7. Hukuk Dairesi 2015/32129 E. , 2016/627 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, iş akdinin sendikal faaliyetlerde öncü olduğu için sendikal nedenle feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının amirini yanıltarak hasta sevk kağıdı almak istediği, daha önceden aynı davranışlarda bulunduğu, bu davranışlarının doğruluk ve bağlılık kurallarına uymadığından iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, sendikal neden iddiasının yerinde olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, somut delillerin sunulmadığı, davacı hakkında feshe konu olay nedeniyle tutanak tutulmadığı, disiplin soruşturması yapılmadığı, davacının kıdemi vs. gözetildiğinde sözleşmesinin tazminatsız olarak feshedilmesinin hem ölçülülük hem de feshin son çare olduğu ilkesine aykırı olduğu, feshin haklı ve geçerli olduğunun davalı işverence kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin haklı ya da geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanununun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene haklı fesih imkânı tanımaktadır. 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu geçerli sebepler İş Kanunu’nun 25.maddesinde belirtilen derhal fesih için öngörülen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işçinin ve işyerinin normal yürüyüşünü olumsuz etkileyen hallerdir.
İşçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan sebepler ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde fesih için geçerli sebep olabilirler. İş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığı kabul edilmelidir.
Davacının iş akdi 18.09.2014 tarihinde haklı nedenle feshedilmiş olup, haklı nedenle fesihte işçinin önceden savunmasının alınması, yazılı ihtar verilmesi gerekmediğinden fesih tarihinden çok önce(2005,2008 ve 2011 yıllarında) işyerinde çalışırken meyve yemesi vs. nedeniyle verilen disiplin cezalarının bir önemi yoktur.
Davacının iş akdinin feshi, davacının fesih tarihinde işyeri yetkililerine dişinin ağrıdığını söylemesine rağmen doktora gittiğinde idrar yolları ve böbreklerinden rahatsız olduğunu söylemesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum, işyeri yetkilileri olan davalı tanıklarının duruşmadaki beyanları, savunma talep yazısı ile davacının savunması, işyeri hekiminin düzenlediği tarihsiz reçete ile sabittir. Davacının savunmasında “Yukarıda yazılan yazılarda benim hiçbir alakam yoktur; bu yazıyı yazdıranlar suçludur” şeklinde olaya açıklama getirmeyen bir beyanda bulunduğu, dosya kapsamına göre davacının sık sık işe gelmemek için doktora sevk istediği, nitekim, işyeri hekiminin de tarihsiz reçetesinde davacının “sağ böğür ağrısı şikayeti ile geldiği, bir önceki hafta da diş için gelip sevk istediği”ni belirttiği görülmektedir.
Sonuç olarak, davacının olay tarihinde işyerinde üstü pozisyonunda olan ...’a dişinin ağrıdığını söylemesine rağmen doktora gittiğinde böbreğinin ağrıdığını söylemesi doğruluk ve bağlılığa uymayan bir davranış olup fesih haklı nedene dayandığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Kabule göre de, davacının yıllık izne gönderilip sonra da çıkışının verildiği yönünde dosyada bir beyan olmamasına rağmen mahkemece bu yönde davacı tanık beyanı varmış gibi gerekçe oluşturulması hatalıdır.
Belirtilen nedenlerle davacının temyiz itirazları yerinde olmayıp, davalının temyiz itirazları yerinde olup 4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davacı tarafından açılan davanın REDDİNE,
3-Alınması gerekli 29,20 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile 4,00 TL bakiye harcın davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan Yargıtay’a geliş-dönüş dahil toplam 62.90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’e göre 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan gider avansının ilgilisine iadesine,
8-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 21/01/2016 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.