü kayıtlardan gelmektedir. Bu kayıtlarında intikallerinde sınırlarda değişiklik olmuştur, örneğin ......., ..... sınırları değişmiş bulunmaktadır. Mevkiileri (Büyük ve Küçük .........) olarak gösterilmiştir. Davalılardan dayanmış oldukları dokuz adet tapu kaydında nizalı parselleri kapsadığını iddia ettikleri kayıtların hangileri olduğu sorulup kesin olarak saptandıktan sonra, o kayıtlar üzerinde durulmak gerekir. Eğer yukarda tarih ve numarası yazılı kayıtlara dayanılmış ise, mahkemece bu kayıtlardaki sınır değişiklikleri araştırılmalı haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı tesbit edilmelidir. Davalı taraf kayıtları bakımından bu eksikliklerin tamamlanması keşiften önce saptanması zorunludur. Tapu kayıtlarının uygulanmasında mahkemenin yardımcı delillerden yararlanması gerekir. Yardımcı deliller nizalı arazinin sınır taraflarına isabet eden ve nizalı olan parsellerin dış sınırlarına bitişik bulunan komşu parsellere revizyon gören tapu kayıtlan ve geldileri ve o komşu parsellerin tutanakları ve o parselleri gösteren paftalar ve bundan başka nizalı araziyi tanımlayan evvelce yapılmış haritalar örneğin, askeri haritalar, orman haritalarıdır. Bu yardımcı deliller getirildikten sonra, mahallini iyi bilen yaşlı kimseler arasından seçilecek bilirkişiler marifetiyle tarafların tapu kayıtları gereği gibi yerine uygulanmalı, uygulamada komşu kayıtların geldilerinde nizalı arazinin sınır olarak kime ait araziyi gösterdiği ve komşu kayıtların ve geldilerinin malikleri arasında tarafların dayandığı kayıtların sınır gösterdiği kişiler bulunup bulunmadığı ya da gerek komşu kayıtlar ve gerekse tarafların kayıtları birbiri arasında tarafların kayıtlarının sınır olarak gösterdiği yerleri belirtip belirtmediği incelenmeli ve bilirkişilerin düşünceleri bu kayıt durumuyla bağdaşması gerektiği üzerinde durulmalıdır. Diğer taraftan, tarafların uyuşmazlığının etkisinde kalınmadan daha önce yapılmış orman haritaları özellikle askeri haritalarda ".... Tarlası" mevkii, "......... Mezarlığı" mevkii, "Küçük ........." ve "Büyük ........." ve ".......", "Kirişlibelen" yerlerinin nereler olduğu gösterilmiş ise o haritalarda gösterildiği yerler arazi üzerinde saptanıp sınırlar buna göre mevkiiler keza bu biçimde belli edilmek gerekir. Bundan başka, davacının satıcısının 50 adet tapu kaydından söz edilmiştir. Bu kayıtlarda değişmez sınırlar varsa o sınırlar saptandığı takdirde o sınırlara göre kayıtlar birbirinin sınırını izlemek suretiyle davacı tapusunun kapsamı belli edilmek mümkün olabilir. Mahkemenin bu olasılığı da nazara alması yerinde olur. Asliye hukuk ve tapulama mahkemesinde yapılan keşiflerde gerek kayıtların mevkiileri ve gerekse ......., ......... ve Kirişlibelen yerleri ayrı ayrı yerlerde, birbirini tutmaz biçimde gösterilmiştir. Mahkemece bu aykırılıkların yukarıda işaret edildiği gibi yardımcı delillerden yararlanılmak, icabında tarafların tanıklarını da dinlemek suretiyle belli edilmek zorunludur. Tarafların tapu kayıtlarının kapsamı dışında kalan yerler üzerinde iddia edildiği gibi kazandırıcı zaman aşımı şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği de araştırılmalıdır. Bundan başka, 464, 465 ve 466 sayılı parseller dışındaki
parsellerde, tapulama hâkimi davada taraf olmayan gerçek hak sahibini de araştırmak zorundadır. Bu itibarla gerek tarafların tapu kayıtlarının sınırlarını ve kapsamalarını belli ederken gerekse kazandırıcı zamanaşımı şartlarını incelerken gerçek hak sahibinin hakkı üzerinde durulmak zorunludur. Mahkemenin kabulüne göre 446 sayılı parsel hakkında hüküm tesis edilmemiştir. Ayrıca, 466 sayılı parsel hem davacılar adına tescile karar verilmiş hem de köy adına mezarlık olarak tesciline hükmedilmiştir.] denilmiştir.
Daha sonra, mahkemece önceki kararda direnilmesi üzerine; Hukuk Genel Kurulu 08/12/1976 tarih ve 1975/7-546 - 1976/2989 sayılı kararıyla; “Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki kağıtlara, dayandığı gerektirici nedenlere, tapuda kayıtlarının ilk geldilerinden itibaren sınır değişiklikleri bulunduğuna göre, bunların haklı nedene dayanıp dayanmadıklarının incelenmesi, haritası mevcut olması halinde uygulanması icap edeceğine, askeri veya orman haritasının da yardımcı delil olabileceğine göre, mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulup, orada açıklanan biçimde araştırma, uygulama ve inceleme yapılarak sonucu uyarınca karar verilmek gerekirken eksik ve yetersiz incelemeye dayanan önceki kararda direnilmesinin usûl ve kanuna aykırı” olduğu belirtilerek direnme kararı bozulmuştur. Bozmadan sonra dosya, Tapulama Mahkemesinin 1977/2 E. sayısını almıştır.
