23. Hukuk Dairesi 2013/5116 E. , 2013/7048 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ... gelmiş davacı tarafa çıkarılan tebligatın bila tebliği iade edildiğinden davalı vekilinin duruşma talebinden vazgeçilmesi üzerine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 15.05.2008 tarihli sözleşme imzalandığını sözleşme uyarınca müvekkili şirketin davalı tarafından inşaa edilecek binada yapı denetim hizmeti vermeyi üstlendiğini sözleşmede hizmet süresinin 18 ay olarak kararlaştırıldığını, ayrıca taraflar arasında 22.05.2008 tarihinde ek bir sözleşme daha imzalandığını, ek sözleşmenin 4. maddesine göre kabul edilen bedellerin %45"inin yapı sahibi tarafından %55"inin ise yapı denetimi kuruluşu tarafından defaten ödeneceğinin belirtildiğini, müvekkilinin edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirdiğini ancak davalının edimlerini yerine getirmediğini, yapı denetim maliyetlerinin artmasını ve hizmetin aksaması ile neticede müvekkilinin zarar görmesine sebep olunduğunu, davalının üzerine düşen yapı denetim hizmet bedelinin %45 kısmını yatırsaydı sözleşmenin maliyetinin, sözleşmede belirtilen tutar kadar olacağını ancak davalının ek sözleşmeye göre gereken hizmet bedelini ödemediğini, bu nedenle müvekkilinin dava açmak zorunda kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 156,419,00 TL alacaktan şimdilik 10.000,00 TL"nin 15.05.2008 tarihinden itibaren faiz ile tahsilini talep ve dava etmiş, davacı vekili daha sonra davasını toplam 157.518,37 TL olarak islah etmiştir.
Davalı vekili, davaya bakma yetkisinin .../... Mahkemelerine ait olduğu, davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca taraflar arasında 15.05.2008 tarihinde yapı denetim hizmet sözleşmesi ve 22.05.2008 tarihinde ise ek protokol imzalandığını, sözleşmenin 4. maddesinde hizmet bedelinin 206.075,95 TL olarak belirlendiğini, protokol uyarınca belirlenen bu bedellerin %45"inin müvekkili tarafından, %55"inin ise davacı tarıfından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacıya düşen miktarın 113.341,25 TL olduğunu, davacının da bu miktara karşılık 10 adet senet verdiğini ve 2 senedi ödediğini ancak müvekkilinin toplam 52.223,30 TL tutarında ödeme yaptığını, davacının üçüncü hakedişinden sonra başka hakediş yapmadığını, bu nedenle yapı denetim ilişiği kesilmediği için iskan ruhsatının alınamadığını, ASKİ aboneliğinin yapılmadığını halen şantiye suyu kullanıldığını, elektirik aboneliğinin de yapılmadığını, ödenmeyen senetler için müvekkilinin takibe geçeceğini, davacının temerrüde düştüğünü savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, bilirkişi kurulu raporu ve ek raporu ile tüm dosya içeriğine göre; taraflar arasında 15.05.2008 tarihli “Yapı Denetim Hizmet Sözleşmesi” ve
22.05.2008 tarihinde ek protokol imzalandığı, davacının yapı denetim kuruluşu, davalının da yapı sahibi olduğu 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği"nin ilgili hükümleri değerlendirildiğinde, mevzuata ve yönetmelik ekinde yer alan örnek sözleşmeye aykırı sözleşme düzenlenemeyeceği, yapı denetimi hizmet bedellerinin düzenlenecek hakedişlere göre yapı sahibi tarafından idare adına bankaya ödeneceği, hizmet bedellerinin esas oranlarının yönetmeliğe uygun şekilde sözleşmede belirleneceği, hizmet sözleşmesinin uzaması halinde ilave bedel ödeneceği, bedelin herhangi bir bölümünün yatarılmaması halinde idarece yapının devamına izin verilmeyeceğinin anlaşıldığı, somut olayda taraflar arasında düzenlenen 22.05.2008 tarihli ek protokolde mevzuaata aykırı olarak hizmet bedelinin %55"inin denetim kurulu tarafından ödenmesinin kararlaştırıldığı ve sözleşmenin 4. maddesinin son fıkrasının bu protokolle yürürlükten kaldırıldığı, bu durumda 22.05.2008 tarihli protokolün ilgili kanun, yönetmelik ile BK"nın 19 ve 20. maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden batıl olduğu ve davalı ... sahibinin 15.05.2008 tarihli sözleşme uyarınca ödemesi gerekli bedeli davacıya ödemek zorunda olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında 15.05.2008 tarihli “Yapı Denetimi Hizmet Sözleşmesi” imzalanmıştır. 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunu"nun 1. maddesinde de ifade edildiği gibi bu yasanın amacı can ve mal güvenliğini sağlamak için imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlarına uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Yine aynı Yasa"nın 9. maddesinde öngörüldüğü üzere, Yasa"da belirtilen muhtelif hükümlere riayetsizlik halinde de cezai müeyyideler getirilmiştir. Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere yasa, kamu düzenine ilişkin olup re"sen dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olayda 15.05.2008 tarihli sözleşmede yapı denetimi firması olarak davacı, diğer tarafta da yapı sahibi adına hareket eden davalı yer almıştır. Sözleşmenin 2. maddesinde taşınmazın tanımı yapılmış ise de malikinin bir başka ifade ile yapı sahibinin kim olduğu açıklanmamıştır. 4708 sayılı kanuna göre yapı denetimi hizmet sözleşmesini yapı sahibi veya maliki yapmak zorunda olup, Yasa"nın 2. maddesine göre yapı sahibi yapım işi için anlaşma yaptığı yükleniciyi vekil tayin edemez. Bu hususların yukarıda açıklandığı üzere yasanın amacı gereği mahkemece doğrudan denetlemesi gerekmektedir. Anılan kurallara aykırı şekilde yapılan bir sözleşmenin de geçersiz olacağı tabiidir.
Şu halde mahkemece sözleşmeye konu inşaatta yapı sahibinin kim olduğunun araştırılarak yukarıda izah edilen ilkeler çercevesinde yapı sahibi davalı değil ise veya yüklenici olupta yapı sahibi adına vekaleten sözleşmeyi imzalamışsa sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edilip buna uygun bir karar verilmesi, aksi takdirde şimdiki gibi hüküm tesisi yoluna gidilmelidir.
Mahkemece değinilen noktalar nazara alınmadan eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerler, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2013 tarihinde oybirilğiyle karar verildi.