Esas No: 2015/711
Karar No: 2015/1067
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/711 Esas 2015/1067 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : Hazine - Orman Yönetimi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 18.09.2008 günlü dilekçesinde; .......... Köyü 106 ada 1 sayılı parselin bir bölümünün 100 yıldan fazla tarım arazisi olduğu iddiası ile davalı adına olan tapunun iptalini, adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, 16.02.2009 günlü fen bilirkişi raporunda gösterilen 26096 m2 bölümünün tapusunun iptaline, tarla olarak davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi sonrasında Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.11.2009 tarih ve 2009/14889-17287 sayılı bozma kararında özetle; "Dava, zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup; iptaline karar verilen 26096 m2 bölümün büyük orman parselinde nereye isabet ettiğinin fen bilirkişi raporunda gösterilmediği gibi, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının tesbiti bakımından ziraat mühendisi bilirkişiden rapor alınmadığı, orman mühendisi bilirkişi raporunda ise taşınmazın öncesi itibariyle memleket haritası, amenajman planı, hava fotoğrafındaki konumunun tam olarak gösterilmediği ve orman parseli içinde kalan, davacı adına tescile karar verilen bölümün 6831 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında orman bütünlüğünü bozup bozmadığının açıklanmadığı, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki kısıtlamaların ilgili yerlerden sorulmadığı, taşınmazın batı sınırını teşkil eden ve ................ Köyü çalışma alanı olduğu anlaşılan kısım yönünden de paftası getirtilip arazi kadastrosu yapılmışsa tutanaklar ile getirtilip incelenmediği, imar ve ihya ile zilyetlik iddiasıyla açılan tescil davalarında öncelikle, taşınmazın orman sayılan yer olup olmadığının belirlenmesi ve orman sayılmayan yer olması halinde zilyetlik koşullarının araştırılması gerektiği, bu nedenle, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile Medenî Kanunun 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden, kadastro tespitine itiraz davalarında ise tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığının belirlenmesi, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınması, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağının düşünülerek bozma kararında yazılı koşulların somut olayda bulunup bulunmadığının değerlendirilerek bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğunun yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmesi,
Somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca; taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınması, taşınmazın batı sınırındaki ................ Köyü çalışma alanına ilişkin kadastro paftası ve düzenlenmişse kadastro tutanakları ile yakında bulunan parsellere ilişkin kadastro tutanaklarının getirtilip değerlendirilmesi ve 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının usulüne uygun şekilde yapılması” gereğine değinilmiştir.
Yargıtay bozma kararı sonrası mahkemece müddeabihin değerine göre davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesinde olduğu belirtilerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş ve kararın kesinleşmesi sonrasında dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
İdil Asliye Hukuk Mahkemesi yaptığı yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile, çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişiler ......... ve ....... tarafından 10.12.2010 tarihli rapora ekli krokide (A) rumuzu ile gösterilen 39158,17 m2 alanlı kısmının tapu kaydının iptali ile tarla vasfında davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış ve çekişmeli taşınmaz orman alanı içinde bırakılmış, 2006 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda taşınmaz orman niteliği ile Hazine adına tespit edilip kesinleşmiştir.
Davacı, .......... Köyü 106 ada 1 sayılı parselin bir bölümünün 100 yıldan fazla tarım arazisi olduğu iddiası ile, bu bölümün tescili istemiyle zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişiler ......... ve ....... tarafından 10.12.2010 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de, mahkemenin kabul ve değerlendirmesi dosya içeriğine uygun bulunmamaktadır.