Orman Yönetimi vekili Tapulama Mahkemesinin 1977/2 E. sayılı dosyasına sunduğu 20/02/1979 havale tarihli müdahale dilekçesinde özetle; ....nın ......... – ....... mevkilerinde bulunan dava konusu;
360, 365, 367, 368, 369, 370, 371, 372, 374, 375, 376, 377, 378, 379, 380, 381, 382, 383, 384, 385, 386, 387, 388, 389, 390, 391, 392, 393, 394, 395, 396, 397, 398, 399, 400, 401, 402, 403, 404, 405, 406, 407, 408, 409, 410, 411, 412, 413, 414, 415, 416, 417, 418, 419, 420, 421, 422, 423, 424, 425, 426, 427, 428, 429, 430, 431, 432, 433, 434, 435, 436, 437, 438, 439, 440, 441, 442, 443, 444, 445, 446, 447, 448, 449, 450, 451, 452, 453, 454, 455, 456, 457, 458, 459, 460, 461, 462, 463, 464, 465, 466, 467, 468, 469, 470, 471, 472, 473, 474, 475, 476, 477, 478, 479, 480, 481, 482, 483, 484, 485, 519, 520, 534, 1198, 1357, 1358, 1359, 1360, 2740, 2749, 2750, 2751, 2752, 2753, 2754, 2755, 2756, 2809 ve 2810 sayılı parselleri kapsamına alan 139 adet parsele ilişkin sahada Orman Genel Müdürlüğü kadastro arşivinde yaptıkları tespite göre orman sınırlaması yapılmadığını, ancak, dilekçelerine ekli krokiden de anlaşılacağı üzere bu parsellerin büyük bir bölümünün orman niteliğinde olup, orman sayılan yerlerden olduğu, 17/05/1973 yılında 6 Nolu Orman Tahdit Komisyonunun tanzim ettiği ve orman parsellerini gösterir krokide görüleceği üzere bu parsellerden büyük bir kısmı 6831 sayılı Kanunun 1. maddesindeki devlet ormanı tarifine girdiği, bu parsellere ait şahıslar elinde evveliyat tapuları mevcutsa da 4785 sayılı Kanuna göre devletleştikleri, bu nedenle müvekkili Orman Genel Müdürlüğünün emirleri üzerine işbu davaya katılmak zorunluluğu doğduğu belirtilerek, müdahalelerinin kabulü ile ilgili orman kanunlarına göre, dava konusu yerlerin ekli krokide belirlenmiş yerleri ile krokide belirtilmemiş, ancak, mahallinde yapılacak keşifle orman niteliği olduğu anlaşılan sair parsellerin, özet olarak devlet ormanları kapsamında olan parsellerin Devlet ormanı sayılmasına, şahıslar adına yapılan tapulama tespitinin iptaline karar verilmesi istemleriyle davaya katılmıştır.
Kadastro Mahkemesinin birleşen 1989/1677 sayılı dosyasının davacıları ölü ...... mirasçıları (... (....), ... (...), ... (...) ..., ... (...) ... (...) vekili Av. ........ ve Av. ... Kadastro Mahkemesine sunmuş oldukları 14/12/1989 tarihli dilekçeyle ve yine Kadastro Mahkemesinin birleşen 1989/1687 E. sayılı dosyasının davacıları ..., ...., ....., ..., ... vekili, Av. ......14/12/1989 kadastro mahkemesine sunmuş oldukları dilekçelerinde özetle: 1941 yılında ..... köyünde yapılan orman tahdidinde tapulu şahıs arazisi olan bir kısım sahanın orman tahdit sınırları dışında bırakıldığını, daha sonra bu sahanın Orman İdaresince sanki özel ormanmış ve özel ormanın 4785 sayılı Kanuna göre kamulaştırıldı gibi kabul edilerek 5653 sayılı Kanunun 1/e maddesi uyarınca ormanın tarifinin değiştiği kabul edilerek, 3 Nolu Maki Ve Orman Müşterek Sınırları Tespit Komisyonunca Doğusu: .... ...... Yolu-Batısı: ...... Çayı-Güneyi: Akdeniz-Kuzeyi: ......, ..... ...., Yüksek Yurt,.... altından geçen hat ile çevrili toplam 3341 hektar saha (33410 Dekar) makilik saha olarak tefrik olunduğunu, ancak, şayet iddiaları gibi, 1941-1942 tahdidinde bu yer iddiaları gibi, tahdit dışında bırakılmış ise; Orman Yönetiminin bu işlemenin geçersiz ve yoklukla malul olduğunu, ancak, sahanın 1941 – 1942 orman tahdidinde özel orman olarak tahdit dışında bırakılmış ise 5658 sayılı Kanuna göre geri verilmeme halinde, Orman Yönetiminin 5653 sayılı Kanunun 1/e maddesine dayalı tasarrufunun geçerli olacağını, Orman İdaresinin 1744 sayılı Kanun zamanındaki, ......... – ....... Köyü sınırları içindeki 7 nolu Orman Kadastro Komisyonuna bağlı 4 nolu ekibin 144-181 numaralar ile orman sınırlarını tespite kalkışması, bu sahayı “UNCALI DEVLET ORMANI” olarak tespiti (20/07/1976 gün ve 34 ve 35 nolu tutanak) mutlak butlanla batıl bir işlem olduğunu, 7 nolu Orman Kadastro Komisyonunun, 23/II/1976 gün ve 10 nolu kararı ve gerekçesinin son derece doğru ve hukuka, maddî gerçeklere tamamen uygun bir karar olduğunu, kararın gerekçelerinden B-) bendinde, bu sahanın “1942 yılı tahdidinde “ARAPSUYU – UNCALI ÇİFTLİĞİ – KÜLTÜR ARAZİSİ” olarak mütalaa olunduğu bildirmiştir ki; bunun iddialarının doğruluğunu ortaya koyduğunu, anılan kararın iptali için Orman Genel Müdürlüğünce açılan tahdide itiraz davası 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/1014 E. 1988/1016 sayılı ve 15/12/1988 günlü kararıyla görevsizlik kararıyla, .... Kadastro Mahkemesinde 1989/741 E. sayısı aldığını, niza adli yargıda .... Kadastro Mahkemesinde çözümlenecek iken, davalı ... Genel Müdürlüğü, şimdiye dek olan işlemlerdeki sakatlıklar, yokluklar yetmiyormuşçasına, bu kez 36 Nolu Orman Kadastro Komisyonu kanalıyla, yeniden bir takım daha idari tasarruflara giriştiğini ve bu cümleden tahdit dışında bırakılan taşınmazları UNCALI – .... ÖZEL ORMANI I-II adı vererek, orman tahdit sınırı içine aldığını, 36 Nolu Orman Kadastro Komisyonun UNCALI – .... ÖZEL ORMANI adını verdiği saha içinde 338 ve 339 sayılı parsellerin bir kısmı ile 340 sayılı parsel kaldığını, 338 sayılı parselin .... Kadastro Mahkemesinin 1987/192 E. sayılı dosyasında; 339 sayılı parselin .... Kadastro Mahkemesinin 1987/193 ve 340 sayılı parselin .... Kadastro Mahkemesinin 1971/21 E. sayılı dosyalarında itirazlı olduğunu ve müvekkillerinin taşınmazların hisseli tapulama tespit malikleri olduklarını ve bu parselleri tamamen içine alan eski tapuları bulunduğunu, saha içinde müvekkili ...’a ve 3. şahıslara ait kadastrodan alınmış tapulu parsellerinde bulunduğunu, bu sahanın .... Belediyesi imar planı kapsamında olduğunu, 36 Nolu Orman Kadastro Komisyonunca UNCALI – .... ÖZEL ORMANI I olarak sınırlandırılan sahanın orman sayılmayan sahalardan olduğunu beyanla davalı ... Yönetiminin hukuka dayalı olmayan işlemlerle çıkardığı muaraza ve müdahalenin menine, nizalı sahanın orman sayılmayan yerlerden olduğu, şahıslara ait tapulu kültür arazisi olduğunun tespitine istemleriyle dava açmışlardır.
Kadastro Mahkemesinin birleşen 2003/22 E. sayılı dosyana konu .........-....... Köyü 304 parsel sayılı 75650 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydına dayanılarak davalılar adına tesbit edilmiş, ........ve arkadaşlarının yaptıkları itiraz aynı parselle ilgili asliye hukuk mahkemesinin 1951/463 sayılı dosyasında devam etmekte olan dava bulunması nedeniyle itiraz hakkında mahkemece karar verilmesi için tutanak ve ekleri tapulama mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parselin tesbitteki gibi ..., ..., .... ve ... adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, davacılar Orman Yönetimi ile Teslime Keşan ve arkadaşlarının temyizi üzerine hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 30/09/2002 tarih ve 2002/4618 - 7407 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Dava konusu 304 numaralı parselin tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten önce genel mahkemede devam etmekte olan dava bulunması nedeniyle, bu parselin malik hanesinin açık olduğu gözönünde bulundurularak, önce genel mahkemedeki dava nedeniyle 766 sayılı Kanunun 54, 3402 sayılı Kanununun 30. maddesi gereğince mahkemece tarafların göstereceği delillerle birlikte re’sen lüzum görülen diğer delillerin de toplanarak dava konusu parselin gerçek hak sahipleri adına tescili gerekir. Bu nedenle, orman tahdidi ile ilgili 1989/1726 sayılı dosyada dava konusu olan 311 ve 312
numaralı parseller ile çekişmeli 304 sayılı parsele aynı tapu kaydı revizyon gördüğünden bu taşınmazların orman niteliği ve hukukî durumu hakkında verilecek kararlar bu davanın sonucunu da etkileyecektir. Mahkemece, açıklanan hususlar gözetilerek, hukukî ve fiilî bağlantı nedeniyle HUMK’nın 45. maddesi gereğince, davaları halen devam etmekte olan parsellerin tümüne ait dava dosyalarının orman ve kadastro tesbitine itiraza ilişkin 1989/1726 sayılı dava dosyası ile birleştirilip tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda ve mahkemece re’sen lüzum görülen diğer deliller de toplandıktan sonra, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince gerçek hak sahipleri adlarına tescile karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Kadastro Mahkemesinin birleşen 2003/21 E. sayılı dosyasına konu .........-....... Köyü 1369 parsel sayılı 6400 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 12.06.1947 tarih 39 ilâ 46 numaralı tapu kayıt ve 127, 129, 130, 131, 133, 134 numaralı vergi kayıtlarına dayanılarak davalı kişi adına tesbit edilmiştir. Orman Yönetimi. bu ve komşu ya da yakın komşu parsellerin birçoğunun orman sayılan yerlerden olduğu, ... ve arkadaşları tapu kaydına dayanarak kadastro komisyonuna yaptıkları itirazın reddi üzerine davacı ... Yönetiminin orman savı ile ..., ..., .........., ... ve ... Mayıs 1318 tarih 21, 22, 28 ve 29 numaralı tapu kayıtlarına ve 1946 yılından beri sürdüklerini iddia ettikleri zilyetliğe dayanarak dava açmışlardır. Müdahiller ... ve diğerleri parselin özel mülkleri olduğu savıyla davaya katılmışlardır. Parsele ait bu dava dosyası 340 numaralı parselle ilgili 1971/21 sayılı dava dosyasıyla 12.02.1973 tarihinde birleştirilmiş ise de, daha sonra, 18.12.1986 tarihli kararla ayrılmak suretiyle davası yürütülmüş ve mahkemece Orman Yönetiminin davasının reddine, davacı ve müdahillerin davalarının feragatle reddine, parselin tesbit maliki mirasçıları adına tesbit gibi tesciline karar verilmiş, Orman Yönetiminin temyizi üzerine hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/04/2003 tarih ve 2003/2109 - 2904 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “144 ilâ 181 orman tahdit sınırları içinde kalan parsellerle aynı tapu kayıtlarına dayanılarak tesbiti yapılan dava konusu parsele ait bu dosyanın 1989/1726 esas sayılı orman kadastrosuna itiraz dava dosyası ile birleştirilip tarafların iddia ve savunması doğrultusunda delilleri değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Bozmadan sonra dosyanın aynı mahkemenin 2003/20 E. sayılı (eldeki bu dosya ile) dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Kadastro Mahkemesinin, birleşen 2004/3, 4 ve 5. E. sayılı dosyalarına konu 338, 339 ve 340 sayılı parsellerden; 338 parsel sayılı 100.000.000 m2; 339 parsel sayılı 115.000.500 m2 ve 340 parsel sayılı 94.100.000 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, 08.08.1970 tarihinde düzenlenen kadastro tutanakları ile çevresindeki birçok parsellerle birlikte Haziran 1947 tarih 39 ilâ 46 numaralı tapu kayıt ve 127, 129 ve 134 numaralı vergi kayıtlarına dayanılarak davalı kişiler adına paylı olarak tespit edilmiştir. Orman Yönetimi bu ve komşu ya da yakın komşu parsellerin bir çoğunun orman sayılan yerlerden olduğu, ... ve arkadaşları tapu kaydına dayanarak kadastro komisyonuna yaptıkları itirazın reddi üzerine, davacı ... Yönetiminin orman savı ile Bayram, ..., .........., ... ve ..., Mayıs 1318 tarih 21, 22, 28 ve 29 numaralı tapu kayıtlarına ve 1946 yılından beri sürdürdüklerini iddia ettikleri zilyetliğe dayanarak dava açmışlardır. 