Şöyle ki; mahkemenin, Dairemizin 23.11.2009 tarih ve 2009/14889-17287 sayılı bozma kararına konu olan 21.04.2009 gün ve 2008/218 E., 2009/124 K. sayılı önceki kararında fen bilirkişi ....... tarafından düzenlenmiş 16.02.2009 tarihli bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 26096 m2 taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Önceki kararın davalı Hazine ve davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmesi nedeniyle, önceki kararla fen bilirkişi raporundaki çap dikkate alınarak orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar
verilen bölümler yönünden Hazine yararına usûlî kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle, mahkemece kurulan hükümde, oluşan usûli kazanılmış hak gözetilmeden, çekişmeli taşınmazın dava edilen bölümüne ilişkin çapta değişiklik yapılarak 39158,17 m2"lik kısmının davacı adına tesciline karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Ayrıca, mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; hükmüne uyulan bozma kararında, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki kısıtlamaların ilgili yerlerden sorulması, taşınmazın batı sınırını teşkil eden ve ................ Köyü çalışma alanı olduğu anlaşılan kısım yönünden de paftası getirtilip arazi kadastrosu yapılmışsa tutanaklar ile yakında bulunan parsellere ilişkin kadastro tutanaklarının getirtilip değerlendirilmesi, taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden rapor alınması, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile taşınmazın tapuya tescil tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden getirildikten sonra bilirkişilerden rapor alınması gerektiğine değinilmiş, belirtilen eksiklikler giderilmeksizin hüküm kurulmuştur. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile taşınmazın tapuya tescil tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları, topoğrafik fotogometri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği, taşınmazın batı sınırını teşkil eden ve ................ Köyü çalışma alanı olduğu anlaşılan kısım yönünden ................ Köyü çalışma alanına ilişkin kadastro paftası getirtilip, ................ köyünde arazi kadastrosu yapılmışsa ve düzenlenmişse kadastro tutanakları ile yakında bulunan parsellere ilişkin kadastro tutanakları, komşu parsellere ilişkin kadastro tespit tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi yardımıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin;
1) Orman sayılan veya orman rejimine girmiş (15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliği madde 26) yerlerden ya da 3402 sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tâbi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi (3402 sayılı Kanunun 16. md. A, B, C, D bentleri kapsamında kalan yerler),
2) Kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması (3402 sayılı Kanunun 17/1. maddesi gereğince orman yetiştirilmek üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen arazi ya da başka bir amaçla kamu hizmetine tahsis edilen arazi, imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla kazanılamaz. H.G.K."nun 03.06.1998 gün ve 1998/8-347-394 ve 12.12.2001 gün ve 2001/20-118-1156 S.K.),
3) İl, İlçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması (3402 sayılı Kanunun 17/2. md. H.G.K. 25.04.2001 gün ve 2001/20-390-396 S.K.),
4) Tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tesbitine itiraz davalarında ise kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması,
5) Kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması (H.G.K.’nun 22/03/1995 gün ve 1994/8-873-216, 19/02/1997 gün ve 1996/8-768-100, 24/09/1997 gün ve 1997/20-372-718 ile 18/02/1998 gün ve 1998/8-15-129 sayılı kararları),
6) O yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması (H.G.K."nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.),
7) Dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K."nun 21.01.2004 gün ve 2004/8-15-7 ve 12.05.2004 gün ve 2004/8-242-292 ve 12/03/2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları),
8) Kadastro (Tapulama) Komisyonu tarafından orman sayılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (H.G.K."nun, 24.10.2001 gün 2001/8-964-751 ve 13.02.2002 gün 2002/8-183-187 sayılı kararları),
9) 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin ikinci fıkrasında yazılı,
a) 4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş orman,
b) 3116 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesine göre kamulaştırılmış orman,
c) 6831 sayılı Kanunun 3. maddesine göre orman rejimine alınmış yer,
d) Aynı Kanunun 13. maddesinin (B) bendine göre orman olarak ağaçlandırılan veya ağaçlandırılacak yer,
e) Aynı Kanunun 24. maddesine göre kamulaştırılan ya da diğer suretle orman yetiştirmek üzere kamulaştırılan yer,
f) Devlet Ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yer,
g) Herhangi bir nedenle orman sınırı dışında kalmış orman,
h) Maliye Bakanlığınca orman olarak tahsis edilmiş yerlerden ağaçlandırılmış ya da ağaçlandırılmak üzere planlanmış saha,
ı) Orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alan olduğunun belirlenmesi halinde bu tür yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı düşünülerek başka bir araştırmaya gerek kalmadan Hazine davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmelidir (H.G.K.’nun 15/03/2006 gün 2006/8-106-68 sayılı kararı).
Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
Somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak, ayrıca;
a) Taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı,
b) Davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli,
3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/03/2015 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.