338, 339 ve 340 numaralı bu dava dosyaları 340 numaralı parselle ilgili 1971/21 sayılı dava dosyası ile 12.04.1974 tarihinde birleştirilmişse de, daha sonra, 08.12.1986 tarihli kararla ayrılmak suretiyle davaları yürütülmüş ve mahkemece 25.12.1996 tarihinde verilen kararlarla davaların reddine, 338 numaralı parselin 23.06.1993 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen 95.570.000 m2’lik bölümünün tarla niteliği ile (B) harfi ile gösterilen 4430 m2’lik bölümünün özel orman niteliği ile tamamı 402.265.373.000 pay kabul edilerek tespit gibi malikleri adına tesciline; 339 numaralı parselin 18.05.1994 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen 1870 m2’lik bölümünün özel orman, (B) harfi ile gösterilen 113.630 m2’lik bölümünün tarla niteliği ile ve aynı paylarla tespit maliki davalılar adına tesciline ve 340 numaralı parselin tamamının 94.100.000 m2 yüzölçümü ile tespit malikleri ve davalılar adlarına payları oranında tesciline karar verilmiş, hüküm her üç parsel yönünden davacı ... Yönetimi, davacı ... arkadaşları ve 338 ve 339 numaralı parsellerin özel orman niteliğinde olarak tesciline karar verilen bölümler hakkında da davalı ... ve arkadaşlarının temyizi üzerine ayrı ayrı verilen her üç kararda Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02/04/2002 aynı günlü ve sırasıyla 2000/8214 - 2002/3008, 2000/8215 - 2002/3011 ve 2000/8213 - 2002/3009 sayılı kararları ile ayrı ayrı bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararlarında özetle; “Mahkemenin gerekçeli kararında açıklandığı gibi, Orman Yönetiminin taraf olduğu davalar sonucu bazı parseller hakkında verilen kararların kesinleştiği anlaşılmaktadır. Artık o parseller hakkında görülen davaların kesin hüküm oluşturulduğunun kabulü gerekeceğinden, 144 ilâ 181 orman tahdit sınır noktaları ile orman tahdidi içine alınan parsellerin tutanak asılları ve ekleri bulunduğu yerden getirtilip, bu parsellerin kimler arasında görülen davalar sonucu kesinleştiği konusunda mahkemece ayrıntılı tutanak düzenlenip ve kesinleşen mahkeme kararlarının tasdikli birer örneğinin dahi bu tutanağa eklendikten sonra, Orman Yönetiminin taraf olduğu davalar sonucu kesinleşen parseller varsa onlara ait tutanak ve eklerinin yeniden tapu sicil müdürlüğüne iade edilerek o parseller hakkında kesin hüküm nedeniyle orman tahdidine itiraz davasının reddine karar verileceği nazara alınarak 144 ilâ 181 orman tahdit noktaları içinde kalan ve halen davaları devam etmekte olan parsellere ait dava dosyalarının ve yine bu arada tebliğ aşamasında olup, Yargıtay’dan bozularak gelen ve gelecek dava dosyalarının tümünün 1989/1726 orman kadastrosuna itiraz dava dosyası ile birleştirilerek tarafların iddia ve savunması doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Kadastro Mahkemesinin birleşen 1999/270 E. sayılı dosyana konu 311 sayılı parsele karşı davacı ... Yönetimi ile gerçek kişilerin açtıkları davada mahkemenin 11/12/2003 gün ve 1999/270 – 2003/81 sayılı kararla, aynı mahkemenin, 2003/20 E. sayılı dosyasıyla (eldeki bu davayla) birleştirilmesine karar verilmiştir.
Katılan ... 13/12/1983 tarihli dilekçesiyle, 484 sayılı parselin 31/10/1983 tarih 025188 yevmiye nolu Düzenleme Satış Vaadi Sözleşmesi ile ekli krokide (C) harfi ile gösterilen kısmı ile 20/04/1976 tarih 006492 sayılı Düzenleme Garyimenkul Satış Vaadi Mukavelenamesi ile 484 sayılı 580 m2’lik bölümünü satın aldığını belirterek, bu bölümlerin adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... 22.05.1984 tarihli dilekçeyle, .... 1. Noterliğinin 17.04.1978 gün ve ..... Yevmiyeli Satış Vaadi Sözleşmesine dayanarak, 437 sayılı parselin 1500 m2 bölümünün adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... ......... ve ... 19.08.1985 tarihli dilekçeyle, davacılar ... ve arkadaşlarının tutunduğu tapudan 14.04.1980 tarihinde ..... yevmiye ile 1000/344736 payı ...., 1000 payı da ..."in satın aldığı, paylarına göre adlarına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... Çavlı, 06.01.1986 tarihli dilekçesiyle, ... Köyünde bulunan 791, 980, 999, 1000, 1182, 1190, 1102, 1320, 1330, 1351, 1681 ve 1585 sayılı parseller ile ......... Köyü, 360 365 ilâ 485, 519, 520 ve dava konusu diğer parsellerdeki Fatma Çavlı payını satın aldığı adına tescili, ..... 06.05.1988 tarihli dilekçesiyle de 338, 339, 340 ve 1361 sayılı parsellerde hissesine isabet eden miktardan 50000 m2 yüzölçümündeki bölümü ......"tan harici senetle, 1361 sayılı parselin 12000 m2 bölümünü ise 223, 225 ve 228 parsellerdeki payına isabet eden miktardan 50000 m²"sini 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1958/644 Esasına kayıtlı dosyasında dava konusu yerlerden 15000 m2"si olmak üzere toplam 165000 m2 yüzölçümündeki bölümünü ......"tan satın aldığı adına tescili isteminde bulunmuş, 01.12.1988 tarihli dilekçesiyle de, katılma istemlerinin reddine ilişkin ara kararından dönülmesi isteminde bulunmuştur.
Katılan ... 27.08.1986 tarihli dilekçesiyle, tapuda 06.12.1982 gün ve 4937 yevmiye ve 184 cilt nolu tapu kaydı ile ...... ....... Mevkiinde D: Büyük ........., B: ......., K: Yalnız Tepe, G: Kendi tarlası ile çevrili 436 sayılı parselde ..... adına tutanağı düzenlenen taşınmazı ....."den satın aldığı adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... 12.02.1987 tarihli dilekçesiyle, (Tapulama Mahkemesinin 1977/2 Esaslı dosyasına sunduğu dilekçe ile) 461 sayılı parselin 800 m²"sini .... 3. Noterliğinin 10.01.1980 gün ve .... yevmiye nolu satım vaadi ile satın aldığı, adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... ve Avukat ...., (Tapulama Mahkemesinin 1977/2 Esaslı dosyasına sunduğu dilekçe ile) parsel numarası ve dava konusu taşınmazı bildirmeden, 26.01.1988 tarihli dilekçeyle (Tapulama Mahkemesinin 1977/2 Esaslı dosyasına sunduğu dilekçe ile) 25.09.1985 tarihli oturumda katılma isteminde bulunmuşlarsa da, istemlerinin red edildiği, 3402 sayılı Kanunun 26/D maddesine göre yeniden davaya katılmak istediklerini, 11.02.1988 tarihli dilekçeyle de, Nisan 1980 tarih ve 2675 yevmiye nolu tapu ile 1000/344736 payı satın aldığı yine ..."de 14.12.1979 tarih ve 7742 yevmiye ile 1000/34473 pay satın aldığı, bu payların adına tescili davaya katılmıştır.
Katılan ... 09.02.1988 günlü dilekçeyle, 466 sayılı parseli 1972 yılında ......’tan adi satış senedi ile satın aldığını, ancak, söz konusu senedi kaybettiğini, bu nedenle ekte sunduğu .... 1. Noterliğinin .... yevmiye nolu ve 10.10.1984 tarihli noter senedini tanzim ettiklerini belirterek, 466 sayılı parselin adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... Sabur 10.02.1988 tarihli dilekçeyle, 477 sayılı parseli tapu sahibi ..., ......, ..., ..., ..., ... ve ..."dan 22.02.1977 tarih ve 7715 yevmiyeli noter satım vaadi ile satın aldığı iddiasıyla bu parselin adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... ve ...; 05/02/1988 tarihli dilekçesiyle, ......... Köyü, 1198 sayılı parselin (A) ile gösterilen 1128 m2 bölümünün 01.10.1976 tarih ve 86758 sayılı satış vadi sözleşmesiyle satın aldığı iddiasıyla bu bölümün adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... 16.08.1988 tarihli dilekçesiyle, (Tapulama Mahkemesinin 1977/2 Esaslı dosyasına sunduğu dilekçe ile) 438 parseli .... 3. Noterliğinin 04.12.1981 gün ve 12356 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesiyle 500 m2"sini satın aldığı bu bölümün adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... varisleri vekili 24/08/1988 tarihli dilekçeyle, 426 sayılı parselin 1000 m2"sini .........’dan satın aldığı iddiasıyla bu bölümün adlarına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... 05.12.1988 tarihli dilekçesiyle 464 ve 465 sayılı parselleri .... 1. Noterliğinin 27.07.1984 tarih ve 31756 sayılı satış vaadi sözleşmesiyle ........."den satın aldığı adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... 18.02.1991 tarihli dilekçesiyle 16.05.1985 tarih ve 14359 yevmiye ile ......"tan 500 m2 yer aldığı, bu yerin 426 parsel içinde olduğu, parselin güneybatısındaki bu bölümün adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan .... Belediye Başkanlığı 24.04.1989 tarihli dilekçeyle 464, 465 ve 466 sayılı parsellerin mezarlık olduğu belediye adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... 08.08.1994 tarihli dilekçeyle ......... Mevkiindeki taşınmazdan 24.07.1980 tarihinde 388/344730 payı satın aldığı, 08.08.1996 tarihinde 01.06.1979 ve 24.07.1980 tarihinde olmak üzere toplam 1000 pay satın aldığı ve bu payın adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... 12.09.1996 tarihli dilekçesiyle; 14.12.1978 tarih 3 sıra nolu tapu kaydı kapsamındaki taşınmazın, 500/344730 payını ...’dan satın aldığını ve bu payın adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... 19.01.1994 tarihli dilekçesiyle 11.04.1978 tarih ve 7 sıra numaralı tapuda 500/344732 payı bulunduğunu ve bu payın adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... 25.12.1996 tarihli dilekçeyle, Şubat 1978 tarih ve 4 nolu tapu ve Temmuz 1979 tarih 7 nolu tapular ile 750 pay (750 m2 ) yer aldığını ve bu yerin adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... 16.12.1996 tarihli dilekçeyle, Şubat 1978 tarih ve 4 nolu tapu ve Temmuz 1979 tarih 7 nolu tapular ile 750 pay (750 m2 ) yer aldığını ve bu yerin adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... mirasçıları ..., ..., ..., .... ve ... 26.12.1996 tarihli dilekçeleriyle tapuda cilt 182, sayfa 102 sıra 13"de 10000 pay ......"e aitken 25.09.1979 tarihinde 8500 payını ..."nun 1000 payının da ..."nun satın aldığı haklarının Temmuz 1947 tarih 8 nolu kayda dayandığını aldıkları paylarına adlarına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ..., Hüseyin Selçuk mirasçıları ..., ......, ..., 04.12.1998 tarihli dilekçeleriyle Kasım 1955 tarihli ve 73 nolu tapu kaydı ile ..... adına kayıtlı olduğu, 1972/2 esaslı dosya kapsamından, bu tapu kaydının 338, 1205, 1208, 1210, 1450, 1700 ve 2774 sayılı parsellere uygulandığının anlaşıldığını beyanla, taşınmazların payı oranında ..... mirasçıları adına tescili istemiyle davaya katılmışlardır.
Katılan ... 03.02.1999 tarihli dilekçesiyle ......... - ....... Köyü, ...... Mevkiinde bulunan 425 ve 426 sayılı parselleri Emine Yiğit"ten satın aldıklarını, taşınmazların payı oranında adına tescili iddiasıyla davaya katılmıştır.
Katılan ... vekili 10/08/2009 havale tarihli dilekçesiyle, 09/02/1981 tarihinde 10 bin TL bedelle .... oğlu ..."dan dosyada davalı olan taşınmazın 2/10080 payını satın alarak malik olduğu iddiasıyla müvekkilinin aldığı hisse oranında adına tapuya tescil istemiyle davaya katılmıştır.
Katılan ... 10/12/2001 tarihli dilekçesiyle, Cilt: 49 Sayfa 33 de kayıtlı bulunan taşınmazın, 3000 m2 miktarını satış vaadi sözleşmesi yapılarak noter senediyle vaatte bulunulduğunu, satış vaadinin 15/01/1998 olduğu, satış vaat edenin ........ olduğu, ancak, kendisi vefat ettiğinden, mirasçıları hakkında .... 1. Sulh Hukuk Hâkimliğinde açtığı 1996/1483 E. - 2000/1312 K. sayılı kararıyla davayı kazandığını, ancak, bu kararda fazlaya ait talep haklarını saklı tuttuğunu, sulh hukuk hâkimliğinde adına verilen miktarın 1335,00 m2 olup, 3000 m2’den geriye 1665,00 m2 daha hakkı bulunduğundan cihetle, davanın .... Kadastro hakimliğinde devam ettiği ve 1997/2 sayılı dosyada davalı tarafın hissesi bulunduğu cihetle, davalı ... ’den ötürü satış vaadi senediyle alacaklı hale gelmiş olması nedeniyle davaya müdahil olarak katılmak istediğini ve sonuç olarak ........ mirasçıları hissesinden 1665,00 m2 miktarındaki taşınmazın tapuya adına tescili davaya katılmıştır.
Katılan Hazine vekili, 31/05/2001 tarihli dilekçesiyle mahkemede davası devam etmekte olan ......... 260, 265 (360 ve 365); 398, 400, 401, 402, 405, 406, 408, 411, 415, 417, 420, 422, 446, 464, 2806, 2809 ve 2810 sayılı parsellerin tespit tarihinde fiilen orman olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır.
Katılan ... vekili 10/03/2003 havale tarihli dilekçesiyle ......... Çiftliği Mevkiinde ....: Irmak, ...: .... ...., ...: Sahibi senet tarlası, ......: .... ve ... olan ve tapulama tespiti sırasında aynı köy 360, 365, ile 485, 519, 520, 534, 1198, 1357 ile 1360, 2748, ile 2756, 2806, 2809, 2810 sayılı parsellere tespit görmüş gayrimenkulde müvekkilinin 1000/344732 hisse oranında malik olduğunu (17/03/1994 tarih 753 yevmiye nolu tapu senedi ile mülkiyet sahibi olduğu) iddia ederek müvekkilinin hissesi oranında adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece davalar birleştirildikten sonra, Orman Yönetiminin davasının kısmen kabulüne, Orman Yönetimi dışındaki tarafların talep ve davalarının kısmen kabulüne, katılan ... Başkanlığının davasının reddine, müdahillerin talep ve davalarının Kadastro Kanununun 26 ve 40. maddeleri gereğince görevsizlik nedeniyle reddine, dosya kesinleştiğinde görevli ve yetkili .... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, 304 sayılı parsele itiraz eden ... ve arkadaşlarının davasının, dava tarihinde adı geçen davacıların dava hak ve ehliyetine malik olmadıkları gerekçesiyle reddine ve 75650,00 m2 büyüklüğünde olan 304 sayılı parselin krokide (A) harfi ile gösterilen 21085,00 m2 bölümünün orman niteliğiyle Hazine adına, aynı krokide (B) harfi ile gösterilen bölümünün ise paylı olarak ... oğulları ..., ..., .... ve ... adlarına tesciline;
Dava konusu 464, 465 ve 466 sayılı ve haklarında kısa karar da hüküm bulunmayan bu parseller hakkında gerekçeli kararın hüküm fıkrasında her üç parselinde mezarlık vasfını kayıp ettiği belirtilerek tespit gibi ... adına tesciline; (ancak, her üç parselinde kadastro tespiti “Metruk Mezarlık” niteliğiyle yapılmıştır.)
Dava konusu 311, 338, 339, 340, 360, 379, 380, 381 ve 383 sayılı parsellerin tamamının orman niteliğiyle tapuya tesciline; (ancak, 311, 338, 339, 360, 379, 380, 381 ve 383 sayılı parsellerin tamamının orman niteliğiyle tapuya tesciline karar verildiği halde her üç parselde ifraz edilerek, ifraz edilen bölümlerin ayrı ayrı orman niteliğiyle tapuya tescili yönünde hüküm kurulmuştur.)
Dava konusu 370 sayılı parselin tamamının müşterek su kuyusu olarak kullanıldığı gerekçesiyle köy tüzel kişiliği adına tapuya tesciline;
Hakkında kısa kararda hüküm kurulmayan 426 sayılı parsel hakkında gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, bu parselin tamamının fiilen eylemli orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle nitelik belirtilmeden Hazine adına tapuya tesciline;
Dava konusu 2806, 2809 ve 2810 sayılı parsellerin davacılar ..., ... ve ... mirasçılarının dayandığı Temmuz 1947 tarih 8 sıra nolu tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle bu taşınmazlar 48 hisse kabul edilerek, 16 hisse Ahmet oğlu ..., 16 hisse ... oğlu ..., 4 hisse ..., 3 hisse ..., 3 hisse ..., 3 hisse Şevkiye Leman, 3 hisse ... adlarına tesciline; (ancak lehine tescil hükmü kurulan ... ve ... ölüdürler.)
Dava konusu 365, 366, 367, 368, 369, 370, 371, 372, 373, 374, 375, 376, 377, 378, 379, 382, 384, 387, 388, 389, 395, 396, 397, 398, 400, 401, 402, 405, 406, 408, 409, 411, 415, 417, 420, 422, 423, 424, 425 ve 446 sayılı parsellerden oluşan toplam 42 adet taşınmazın tamamı 47.980,800 hisse itibar edilerek hisseli olarak davalı gerçek kişiler adlarına tesciline; (ancak kararda 42 parsel denmesine rağmen, parsel sayıları verilen taşınmazların toplamı 40’dır. Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi 370 sayılı parselin, müşterek su kuyusu olarak kullanıldığı gerekçesiyle köy tüzel kişiliği adına tescile karar verilmesine rağmen (hükmün 14. bendinde) burada ise (hükmün 21. bendinde) bu sefer aynı parsel gerçek kişilere verilerek mükerrer sicil oluşturulmuştur.)
Dava konusu 302 sayılı parsel hakkında verilen önceki kararın kesinleştiği gerekçesiyle, Orman Yönetimi ve tarafların bu parsele yönelik davalarının kesin hüküm gerekçesiyle reddine ve tapuya tescil edilen bu parsel hakkında yeni bir hüküm kurulmasına yer olmadığına,
144 ilâ 181 OTS noktaları arasında kalan ......... – ....... Köyü 365, 366, 367, 368, 369, 370, 371, 372, 373, 374, 376, 377, 378, 384, 387, 388, 389, 395, 396, 397, 398, 400, 401, 402, 405, 406, 408, 409, 411, 415, 417, 420, 422, 423, 424, 425, 446, 2806, 2809 ve 2810 sayılı parsellerin tamamı orman tahdit hattı dışında kaldığı gerekçesiyle bu yerlere ilişkin Orman Genel Müdürlüğünün dava ve taleplerinin reddine,
......... ....... 1402, 1415, 1392, 1391, 1381, 1380, 1372, 1405, 1375, 1418, 1374, 1390, 1395, 1403, 1393, 1376, 1412, 1421, 1417, 1400, 1410, 1414, 1411, 1397, 1416, 1409, 1408, 1401, 1396, 1394, 1379, 1373, 1369, 1446, 1419, 1404, 1399, 1398, 1378, 1377, 1407, 1413, 1420 ve 1406 toplam 44 adet taşınmazın Orman İdaresinin açtığı, mahkemelerince yürütülen dava dosyalarının Mehmet Ak ve arkadaşları lehine kesinleştiği, dosyanın Yargıtay denetiminden geçtiği ve esasen bu taşınmazlar hakkında Orman İdaresi ve şahıslar arasında HUMK’nın 237. maddesi gereğince kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle, bu parsellere konan tedbirlerin kaldırılmasın ve bu parsellere ilişkin taraf ve davanın reddine;
karar verilmiştir. Ancak, eldeki bu dosya ile birleştirilmesine karar verilen 1369 sayılı parsel hakkında ise hüküm kurulmamıştır.
Mahkemece verilen bu hüküm Hazine, Orman Yönetimi, .... ve ....... vekili, ... mirasçıları ... ve arkadaşları, davacılar ... ve arkadaşları, ... mirasçıları ....ve arkadaşları, davalılar ... ve arkadaşları, .....Konut Yapı Kooperatifi, davalı ..., davacılar ........ ve arkadaşları ..., Ümmügülsüm Irban ve ...., .....’e vekâleten kendine asalaten Avukat .........., .... Belediyesi, katılanlar ... ve arkadaşları, ... oğlu ... mirasçıları ... ve arkadaşları, ... mirasçıları ... ve arkadaşları ve ... mirasçıları, ... ve ... mirasçıları Avukat ..., ..., .... mirasçıları ... ve arkadaşları, ... mirasçıları ... ve arkadaşları, .... mirasçıları ... ve arkadaşları, ... mirasçıları .... ve arkadaşları, .... mirasçıları ... ve arkadaşları, .... mirasçıları ... ve arkadaşları, Mustafa Bilgin mirasçısı ..., ........ mirasçıları ... ve arkadaşları, İbrahim Çakmak mirasçıları ... ve arkadaşları,.....mirasçıları ... ve arkadaşları,..... mirasçıları ... ve arkadaşları, ......... mirasçıları ...ve arkadaşları, ... mirasçıları ... ve arkadaşları, ... mirasçıları .... ve diğerleri, ... mirasçılarından .... mirasçıları ... ve arkadaşları, ... mirasçısı ... mirasçısı ... ve arkadaşları, ......... mirasçıları ... ve arkadaşları, ..... mirasçıları ... ve arkadaşları, .... mirasçısı ..... mirasçıları, ... mirasçıları ... ve arkadaşları, ..... mirasçıları ... ve arkadaşları, .... mirasçıları ..., .... mirasçıları ... ve arkadaşları, .... mirasçıları ... ve arkadaşları, ... mirasçıları ... ve arkadaşları, ... mirasçısı ölü ..... mirasçıları ... ve arkadaşları, ... mirasçıları ... ve arkadaşları, ... mirasçısı ..., ..... mirasçıları ... ve arkadaşları, ....... mirasçıları ... ve arkadaşları, .... mirasçıları ... ve ... ve arkadaşları, ... mirasçıları Nazire Kamaç ve arkadaşları ve diğerleri tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yukarıda özetlenen bozma kararları gereğince inceleme ve araştırma yapılmamış, 13/08/1947 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde açılan davanın kapsamı belirlenmemiş, yani bir başka anlatımla tarafların dayandıkları tapu kayıtlarının hudutlarının kapsamı tayin edilip kadastro sırasında bu sınırlar içinde kalan yerler hakkında malik hanesi çizilen veya açık bırakılarak tespit edilen parseller dışında başka parseller bulunup bulunmadığı araştırılmamış, Orman Yönetimi eldeki dosyaya konu tüm parsellere karşı ya bağımsız dava ile yada katılma yolu ile dava açtığı halde, dava konusu parsellerin 144 ilâ 181 numaralı OTS içinde kalıp kalmadığında bakılmaksızın tek tek eski tarihli resmi belgelerdeki konumları ve hali hazırdaki durumları yani bir başka anlatımla davaya konu parsellerin önceki ve şimdiki durumlarının tek tek belirlenmesi gerektiği halde, bu hususlarda inceleme ve araştırma yapılmadan dava sırasında ilân edilen ve eldeki dava yönünden kesinleşmeyen orman tahdidi ve bazı parseller yönünden ise sadece eylemli durum hükme esas alınmış, yine Orman Yönetiminin 17/08/1984 tarihinde 144 ilâ 181 OTS sınırları içinde kalan parsellere dava açması nedeniyle 144 ilâ 181 OTS içinde kalan parseller tek tek belirlenip, 144 ilâ 181 OTS sınırları içinde olup da, Orman Yönetiminin dava açtığı tarihte kadastro mahkemesinde derdest olan parseller olup olmadığı belirlenmemiş, dava tarihinde davalı ve davası halen derdest olan parseller varsa, Yönetimin açtığı bu davanın bu parseller yönünden davaya katılma olduğu ve dava açılan tarihte davalı olmayan veya öncesinde davalı olup da dava tarihi itibariyle davası derdest olmayan parseller belirlenip, bu parsellere yönünden ise kadastro mahkemesinin görevli olmadığı düşünülmemiş, yine davaya katılan gerçek kişilerin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 40. maddesi gereğince hak sahibi olduklarını veya kadastrodan önceki işlemlerle hak sahibi olduklarını iddia eden katılan gerçek kişilerin açtıkları davalara kadastro mahkemesince bakılacağı gözetilmeden ve katılan gerçek kişilerin açtıkları davalarla ilgili herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan tümden görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
Şu hale göre, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli olmadığı gibi, davanın kapsamı dahi belirlenmemiştir. Dairece de, bu nedenlerle hükmü temyiz eden tüm
tarafların temyiz itirazları kabul edilerek hüküm Dairenin kararında ayrıntılı olarak belirtilen araştırmaların yapılıp sonucuna göre hüküm kurulması için araştırmaya dayalı olarak bozulmuştur.
Hükmü temyiz eden ve Dairece temyiz itirazları kabul edilen davacı-davalı ... mirasçıları ile arkadaşları vekilleri Av. ... ve Av. ..., ... mirasçıları ile arkadaşları vekili Av. ... ve ... ile davacı ... mirasçıları ve arkadaşları vekili Av. ... bu sefer Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Davacı-davalı ... mirasçıları ile arkadaşları vekilleri Av. ... ve Av. ... ve ... mirasçıları ile arkadaşları vekili Av. ... ve ... karar düzeltme dilekçelerinde özetle; Orman İdaresinin, orman olmayan sahalardaki tasarruflarının hukuken yok hükmünde olduğu, bu nedenlerden dolayı, .... Kadastro Mahkemesinden sadır olan kadastro tespitine itiraz davalarına konu olan bütün parseller hakkında tamamının gerçek şahıslar adına tespit ve tesciline, Orman İdaresinin hukukî dayanaktan yoksun davalarının, itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiği, yine .... Kadastro Mahkemesinden sadır olan 338, 339 ve 340 vs. parsellerin tamamının vatandaşlar adına, gerçek şahıslar adına tespit ve tesciline karar verilmesi gerektiği, bazı parsellerde kısmen Orman İdaresi adına veya ... adına tespit ve tescile karar verilmiş olması nedeniyle, kararın (500) kişiyi aşan müvekkilleri adına taraflarında da temyiz olunduğunu, kararın müvekkilleri olan gerçek şahıslar lehine bozulması gerektiği, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinden sadır olan, 02.04.2002 tarihli bozma kararları ile en başta Anayasanın 138/1. maddesi ve 36. maddesi ve daha birçok maddesinin ihlal edildiğini, temyiz itirazlarının tamamen cevapsız bırakıldığı, Orman İdaresinin bu dava da işin esası itibariyle tarafta olamaması gerektiği, bu nedenle de, temyiz inceleme merciinin Yargıtay 7, 16 ve 17. Hukuk Dairelerinden birisi tarafından yapılması gerektiği, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07.06.2012 günlü bozma kararının kaldırılarak dosyanın Yargıtay 7. Hukuk Dairesine gönderilmesinin zaruri olduğunu, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinden sadır olan 02.04.2002 günlü bozma kararlarının tamamen Anayasaya vs. kanunlara aykırı olmaları nedeniyle hukuken yok sayılması, yine ayrıca, sözü edilen bozma kararlarına da .... Kadastro Mahkemesince uyulmuş olmasının da hukuken sonuç doğurmayacağının bilinmesi gerektiği, son sözleri olarak da; nizalı sahaların tamamının gerçek şahısların tapuları kapsamında olduğu ve ne Orman İdaresinin ve ne de Maliye Hazinesine ait olmadığını beyanla, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinden sadır olan 2011/7927 E. - 2012/8712 K. sayılı ve 07.06.2012 günlü bozma kararının kaldırılmasına ve .... Kadastro Mahkemesinden sadır olan 2003/20 E. - 2010/2 K. sayılı ve 16.03.2010 günlü kararın temelinden bozulmasını istemiştir.
Davacı ... mirasçıları ve arkadaşları vekili Av. ... ise, karar düzeltme dilekçesinde özetle; dava konusu yerlerin dayandıkları tapu kaydı kapsamı içerisinde kaldığını, tapulu yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı, taşınmazların 1947 yılında açılan men"i müdahale davası ile nizalı hale geldiğini, bunun da söz konusu yerlerin zilyetlikle kazanılmayacağının açıkça gösterdiğini, davalı tarafın dayandığı 1947 tarih 42 ve 47 nolu tapular, davalılara ait 2 ......... arasında kalan yerlerine tapulamada uygulandığı ve bu kısımların adlarına tespit yapılıp, tescil edildiğini, bu nedenle davalıların 42 ve 47 nolu tapulardaki haklarını fazlasıyla aldıkları halde ve bu 2 tapu kaydında hakları kalmamış olmasına rağmen aynı tapulara dayanarak dava konusu yerlerde hak iddia ettiklerini, dava konusu yerlerde davalıların haklarının bulunmadığını, ilk bozmadan sonra 1977/2 E. nolu olan dava dosyasının 2003/20 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesiyle dava aynı zamanda ilk defa tahdide itiraz davası haline geldiğinden, orman sınırı içerisine alınan yerlerin makilik alanlar olması sebebi ile makilik iddialarının nazara alınmasını beyanla, davalıların tashihi karar taleplerinin reddine ve tashihi karar taleplerinde arz ettikleri hususların tashihi karar incelemesinde nazara alınmasını istemiştir.
Karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlar temyiz aşamasında da ileri sürülmüştür. Dairemiz kararı bu konulara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usûl ve kanuna da uygundur. Ayrıca, yukarıda da belirtildiği gibi, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme çok yetersiz olup, Daire kararında belirtilen araştırmalar yapılmadan hükmün bazı taraflar yönünden kısmen onanması veya bazı taraflar lehine kesin olarak bozulmasına karar verme olanağı da bulunmamaktadır. Bu nedenle, Dairece, hükmü temyiz eden tüm tarafların temyiz itirazları kabul edilerek hüküm araştırmaya dayalı olarak bozulmuştur. Bundan başka, davalı ... mirasçıları ile arkadaşları vekilleri Av. ... ve Av. ... ile ... mirasçıları ile arkadaşları vekili Av. ... ve ...’ın karar düzeltme dilekçelerinde belirttikleri gibi, önceki bozma kararlarının yok hükmünde olduğu ve Orman Yönetiminin bu davada taraf olmaması gerektiği ve temyiz ve karar düzeltme incelemesinin Dairemizce yapılmaması gerektiği yönündeki itirazlarının ise hukukî dayanağı bulunmamaktadır. Yukarıda yazılan gerekçeler karşısında, Dairemiz bozma ilâmında düzeltilmesi gereken bir yön bulunmadığından karar düzeltme istemlerinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan karar düzeltme isteklerinin REDDİNE, aynı Kanunun 442. maddesi uyarınca takdiren 248.00.- TL. para cezası ile Harçlar Kanunu uyarınca 57.60.- TL. ret harcının düzeltme isteyenlerden alınmasına 02/03/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.